|
Fatma Kalkan Şiiri
Biz Neden Üşüyoruz?
Evin orta yerinde etrafına toplardı.
Eskidi, çöpe attık, doğal gaz döşüyoruz.
Sevgiyi tutuşturur dünyamızı kaplardı,
Yüreğimiz buz şimdi gören der pişiyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Nerede o dostluklar, gözlerden okunurdu?
Sevdalar ilmek ilmek sabırla dokunurdu.
Gurbet de vardı ama, hasretin oku nurdu.
Gel gör ki o gurbeti diz dize yaşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Sevgi saygı kalmadı değerleri yok ettik.
Medeniyet uğruna hoşgörüyü tükettik.
Suçu zamana atıp çekileni hak ettik.
Yükümüz ağırlaştı, endişe taşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Yanlış olan bir şey var iş yolunda gitmedi,
Göğe merdiven kurduk basamaklar yetmedi.
Şimdiki devir dedik yenilikler bitmedi.
Yeryüzü eğlemiyor güneşe koşuyoruz,
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
İnsanların işini makineler yapıyor.
Ev hesabı çarşıda nedense ters tepiyor.
Bütün bağlar çürüdü iplerimiz kopuyor.
Teknoloji dendi mi bağrını deşiyoruz
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Ne oldu da bizlerin sinesini oydular.
Yeni çağla eskiyi ayrı yere koydular.
Ne biz mükemmel olduk ne de onlar doydular.
Medet diye taşların sırtını kaşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan biz neden üşüyoruz?
Fatma Kalkan
·
·
Afet Kırat belki okuyanları anılara daldırdığı içindir:))
·
Elif Yiğit Karlı Ne kadar çok üşüdüğümüzü hissettirdi..Birazcık güneş olsa yazacağız
ama..
·
Kenan Baran Başlayacağız Hocam inşallah. Ben ilk yorumu yapmaktan kaçınıyorum
Mehmet Emin Hocam. Genelde ilklerin saçı kınalanıyor. Malum önümüz de kurban
bayramı. :)))
·
Afet Kırat tamam il eleştiriyi yine ben yapayım, kafiyeleri biraz daha güçlü
olabilirdi. Ama o kadar içten yazılmış bir şiir ki, eskiye hasreti o kadar saf
bir dille anlatmış ki kafiyeler yarım bile olsa batmıyor.
·
Şengül Cennet her zaman savunduğum ''kalabalık ayak '' meselesi :) işte burada
güzel bir örneği ... dörtlükleri nakaratlarla (ayak kafiye-redif) küçültmek
yerine bir-iki ek mısrayla zenginleştirmek ... ne güzel !..
·
Şengül Cennet ''gören der pişiyoruz.'' ... günlük konuşma diliyle yazılmış ... ama
hoş durmuyor şiirde ... bence
·
Mehmet Emin Türkyılmaz “Soba mıydı
ısıtan biz neden üşüyoruz? “ Nakaratı ve ikinci kıt’adaki kafiyeleriyle öne
çıkan biraz nostalji biraz içe ve dışa sitem biraz “ ah çeken ve çektiren ”
içeriği ile altı kıt’adan oluşan 14’lü bir hece şiiri.
Sade bir dili, sürekliliği, tasarımı ve bütünlüğü yerinde olan bu
çalışmanın beşinci ve altıncı kıt’alardaki ayaklarının anlam ve vurgu adına
diğer ayaklardan biraz daha geride kaldığını düşünüyorum.
“Teknoloji dendi mi bağrını deşiyoruz
Medet diye taşların sırtını kaşıyoruz.”
·
Ihsan Turhan Şiir bütüne
bakınca güzel bir şiir fakat final kıtasının diğer kıtaların altında ezildiğini
düşünüyorum...
·
Mehmet Emin Türkyılmaz " Yanlış
olan bir şey var iş yolunda gitmedi, "
" iş " mi " işler " mi demek daha doğruydu acaba? Sanki
" işler " demek daha uygundu gibi...
·
Ihsan Turhan "Yanlışların
yüzünden işimiz rast gitmedi" olabilir mi Mehmet hocam?
·
Ihsan Turhan "İşimiz"
deyince işleri kapsar mı anlamında soruyorum? yoksa işle aynı kapıya mı çıkar?
·
·
·
·
Ihsan Turhan “Yeryüzü
eğlemiyor güneşe koşuyoruz,” bu mısrada “yeryüzü eğlemiyor” yerine
"Buzdan merdiven kurmuş, güneşe koşuyoruz" olabilirmiş ( Şiirin
içeriğine bakınca, buzdan merdiven kurup, üstünde güneşe koşmaya çalışmak :) hem imge, hem
anlam olarak güzel olur gibi...
·
Afet Kırat Evin orta yerinde etrafına toplardı.
Eskidi, çöpe attık, doğal gaz döşüyoruz.
Sevgiyi tutuşturur dünyamızı kaplardı,
Yüreğimiz buz şimdi gören der pişiyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Şiirin konusu il iki dizede özetlenerek başlanmış. Soba ve doğalgazın
insanların üstündeki etkisini açıklamaya çalışmış. Bu dörtlükte “evin orta
yerinde” yerine “odanın ortasında” olmasının daha uygun olacağını düşünmüştüm.
Ev deyince mutfağı, yatak odaları, oturma odaları gibi birçok odanın olabildiği
mekânın ortasında sobayla ısınmanın pek de mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Ortada bir sofa ve odaların kapılarının da o sofaya açılmasıyla planlanmış
evler dışında. Eskiden sevgilerle sobanın tutuşmasını bir arada kullanmış,
şimdi doğalgaz sayesinde ısındığını sanan insanların aslında üşüdüklerini,
sevgisiz kaldıklarını anlatmaya çalışmıştır. Pişiyoruz belki
kullanılmayabilirdi demiş arkadaş, ancak kafiye dizilişine göre başka bir
kelime de olmazdı sanırım.
Nerede o dostluklar, gözlerden okunurdu?
Sevdalar ilmek ilmek sabırla dokunurdu.
Gurbet de vardı ama, hasretin oku nurdu.
Gel gör ki o gurbeti diz dize yaşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Bu dörtlükteki kafiyeler güzeldi. Özellikle okunurdu ve oku nurdu çok daha
güzeldi. Yine eskiden bahsederek sevginin dostluğun doyasıya yaşandığını
anlatıyor, gurbet bile olsa sevgi sayesinde hoş görüldüğü anlatılıyor. Ancak
yine günümüze dönerek bir evin içinde yaşayan bireylerin birbirlerinden uzak
olduğu anlatılıyor.
Sevgi saygı kalmadı değerleri yok ettik.
Medeniyet uğruna hoşgörüyü tükettik.
Suçu zamana atıp çekileni hak ettik.
Yükümüz ağırlaştı, endişe taşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Bu dörtlükte tamamen bu güne dönüp, medeniyeti suçlar gibi kaybolan
değerlerden bahsediyor.
Yanlış olan bir şey var iş yolunda gitmedi,
Göğe merdiven kurduk basamaklar yetmedi.
Şimdiki devir dedik yenilikler bitmedi.
Yeryüzü eğlemiyor güneşe koşuyoruz,
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
İhsan Bey “"Buzdan merdiven kurmuş, güneşe koşuyoruz" denmesi
daha iyi olur demiş ama 2. dizede göğe merdiven kurduk kullanılmıştı. 2. sefer
uygun olmazdı. Kaldı ki şiirin genelinde açık bir dille yazılmış bir şiir, imge
ve sanat kaygısı taşınmamış. Üstte kullanılmamış olsaydı İhsan beyin de önerisi
güzel olabilirdi. “yeryüzü eğlemiyor” yerine “yeryüzü kandırmıyor”
denilebilirdi.
İnsanların işini makineler yapıyor.
Ev hesabı çarşıda nedense ters tepiyor.
Bütün bağlar çürüdü iplerimiz kopuyor.
Teknoloji dendi mi bağrını deşiyoruz
Soba mıydı ısıtan, biz neden üşüyoruz?
Bu bölümde ısınmaktan, sevgiden, insan ilişkilerinden biraz kopmuş ve daha
çok maddi sorunlardan bahsetmiş, iplerimiz kopuyor diyerek de konuyu tekrar üst
tarafa bağlamış.
Ne oldu da bizlerin sinesini oydular.
Yeni çağla eskiyi ayrı yere koydular.
Ne biz mükemmel olduk ne de onlar doydular.
Medet diye taşların sırtını kaşıyoruz.
Soba mıydı ısıtan biz neden üşüyoruz?
Yeniçağ birleşik yazılmalıydı. “Medet diye taşların sırtını kaşıyoruz.”
Bana göre bu dize çok güzeldi, taş kömürü çağrıştırdı bana. İmdat et, gel bizi
kurtar diye kömüre yalvarıyoruz demiş gibi geldi. Çok açık olmasa da bana göre
en güzel dizesiydi.
Daha önce dediğim gibi yarım kafiyeler çoğunlukta, daha güçlü olmasını
isterdim. Eski ile yeninin karşılaştırılması, sobayla doğalgazı bir arada kullanılarak
yapılmış. Bence güzel bir şiirdi, uzun zamandır şiirden uzak duran birisi için
de çok daha başarılı kabul edebileceğimiz bir çalışmaydı.
·
Ihsan Turhan Evet, ikinci
dize benim dikkatimden kaçmış Afet ablam haklısınız...
·
Kenan Baran Hemen hemen hepimizin bu konuda yarası var sanırım. Bu şiirde sobanın
ev içindeki sosyal bağları güçlendirdiğine değinilmiş. Aslında soba da tam
anlamıyla kast edilmemiş gibi. Sadece sosyal hayatın çekirdeği içinde
olduğundan şiir "soba" üzerine kurulmuş. Şimdilerde her oda
ısındığından eve gelen odasına çekiliyor genelde. Bu şekilde de iki lafın beli
kırılamıyor tabiri caizse. İkinci dörtlükte hane içindeki bu uzaklığı "gel
gör ki o gurbeti diz dize yaşıyoruz" dizesiyle pekiştiriyor.
Şiirin ilerleyen dörtlüklerinde insani bağların kopuşunu daha da açmış
şair. Bu defa olayı zamana, zamanla değişen medeniyete ve medenileştikçe
makineleştiğimize çekiyor.
Sözün özü aslında zaman değiştikçe insan da değişiyor ve insan değiştikçe
"öz değerler, insani değerler" diye adlandırdığımız geleneklerden
kopuyor.
Taşların sırtını kaşımakla alakalı şunları söyleyebilirim. Sırt kaşımak
asıl anlamında da sosyal bir faaliyettir (maymunların bir birini tımarlaması
olayını örnek verebiliriz) :) Bir diğer
anladığım da eskiyi; taşları kaşıyarak (mezar taşlarına dokunarak) yad etmek
olabilir. Neyse çok konuştum. :))
"Yüreğimiz buz gibi gören der pişiyoruz" burayı çok hoş bulmadım.
"
"doğal gaz" gibi söylemler şiirde pek hoşuma gitmiyor.
"Yanlış olan bir şey var iş yolunda gitmedi," burada da sıkıntı
var. Arkadaşların burası ile ilgili verdiği örnekler daha uygun olurdu.
Bütün bunlar dışında hoş bir şiirdi ama daha hoş olabilirdi. Bütün bu
yazdıklarımın altına "bana göre" noktası koyup Fatma Hanıma teşekkür
ediyorum.
Selam ve saygılarımla.
·
Şengül Cennet Hece pîri burada, ustaları burada
Çömezi, sevdalısı, heveslisi sırada
Şiirle alev alev yanıldığı sırada
Çok merak ediyorum, biz neden üşüyoruz ? ,:)
·
·
·
Fatma Kalkan Merhaba
arkadaşlar... Öncelikle gelecek olan eleştirileri dinlemek istedim. Şiirimi
masaya yatırılmış gördüğümde heyecandan ölecektim ...
Ben 3 yıl öncesine kadar, hayatımı olumlu ya da olumsuz etkileyen şeylerden
sonra şiir diye karalamalarım olurdu. Ayda yılda bir kaç kez ... Yazmayı
seviyordum. Bir babaannem vardıı. Babaannemin hayatı beni çok etkiledi. 17
yaşında evlenmiş 19 yaşında dul kalmıştı. 7 aylık oğlu ile sevdiğini gurbet
ellerine gönderdikten sonra ölüm haberini almış ancak rahmetli dedemin soğuk
yüzünü dahi görememişti. O zamanın şartlarında yolların olmayışı nedeniyle
cenaze köye getirilememiş rahmetli babaannem ağlayacak soğuk bir mezar taşına
bile ağıtlarını yakamamıştı. İşte o yaralı yüreğin yanında büyüdüm. Sonunda
kavuşması olmayan aşka adını yazdıranları bile kıskandıracak büyük bir sevdasına
tanıklık ettim.
77 yaşında hayata gözlerini yumana kadar babaannem her kapı çaldığında
yanakları al al olurdu. Eli ayağına dolaşırdı, sanki yıllardır hasret kaldığı
sevdiği gelmiş gibi. Onu bu denli heyecanlandıran neydi acaba? Yıllar geçtiği
halde neden tükenmiyordu yüreğindeki sevda...
Belli ki babaannem bizleri yaralarına merhem yapmıştı onun sonunda
kavuşması olmayan masallarını dinlerken içimden dualar ederdim. Allah'ım ne
olur bu gün kavuşsunlar diye. Her akşam aynıydı masalın sonu. Ne zamanki elim
kalem tutmaya başladı çocuk aklımla işte o zaman sonunda kavuşması olan
masallar yazdımsa da içimde büyük bir iz bıraktı. O zamanın hayalleri bile
güzeldi belki de....
Evet, ben de bir gün antolojiye üye oldum. Orada bir iki şiirimi
yayınlamıştım. Bazı arkadaşlar şiirlerime olumlu eleştiriler yapsa da biri öyle
bir şiirlerimi eleştirmişti ki işte o zaman geçmişe dair beş
on karalama ne varsa hepsini çöpe attım. İlk zamanlar iyi kötü ne yazdımsa
paylaşmayı seviyordum ama sonrasında bakım ki yoruma yorum bir daha
paylaşamadım. Yazmaya devam ettim, paylaşmasam da öğrenmek adına pes etmedim
daha çok üstüne gittim.
Şiir bence bir bakış açısı... Bir şiir herkese ayrı ayrı gönderilse ve o
şiir hakkında ne anlaşıldığı sorulsa kesinlikle herkes baktığı pencereden
gördüğü manzarayı anlatacaktır.
Gelelim benim şanslı şiirime. Çok mutluyum, benim gibi şiirin şesini
öğrenmeye yeni başlamış biri olarak emeklemeye çalışırken beni mutlu edecek
hepsi birbirinden değerli o kadar güzel yorumlar aldım ki mutluyum. Gerçekten
şu anda herkesin yüreğini görebiliyorum. O sıcaklığı samimiyeti
hissedebiliyorum. Tüm söylemlerinizi önemsiyorum. Ne mutlu bana, iyi ki
varsınız iyi ki aranızdayım. Sizleri seviyorum.
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|
|