|
Şiirde Etkilenme, Esinlenme ve Hırsızlık Üzerine / Doç. Dr. Asım YAPICI
Bir kere 'etkilenme', 'esinlenme' ve
'çalma/hırsızlık' kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir.
Etkilenme
doğal bir süreçtir, genellikle yeni yetişen, şiir yazmaya yeni başlayanlar daha
fazla etkilenir. Aslında bu sağlıklı bir durumdur. Herkes bu süreci yaşar, hatta
yaşamalıdır. Genellikle etkilenilen şairin teması, temayı işleyiş biçimi,
dizeleri kurgulayış şekli ve muhtemelen bazı kelimeler hevesli şair adayları
tarafından alınır ve kullanılır. Bu aşama kendi içinde az, orta ve çok etkilenme
olarak üç farklı kısımda ele değerlendirilebilir. Çok fazla etkilenme süreci
biraz risklidir. Çünkü şairin gelecek dönemde kendisini bulmasını ve kendi
üslubunu yaratmasını zorlaştırabilir. Etkilenme usta bir şairden tek taraflı
olursa bu durum büyük bir tehlikeye işaret eder. Ancak şiir yazan kişi, kendi
üslubunu yaratana kadar zaman içerisinde çok sayıda kişiden etkilenirse, o zaman
“harmanlanma” denilen şey ortaya çıkar. Üslupta tek bir kişinin egemenliği
değil, edebiyatın genel yelpazesi rahatlıkla hissedilir.
Esinlenme de genç şairler ya da şiir yazmaya
henüz yeni başlayanlar için geçerlidir. Okunan bir şiir onda yeni bir şiir
kurgusu oluşturabilir. Çağrışımlar yeni çağrışımları davet edebilir. Bu anlamda
esinlenme de doğal bir süreçtir.
Etkilenme ile esinlenme arasındaki
fark; a) “şiddetin yoğunluğu” b) “kısa ya da uzun süreli olması” ile
ayırt edilebilir.
Etkilenme esinlenmeye göre daha az şiddetli, ama daha
uzun sürelidir. Başka bir deyişle esinlenme daha şiddetli ama daha kısa sürede
olup biten bir hadisedir.
Gerek etkilenme gerekse esinlenme, çoğu kere
model alarak öğrenme sürecinde biz farklında olmadan devreye girer. Şiir bir
yönüyle öğrenilen bir sanatsa, model alınan kişilerin model alan üzerinde
biçimlendirici ve yönlendirici etkide bulunması sosyo-psikolojik bir hadisedir.
Kuşkusuz bunların şuur altı ile ilgili tarafları da vardır.
Sonra neden belli kişilerden etkilenilir ya da esinlenilir de
başkalarından etkilenilmez ya da esinlenilemez.
Burada kolektif şuur
dışının etkileri ile birlikte bireysel tercihler, duygusal birliktelik,
ideolojik benzerlik vs. de etkili olmuş olabilir.
Etkilenme ve esinlenme
doğaldır demiştim ya... etkileyen açısından da onurdur. Her şair kendinden
esinlenen ya da etkilenenleri kendisine bir gurur kaynağı olarak görür. Bu
anlamda bir yol, bir çığır, bir üslup yarattığının bilincine varmaktır
etkilediğini bilmek.
Ancak bir şairi rahatsız eden şey, işin etkilenme
ve esinlenme aşamasından çıkarak hırsızlık ve çalma noktasına gelmesidir.
Şimdi burada şunu sormak gerekir:
Şiirde hırsızlık nedir?
Bir dize bile almak hırsızlık mıdır?
Hırsızlık bir şiiri ya
tamamen alıp kendine mal etmek, ya da şiir üzerinde bazı küçük ya da orta boy
rötuşlar yaparak şiiri sahiplenmektir. Birinci durum zaten oldukça açıktır.
İkinci durumda okuyucu asıl ile kopyası arsındaki bağlantıyı rahatlıkla
görebilir. Değişen bazı yerler vardır ama genel tema, kurgu, dil, söylem ve ses
aynıdır. İşin kolayına kaçılmıştır, yaratıcılığı olmayan ya da olsa bile bunu
kullanamayan / kullanmayı bilmeyen kişiler bu işe koyulurlar.
Hırsızlık
olmayan durumlar nedir?
Özellikle hece şiirinde kafiye kullanımı, belli
kafiyelerin tekrarlanması hırsızlık değildir, "bu kafiyeleri ben buldum başkası
kullanamaz" diye bir şey söz konusu olmaz. Aslolan mısranın ya da mısraların
ifade ediliş biçimidir.
Esinlenme ve etkilenme aşık geleneğinde çok
fazladır. Aslında gelenek bunun üzerine oturduğu için gelenek haline gelmiştir
bana göre. Dil erbabının yetişmesi de usta çırak ilişkisi içerisinde
gerçekleştiği için bu durum doğaldır.
Serbest şiirlerde de dil, söylem
ve kurgu farklı olduğu müddetçe tema ortaklığı, bazı ses benzerlikleri ve bazı
kelimeleri kullanmak hırsızlık değildir. 'Ay' kelimesini ya da 'karanlık'
kelimesini herkes şiirinde istediği gibi kullanır. Ancak iş 'ay karanlık'
ifadesine gelince durum değişir. Bu Ahmet Arif'in buluşudur. Keza birisi
şiirinde 'mıh' kelimesini kullanabilir. Ancak "adını mıh gibi aklımda tutuyorum"
diyemez, bu ifade Attila İlhan'a aittir. Şunu da diyemez. 'Adını çivi gibi
aklımda tutuyorum'. Bu da esinlenme ya da etkilenme değil bana göre çalmadır.
Ancak esinlenerek 'adını aklıma zincirledim' ya da 'adını kalbime mıhladım,
sökemezsin' diyebilir. Mana üç aşağı beş yukarı aynıdır ama kurgu ve söylem
değişmiştir. Birinci elden yaratıcılık olmasa da ikinci, hatta üçüncü elden bir
yaratıcılık söz konusu olabilir bu dizede.
Tekrarlayacak olursak; her
güzel şiir kısa süreli etkiler okuyucuyu. Etki kısa süreli olduğu zaman
esinlenme daha çok ortaya çıkar. Bu durumda bir şiiri ilk okuduğunuz anda şiir
yazmaya kalkarsanız dizelerinizde sanki başkası tarafından yazılmış hissi
oluşabilir.
Etkilenme ve esinlenme yenileşerek ve başkalaşarak devam
ettiği sürece yaratıcılık artar. Aksi halde kısır döngü içerisinde deveran edip
durur söylenenler.
Kuşkusuz çok şiir okumak ve çok sayıda şairi şiir
dili ve sesiyle tanımak kişinin nev-i şahsına münhasır bir üslup geliştirmesinde
işlevseldir. Bu bağlamda çok okumak, fakat çok fazla yazmamak gerekir diye
düşünüyorum, etkiyi tek boyutlu hissetmemek açısından.
İnsanlar ne kadar
kuvvetli şair olursa olsun şiir makinesi değildir. Şiir denemeleri yapmak
güzeldir, ama bunlar hemen yayınlanmamalıdır. Durup dinlendirilmeli, bekletip
olgunlaştırılmalıdır. İlk önce bulamadığınız ve esinlenerek oluşturduğunuz
dizeler bir kaç gün sonra, bazen bir kaç ay ya da yıl sonra yerini yeni ve bakir
dizelere bırakabilir.
Özetle her şairi okumak iyi şiir yazmak için
yetmez, sonra okunanların tamamını unutarak yazmak gerekir. Bir şiir
içerisinde usta ya da değil bazı şairin söylemlerini kullanan, yani çok
bilinmeyen, fazla tanınmayan bir kaç dizeyi şiirinde kullandı diye bir kişiyi
mahkum etmek istemem. Belki de okuduğunu unutmuştur. Şuur altının yanıltması ile
kendisine mal ederek yazmıştır. Tabii bu oldukça iyimser bir düşüncedir. Ancak
bütün olarak bir şiirden (dili, sesi, kurgusu, mecazları- imgeleri, tasvirleri,
kafiyeleri vs. ile) gelen koku başka bir şiirle genelde örtüşüyorsa o zaman
huylanırım.
Şiirde hırsızlık yapanlara hem kızarım hem de acırım.
Kızarım, çünkü yaptığı şey öncelikle emeğe saygısızlıktır. Üzülürüm çünkü
hırsızlıkla asla şair olunmaz, o kişi ya yeteneksizdir ya da yeteneklerini
kullanmakta acizdir.
Kısaca belli ölçüde etkilenme ve esinlenme İNSAN
içindir, şiirin sağını solunu yamultarak ya da yamultmaksızın çalma ise
HIRSIZLAR için.
Aktüel okuyucu ve edebiyat tarihi, istisnaları olsa
bile, ak ile karayı genellikle birbirinden ayırmaktadır. Türk şiiri
gelişecekse bu durum kendi ayakları üzerinde bakir söylemler üreten şairlerle
gerçekleşecektir. Tabii burada bir başka husus daha var. O da bir şairin
kendi şiirini hırsızlaması… Bunu da bir başka sefere tartışmaya açmak gerekir
diye düşünüyorum.
Doç Dr. Asım YAPICI
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|
|