MUTLULUĞUN AHENGİ / Nilüfer Sarp

MUTLULUĞUN AHENGİ
 
Nasıl söylesem diye; dostlarıma aşkımı
Düşündüm durdum şafak atana dek sevdiğim
Kalbinin kuytusuna inşa ettim köşkümü
Çıkmam içinden ömrüm bitene dek sevdiğim
 
Gözlerimde oynaştı gökkuşağının rengi
Ruhumu sarmaladı mutluluğun ahengi
Yıllar sonra açıldı yüreğimin kepengi
Bilemezdim sevdanı tadana dek sevdiğim
 
Erosun oklarıyla alınca tam isabet
Ruh ikizini bulup aşka düşmek akıbet
Bir elimden tutarsan bırakmam ilelebet
Son nefesi verip de yatana dek sevdiğim
 
Her iki cihandaki vazgeçilmez eşimsin
Yüreğimde yaktığım sönmeyen ateşimsin
Yıllardır özlediğim parlayan güneşimsin
Aydınlat beni dünya batana dek sevdiğim
 
Gel desen de gelemem aşılmaz sıradağlar
Mihrican erken vurdu sarardı soldu bağlar
Feryatta şeyda bülbül gülşen’de güle ağlar
Gülü aşkını kabul edene dek sevdiğim
 
Karanlık her gecenin ardından gelir sabah
Ümitler çiçek açar yakındır artık felah
Vuslat için duamı kabul ederse ALLAH
Beklerim seni ömür yetene dek sevdiğim
 
 
NİLÜFER SARP
MART.2012
 
 
İstersek; “ Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır.” diyen Hint Atasözünü, istersek “ iki günü birbirine eşit olan hüsrandadır……” H.Şerifini ölçü alıp şiire uyarlayalım " Her yazılan şiirin bir öncekinden daha iyi olması hedeflenmeli! " tespiti bizim şiarımız olmalı
 
Başarırız / başaramayız, o anki ruh ve duygu hâlimiz buna müsaittir / değildir elbette bilinmez. Ama aklımızdan çıkarmamamız gerekendir galiba…
 
Uzun zamandır şiirlerini tâkip ettiğim Nilüfer hanım bu şiire;
 
“……aşkımı
…… köşkümü “
 
kafiyeleriyle başlamalı mıydı?
Bence başlamamalıydı…
 
Şimdiye kadar “ aşk ” a kafiye yapılan çok kafiye gördük. ( meşk, köşk, düşkün, şaşkın, taşkın,..) Ama artık bunları göz ve kulak çok sıradan bulmaya başladı.
Eğer illa aşkı kullanmak istiyorsak, kafiye olarak değil de bir iki kelime geriye çekerek ( ………aşk…… ….) başka bir kelimeden kafiyede yapmak, kafiye olarak kullanmayı düşünüyorsak da “ a ” ve ” ş ” harflerini bırakıp sadec e son harf olan “ k “ ile yarım kafiye yapmak galiba daha mantıklı…
Yani ilk mısrada “ aşk ” ı kafiye olarak gören ikinci kafiyeyi tahmin edemeyeceği bir kelimeyle…
 
Bazı arkadaşların aklına şu gelebilir : - onlarca usta, onlarca ozan ve şair böyle kullandı, onlar hata mı yaptı?
Elbette hayır!
Ben yanlış kullanım olduğunu söylemiyorum.
Ben: “ - yüz sene önce dedelerimiz Hac yolculuğuna deve ile ya da yürüyerek gidiyordu diye bizim de öyle yapmamıza gerek kalmadı, artık uçaklar ve otomobiller var “ diyorum.
 
“ Dağlar / bağlar / ağlar “ da bu minvalde değerlendirebileceğimiz kafiyelerden…
 
“ Gülü aşkını ….” Birbirlerini tâkip eden iki kelimenin de sesli harfle devam etmesi sanki bir ses zafiyeti veriyor. “…..ü …ı “ dan birinin olmaması daha şık dururdu gibi düşünüyorum.
 
Eğer 11’ li hece ölçüsünden daha fazla bir hece ölçüsü ile şiir yazıyorsak iç duraklara biraz daha önem vermeliyiz. Özellikle 14’ lü hece ölçüsünde elbette iç durak ihlali yapılabilir ama bunu anlamsal vurgu ya da kuvvetle telafi etmek gerekir.
Ayak mısralarında ihlal edilen iç durağın bu şiirde diğer özelliklerle sanki çok desteklenmediğini görüyorum.
 
Acaba bazı değişiklikler daha şık mı dururdu?
 
“Düşündüm durdum şafak atana dek sevdiğim “ Şafak atana değin…./ Ta şafak atana dek….
“Bilemezdim sevdanı tadana dek sevdiğim” Tadana tek sevdanı ….. sevdiğim
 
Ve, şiirin samimi ve saf hâline sekte vuran “ Erosun okları “ aynı zamanda dokusal anlamda da biraz göze battı galiba.
 
Yazdıkları okunabilecek ve değerlendirilecek hececi arkadaşlardan olmak zaman zaman şiirlerin didiklenmesini gerektiriyor.
 
Böyle değerlendireceğinizi ümit ediyorum.
 
Eyvallah!







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
23.11.2024 06:21:14
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.