Teyemmüme Sokulmuş Arsız Kibir / Serhat Akdeniz

Teyemmüme Sokulmuş Arsız Kibir
 
yanıyor şehlâ bakışların matahı
o pürmüz ilintili kahır yine serenatta
demini kaybetmiş bahar
kesilmiş gibi kehribar renkli parmaklar
uçurtmaya yapışmış bir beden görüyorum
şimşekler çakıyor göz kubbeye
yanıyor uluorta cismani tereke
yağıyor, harflerinden sökülmüş bir şiir daha !
hadi kucakla!
kucakla!..
 
bakarak öldürür mü bir resim
akılda sus bırakmasa
ardında itâlik bir temaşa olmasa
kör olur mu bir gülü ezbere çizen ressam
bilirsin hep derdim
sana sarılamamak değil derdim
hiç sormadın ama anlamalıydın
neden uçar gibi yürürdüm hep
neden koltuklarım kabarık gezer
bilsen durmaz gidersin zannederdim
sen beni öldüremezsin derken bile, yalan söylerdim
ben seni ölümüne sevdim!
 
ama affet üzgünüm
seni hep yalancı y/oklarla vurduğum için
kendiliğinden çıkıyordu kır çiçekleri
yalandı tüm dağları suladığım
ben sana söyleyemediğimce suskun
vurulduğumca kıskanç sevmiştim
cezalandırıyorum şimdi o gerçeği
sana’yürüyen âfet’ diyen dilimi
ve hep anla istedim
seni kaybetmek korkumdandı
ellerimle, yüreğim gibi sahiplenmediğim!
 
ve bir şarkı yazmıştım sana
hiç bilmediğin;
 
uzanmasan da tutmasan ellerimi
harfler dağılıp yok dese de yine sensin kelime
aminler çatlayıp dualar sendelese
saçlarını dağıtan rüzgâr kibirle yalan üflese de
yanacak gök kubbem sönmemecesine
bilmesen
ya da hiç söylemesem de
sensin içimdeki tek ukde!..
 
zaptiyeler basarken rüyâları
kara bir bulut sürülür alnımın beyazına
içim acımıyor desem yalan sızdığında aklıma
suçluyum bunca acımak ektiğim için
şehir eşkiyâları gibi yarınlarımı çaldığıma
k a n ı y o r u m işte kendi yazdığım masala
ileri karakolları istila edilmiş bir ülküsün
nakaratı kilitli bir şarkı dimağıma
aslında güngörmemiş bir kelepçe ağrılarıma!
 
kim bilir, belki yine döner yaz
alırız belki yine dudaklarımıza aynı zikiri
kim bilir;
bölüşürüz belki yine aynı zifiri!
 
bir şehir kuruluydu dün tam şurada
şimdi, teyemmüme sokulmuş arsız bir kibir!
 
Serhat Akdeniz

 
Doğrusu, bir şiire yorum yazıp görüş belirten birinin “ acaba yazdıklarıma kim hangi elbiseyi giydirecek “ kaygısı taşıması ve özgür olamaması çok sevimli bir durum değil elbette.
Ben bu kaygıyı taşıyor muyum? Elbette hayır!
Fakat, bir insan ne kadar özgüvene sâhip olsa da doğru anlaşılamaması çok hoşuna giden bir durum olmaz her hâlde…
 
Serbest şiirin, gerek yazılırken gerek okunurken gerekse değerlendirilirken çok farklı algınabilirliği, yapılan değerlendirmelerin de çok farklı olabildiğini / olabileceğini önümüze koyuyor. Bu yüzden bu alandaki tartışmaların ve tespitlerin hemen hepsinde mutlaka doğrular ve mutlaka hatalar olması gayet normal karşılanmalı. Aslında sayısal olmayan ilimlerin hemen hepsi bu bakış açısından payına düşeni alıyor ve alması da çok normaldir.
 
Şahsen çok ilgi alanıma girmemesine rağmen serbest tarzın geçmişten bugüne kadar seyrini fırsat buldukça incelediğim gibi, bugün de verilen örnekleri ile muhtelif şekillerini bazı arkadaşların sayfayalara düşen çalışmalarıyla tâkip ediyorum. Bunlardan biri de sizsiniz.
 
İster hece olsun ister serbest olsun bir şiirin olmazsa olmazları vardır ki; ses, ahenk, vurgu, duygu, bazen silkeleme, etkileme, hatırda kalma, devamlılık, kopuk olmama gibi özellikler bunlardan bazılarıdır. Sanıyorum duygusuz ya da duygusu hissedilmeyen bir şiir ancak robota benzer. Güzel görünmüş hatta kusursuz olsa bile ona gülmeyi ve ağlamayı öğretemezsiniz. Öğretseniz dâhi ne zaman bunları yapacağını öğretemezsiniz. Bu, arabesk olacak, jilet attıracak ya da feryat edilecek anlamına gelmiyor elbette. Kıvamında olmalı!
 
Şiirinizin dize aralarında dolaştığımda, bana göre duygusal yönün kıvamında olduğunu ama vurgu ve mûsıkî uyum yönünün bir adım önde olduğunu gördüm.
 
Özellikle ilk bölümdeki :
“ hadi kucakla!
kucakla!.. “
daki vurgu ve ses, bölüm sonlarındaki bazı ustaların serbestlerde çokça kullandığı ses ve ahenksel uyum:
( ki bu bazen kafiyeli bazen redifli yansıyor)
 
“ söylerdim
sevdim!
 
sahiplenmediğim!
bilmediğin;
 
söylemesem de
ukde!..
 
aklıma
masala
dimağıma
ağrılarıma!
 
zikiri
zifiri!
kibir! “ şiiri sanki daha fark edilir hâle getirdi. ( Belki hececi olduğum için işime geldi )
 
Dize tekniği anlamında kelime seçiminiz ve o kelimeleri dizeye yerleştirmeniz, genellikle anlaşılabilir ama düz cümlelerden uzak olmanız da bana olumlu yansıdı.
 
Şiiriniz bana hitap etti vesselâm,
 
Eyvallah!







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
23.11.2024 09:23:18
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.