Betül Yüksel Şiiri


GİDİYORUM!!!

Bu defa gidiyorum, gözlerin yaşla dolsun..
Başka aşklara çarpan, yüreğin taşla dolsun..
’Hiç olmadım kabul et, beni unut’ diyordun;
Ardımdaki boşluğum, yitik naaşla dolsun...

Mesafeler kapanmaz, dokunmazdı ellerin..

Mevsim hazan olurdu, yeşermezdi güllerin..
’Tarife hacet mi var? Yanındayım’ diyordun;
Kelâm aşka değince, lâl olurdu dillerin..

Öfkenin avazında, sözlerimi sakladın..

Bütün karalarını, kör sevdamda akladın..
’Dürüstlüğü benden sor! Yalanım yok’ diyordun;
Sen sevda gerçeğini, ihanetle hakladın..

Hangi hâtıra senin, sînende yara açar?

Hangi güne doğan şems, bakışına nur saçar?
’Sensiz nefes alamam, ecel gelir’ diyordun;
Ecele tâlip kaç can, Azrâil’inden kaçar?

Gidiyorum! Gözünde, umarsız bir temâşa..

Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa..
’Sen benden geçemezsin, gez, dolaş, gel’ diyordun;
Veda bile etmedin, meyletmedin telâşa..

BETÜL YÜKSEL (bbetül)
 
 
Afet Kırat Şiire ilk baktığımda göze çarpan şey “diyordun” ile biten mısraların bağımsız birer dize mi yoksa bir önceki kelimelerin kafiyeli olması gerektiği düşünülürse hatalı kabul edileceği mi, karar veremedim.
 
Alpdoğan Akyüz Bu şiir sanırım Betül Yüksel'in eski şiirlerinden... Ayakların kırkayak oluşundan belli... :))
 
 
Alpdoğan Akyüz "Ardımdaki boşluğum, yitik naaşla dolsun..." / Bu dize, "Ardımda kalan boşluk yitik naaşla dolsun" şeklinde yazılsaydı daha doğru olurdu kanımca...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Bu şiire bakarken, her kıt'anın üçüncü mısralarının serbest olması hakkındaki görüşleri de alırsak bir konuyu daha tartışmış oluruz.
 
Alpdoğan Akyüz Mesafeler kapanmaz, dokunmazdı ellerin..
Mevsim hazan olurdu, yeşermezdi güllerin..
’Tarife hacet mi var? Yanındayım’ diyordun;
Kelâm aşka değince, lâl olurdu dillerin..
Biraz kompozisyon açısından ele alalım...
Bu kıtanın ilk iki dizesinde olumsuzluklardan başlanarak anlatım devam etmiş... Halbuki geçmişin olumlu yönlerinden bahsedip hayıflanması gerekiyor şairin... Şöyle ki:
Mesafeler kapardı dokunurken ellerin
Mevsim bahar olurdu açılırken güllerin
’Tarife hacet mi var? Yanındayım’ diyordun;
Kelâm aşka değince, lâl olurdu dillerin..
(Burda dilin lâl olması da aslında bir olumlu yön. / Yani duyulan aşk o kadar büyük ki kelimeler yetmiyor...)
 
Alpdoğan Akyüz Üçüncü kıtaların serbestliğine değinmedim, çünkü acemilik döneminden kaynaklandığını biliyorum Mehmet Hocam...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Sadece bu şiir için düşünmeyelim..Yani bir şiirde bahse konu yer serbest olsa ne olur, nasıl olur?
 
Afet Kırat kendi adıma söylemem gerekirse ben kafiyeli olmasını beklerdim. Ayaklı şiirlerdeki 4. dizenin 3. dizeye aktarılışı var sadece kafiye kullanılmaması doğru değil diye düşünüyorum.
 
Afet Kırat 3. dizelerin en son kelimesi tamamen farklı olsaydı bu beklentim olmayacaktı
 
Alpdoğan Akyüz Dr. Doğan Kaya'nın "ayak" hakkındaki görüşleri şöyle:
1. Şiirin şekillenmesinde belirleyicilik vasfı vardır.
2. Bünyesinde ortak sesler bulundurmalarından dolayı şiirde ahenk
sağlarlar.
3. Gerek ait olduğu dörtlükteki mısralar arasında gerekse şiirin
tamamında dörtlükler arasında ilişki sergileyerek konu ve anlam bütünlüğünün
oluşmasına yardımcı olurlar.
4. Karşılaşmalarda âşıkların sanat güçlerini sergilemesinde etkin rol
oynarlar.
5. Şiirin sazla söylendiğinde, işlenen konuyla bağlantılı olarak yeni
ezgilerin ve tavırların oluşmasını sağlarlar.
 
Alpdoğan Akyüz Hangi hâtıra senin, sînende yara açar?
Hangi güne doğan şems, bakışına nur saçar?
’Sensiz nefes alamam, ecel gelir’ diyordun;
Ecele tâlip kaç can, Azrâil’inden kaçar?
Anlam dorukta... (Bu kıtayı alkışlamadan edemedim...)
 
 
 
Afet Kırat şiirin sonuna bir dörtlük daha eklenmeliydi ve vurucu, okuyanı alt üst edebilecek bir dörtlük olmalıydı. Şiirin sonu ve en başı en önemli yerleridir sonuna gereken önem verilmemiş gibi geldi bana. Betül hanım önce noksanları yazalım da sonra övgüye de gelir sıra.
 
Alpdoğan Akyüz Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa.. ("Su katmaktı..." şeklinde yazılması lazım. Bu cümle yanlış olmuş kanımca...)
Yani misal sadece:
Yıkmaktı tek bildiğin, suyu katmaktı aşa.. (gibi)
 
Elif Yiğit Karlı Güzel bir sitem şiirli..Benim dikkatimi oldukça cömert kullanılan noktalama işeretleri çekti ilk okuyuşta..Ayak üzerinde yorum yaparken önce bu şiir ayaklı bir şiir midir onun netleşmesi lazım..Bana göre değil..aaba kafiye düzeniyle yazılmış, 3. mısralar serbest kafiye.. 'diyordun' redifiyle analmasal vurgu için kullanılsa da ayak özelliği taşımıyor..3. mısranın serbest olması da kurallara aykırı değil..bu tarz kafiyelendirmelerde 3. mısralarda kafiye bütünlüğü aranmıyor..sadece olunca şiirel bütünlük ve hoşluk katıyor.
 
 
Elif Yiğit Karlı Alpdoğan Bey, aşa su katmakla, pişmiş aşa su katmak aynı anlamı verir mi ki..
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Tek kıt'alık hicivler, maniler ve tuyuğ dışında edebiyatımızda örnekleri var mı bu serbest mısralı şiirlerin Elif Hanım?
 
Alpdoğan Akyüz Ama ahengi sağlamak için kafiyeli olsaydı tadından yenmezdi bu şiir diye düşünüyorum.
 
Elif Yiğit Karlı Kendi yazdıklarım desem şakayla karışık..
 
 
Elif Yiğit Karlı Hemen örnek arayışına başlıyorum hocam...bulurum inşallah
 
Alpdoğan Akyüz Elif Hanım ben misal verdim... Amacım oradaki cümlenin yanlışlığını ortaya koymaktı... (Gibi dedim zaten, üstelik başta misal dedim... :))
 
Mehmet Emin Türkyılmaz İnşallah... Keşke edebiyatımızda hece şiiri adına hanım ustalarımız olsaydı. Ben eksikleiklerini çok hissettim. İnşallah sizler bu eksikliği giderirsiniz...
 
Afet Kırat Elif hanım tamamen serbest olsaydı3. dizeler serbest derdim, ama her seferinde diyordun varsa önünde kafiye aranıyor. Noktalama işaretleri göz yoracak kadar fazla, özellikle hece şiirlerinde gereksiz bu kadar noktalama. Özellikle virgülün amacı okuyucuyu yönlendirmektir burada dur diye. her virgülden sonra durulursa durağın anlamı kalmıyor zaten. Düz yazıda ve serbest şiirde gerektiği yerde kullanılabilir ama hecenin durağını bozacak şekilde olmaması gerekir.
 
Afet Kırat ’Sen benden geçemezsin,///// gez, /////dolaş,//// gel’ diyordun; gibi boşluk vererek okunması gerektiğini anlatıyor virgüller
 
Alpdoğan Akyüz Ayrıca şunu belirtmek isterim ki Betül Yüksel şiirlerinde özgün söylemler oldukça fazla ... İlk şiirlerinden olmasına rağmen hissedilen anlatım gücü gerçekten taktire şayan.
 
Afet Kırat gün boyu nette olup paylaşımlar yapıp buradan uzak duran üyelere duyurulur, facede paylaştığınız şiirleri getirip burada incelemeye sunmamıza ramak kaldı, tembellik yapmayın, en iyiyi bulmak için el ele verelim.
 
 
Alpdoğan Akyüz facede paylaştığınız şiirleri getirip burada incelemeye sunmamıza ramak kaldı :))))
 
Alpdoğan Akyüz İyi fikir olabilir...
 
Afet Kırat dün cesur aradım çok çıkmadı bu gün tehdit ediyorum, yarın ne yapacağım hiç belli olmaz
 
 
 
Afet Kırat Mesafeler kapanmaz, dokunmazdı ellerin..
Mevsim hazan olurdu, yeşermezdi güllerin..
’Tarife hacet mi var? Yanındayım’ diyordun;
Kelâm aşka değince, lâl olurdu dillerin..
El, dil, gül en kolay kafiyeler, hemen her şiirde bulunan kafiyeler, dizeleri değiştirip daha güçlü kafiyelerle yazılamaz mıydı?
 
Afet Kırat Öfkenin avazında, sözlerimi sakladın..
öfkenin avazında söz saklamak güzeldi bu anlatım.
 
Alpdoğan Akyüz Ben bu tip söylemlere katılmıyorum hiç... Bence önemli olan kelimelerin çok kullanılıyor olması değil, nasıl kullanıldıkları... Öyle bir şey yazarsın ki göz, söz gibi kafiyelerle, gerçekten berceste olur...
 
Afet Kırat son dize haricinde özgün bir söyleyiş var mıydı ki Alpdoğan Bey, kelamın aşka değmesi güzeldi, diğer dizeleri güçlü kafiyelerle desteklemesi güzel olmaz mıydı. Elbette o kafiyeler de kullanılabilir ama kafiye olarak da zayıf onlar. Ayak kullanılmamış şiirlerde kafiyelerin daha güçlü olması gerekmez mi, ya da kafiye bulmak daha kolay olmaz mı ki yarım kafiyeyle geçiştirilsin şiirler.
 
Alpdoğan Akyüz Ben bu şiir ve bu kıta için konuşmadım ki Afet Hanım, genel konuştum... Ayrıca göz, söz gibi kafiyelendirmek neden zayıf olsun ki? Onlar da bir kelime... Kelimelerin suçu ne? :)
 
Afet Kırat göz ve söz tam kafiyeli zayıf değil, ben el, gül ve dil için söyledim, yarım kafiye olanlar için.
 
Afet Kırat kelimelerin suçu olamaz zaten kelimeyi göremeyenlerin desek....
 
Alpdoğan Akyüz Ben zayıf ya da güçlü diye nitelenmesine de karşıyım... Şiir içinde kullanımına bakmak gerek buna karar vermeden önce...
 
Afet Kırat Neyse siz konuşun ben sonra dahil olurum yine
 
Afet Kırat bu benim tercihimdir şiirde kafiyeler ne kadar zengin, cinaslı olursa tabi ki diğer özellikleri de yok saymamak şartıyla o şiiri beğenmem kaçınılmaz oluyor.
 
Alpdoğan Akyüz Benim için nitelik önemli, uzun lafın kısası...
 
Alpdoğan Akyüz Elif Hanım bulamadınız mı hâlâ? :)
 
Elif Yiğit Karlı baltayı taşa vurdum galiba.. yok, bulamıyorum:))
 
Alpdoğan Akyüz Baltalar zaten taşla bilenir... Ama vurmanızı değil, kenarını sürtmenizi tavsiye ederim... :)
 
Elif Yiğit Karlı Bundan sonra dikkatli olurum desem de ben önce vurur, ucunu körelttikten sonra bilemeye kalkarım..
 
Alpdoğan Akyüz Zoru seviyorsanız bir şey diyemem tabi... :)
 
Elif Yiğit Karlı Grupta onca edebiyat ve Türkçe öğretmeni varken kalkıp teknik ve gramer hakkında konuşmanın getirisi diyeyim..
 
Elif Yiğit Karlı Hüznün Lalesidir Dünya / İnler Pervane Dönerek
şehzade nûn aşkıyla ağlıyormuş intizâr
rebâbın renklerinde uşşâkın isyanı var
vuslat inkılabıyla uyandırdı ruhu râst
ismin âhımla açar, nigâhımla şarkılar
sabâda kâküllenen ocak esrârı yıkar
çiçeklenir lâcivert ismin, ummana çıkar
çoğalır umman ile letâfet çeşmeleri
yeşerince erguvan, onurum kabre sızar
tedâiler üzgünse, oyada lâledir kalp
üslûp aynada gezer; titrer neyde ıztırap
ıtrî nevâda tambur, gül atar üstümüze
karargâhında leylak olunca ümmî türâp
hüzzâmla kanatlanır ümîdimin elleri
lekesiz pervâneler yıkar ihtilâlleri
âhımla açar ismin; yanar puslu lâmbalar
ebedî ülfetimi kuşanır hayalleri
Nurullah Genç
 
Elif Yiğit Karlı Arşimet gibi ''buldum buldum'' dedirtmese de bir örnek varmış...
 
Afet Kırat Eliif hanım verdiğiniz örnek benim düşüncemi onaylıyor. 3. dizeler tamamen serbest bırakılmış, arkadaşımız öyle yapmamış ki...
 
Elif Yiğit Karlı Ablam; bulduğum örnek ve açıklamaya çalıştığım durum bu tarz kafiye yapısının mani ve tek kıtalık hicivler dışında da kullanıldığını gösterebilmek adınaydı...Bunu bile zor buldum..3. Mısranın serbest mi kafiyeli mi olması gerektiğini iddia edebilmem için kayıtlara geçmiş örnek bulmam imkansız galiba..Nurullah Genç dışında üstadlara neden bu kafiye yapısıyla şiir yazmadılar diye sitem etmekten başka yapabileceğim bir şey kalmadı..Nasreddin Hoca misali : Siz de haklısınız:))
 
Alpdoğan Akyüz Sitem edecek bir durum yok ki... Bu tarz şiirler ahenkten taviz veriyor çünkü...
 
Alpdoğan Akyüz Ben de iyi ki böyle yazan az diye seviniyorum... :)))
 
Alpdoğan Akyüz -Bir bayanın bu içerikle şiir yazması da bana pek "lezzetli" gelmedi. Madem gidiyor, konuyu kapatıp detaylara girmemesi lazım.
Müstehcen, uygunsuz vs.... olmadığı sürece bir bayan neden her konuda yazamasın... Ki müstehcen uygunsuz yazmak erkeğe de yakışmaz zaten... İçeriğin cinsiyeti olmaz bence ki bu şiirdeki içeriği ben hiç bir bayanla bağdaşmayak bir şey olarak da görmedim...
 
Afet Kırat şairin cinsiyeti olmaz bana göre. Bir bayan kendi duygularını da yazabilir kurgu yapıp bir erkeğin ağzından da yazabilir. Bir bitiş varsa hikayesi de olmalıdır, okuyan neler olduğunu anlayabilsin. beğenip beğenmemek okuyanın tercihidir ama şair bayan diye eleştirmeniz hiç doğru değil.
 
Alpdoğan Akyüz Kenan Bey, ben bizimle aynı fikri paylaşın demedim ki... Ben de dikkat ederseniz kendi fikrimi söyledim... Müstehcenlik konusunda nasıl bir bağ kurduğunuzu da anlamış değilim açıkçası...
 
Alpdoğan Akyüz Müstehcenlik bahsi örnekti... Sizinle alakası yok ki...
 
Alpdoğan Akyüz Müstehcen yazarsa eleştirilebilir dedim kati dille... Yoksa BANA GÖRE müstehcen yazmadığı sürece sakıncası yok dedim hangi konuda yazarsa yazsın...
 
 
Alpdoğan Akyüz Ben aşağıladınız dedim mi?
 
Alpdoğan Akyüz Estağfurullah, sadece yanlış ankaşılma var...Niyetim tartışmak değil...
 
Betül Algün Yüksel Fikrinize saygı duyuyorum Kenan Bey. Bu şiir de -izninizle- kurgu bir şiir. Gerçekten gidersem konuşmam :)
 
Kenan Baran Kenan Bey mi ? :)) Zavallı ben...
 
Betül Algün Yüksel :) isme kurban gittiniz Kenan Bey
 
Erol Uraz Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa.. Bence burada sorun yok, geçmiş zaman kipi cümlenin başında kullanılmış zaten, tekrara gerek yok. Elmalar döküldüler demek nasıl yanlışsa aynı mantığı burada da kullanabiliriz. Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa.. Fikrimce bu dize sorunsuz.
 
Erol Uraz Son dörtlükde bir zaman sorunu mu var ne? Gidiyorum! Gözünde, umarsız bir temâşa.. dedikten sonra; yeniden Yıkmaktı tek bildiğin... diye geçmiş zamana dönmüş. En sonunda da "veda bile etmedin.." diyerek tekrar adamı suçlamış şairim. Az önce giden kendisiydi, şimdi adama veda bile etmedin diyor. Fikrimce burada hem zaman, hem de ifade sorunlu.
 
Erol Uraz Yanlış anlaşılmasın, son dörtlüğün 1 ve 2. dizeleri kendi arasında bir zaman sorunu yaşıyor demek istedim.
 
Alpdoğan Akyüz "Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa... "
"Tek bildiğin yıkmaktı, su katmak pişmiş aşa..."
Ya da: "Tek bildiğin yıkmaktı, pişmiş aşa su katmak..."
Dizeyi, bu dediğim halleriyle düzden yazsak doğru oluyor mu sizce Erol Bey?
 
Erol Uraz "Yıkmaktı tek bildiğin, su katmak pişmiş aşa... " "Tek bildiğin yıkmaktı, su katmak pişmiş aşa..." İkisi de vurgu ve anlam olarak aynı gibi duruyor fikrimce. Son dediğinizde cümle devam edecekmiş gibi duruyor.
 
Erol Uraz "Tek bildiğin yıkmaktı, pişmiş aşa su katmak..." cümle daha devam edecek hissi uyandırıyor.
 
Alpdoğan Akyüz Ama cümle doğru olsa bu his uyanmaz...
 
Alpdoğan Akyüz Şu durum mesela: "Tek bildiğin yıkmak, pişmiş aşa su katmaktı..." Cümlenin doğrusu bu...
 
Alpdoğan Akyüz Mastarlı fiilden sonra zamanlı fiilin gelmesi lazım yani...
 
Erol Uraz Şöyle sorayım, desemki; "tek bildiğin içmek ti, sadece içmek.. " zaman kipinin kullanımı açısından şiirdeki dizeyle bir farkı varmı sizce?
 
Alpdoğan Akyüz Son yazdığımı okuyun....
 
Erol Uraz Okudum üstadım... Verdiğim örneği de bir düşünün derim. Benim çok iyi bilmediğim bir konu, sadece bildiğim örneklerle bağlantı kurmaya çalışıyorum. Siz eğer "bu işi ben biliyorum, ve bu hatalı" diyorsanız saygı duyar ve susarım.
 
Alpdoğan Akyüz Mehmet Hocam gelince fikrini alırız... Estağfurullah...
 
Erol Uraz Şu konuda sizinle zaten hemfikirim. Cümlenin doğrusu aynen dediğiniz gibi "Tek bildiğin yıkmak, pişmiş aşa su katmaktı..." Ama söz konusu şiir olunca şairimizin yazdığı şeklide fikrimce sorunlu bir ifade değil.
 
Alpdoğan Akyüz Benim fikrime göre de sorunlu... :) Mehmet Hocam da fikir beyan ederse
daha objektif bakabiliriz...
 
Erol Uraz Bence asıl sorunlar 1-üçüncü dizelerde kafiye olmaması 2-Son dörtlük ilk dizeyle ikinci dize arasındaki zaman karmaşası, 3- Son dörtlük ilk dizede gidiyorum... dedikten sonra son dizesinde veda bile etmedin demesi. Benim kafama takılanlar bunlar.
 
Erol Uraz Evet ben de Mehmet hocamın fikrini merakla bekliyorum
 
Alpdoğan Akyüz Bu konularda katılıyorum...
 
Ihsan Turhan Şöyle yazılsa olur mu Alpdoğan hocam?
Yaptığın tek şey vardı “Su katmak pişmiş aşa”
 
Alpdoğan Akyüz Vardı kelimesinden sonra iki nokta üst üste koyarsanız olabilir bana göre...
 
Alpdoğan Akyüz Ama deyimleri olduğu gibi kullanmak salık veriliyor... Yaptığın tek şey vardı: “Pişmiş aşa su katmak” gibi...
 
Ihsan Turhan Onu bilmiyorum hocam biliyorum desem yalan söylerim. Fikir verip bir şey öğrenmiş oldum :) Bu da fikir vermenin kazanç olduğuna delil oldu :)
 
Alpdoğan Akyüz Hepimiz öğreniyoruz bu sayede... Amaç Mehmet Hocamın dediği gibi en doğruya ulaşmak...
 
Ihsan Turhan Deyimin aslı " Pişmiş aşa soğuk su katmak" hocam. Çünkü olumlu yönde eylem olarak sıcak su katılabiliyor :)
 
Alpdoğan Akyüz Espiri olarak aldım tabi... :) Çünkü "pişmiş aşa su katmak" diye bir deyim var...
19 saat önce · Beğen
 
Alpdoğan Akyüz "Soğuk su katmak" şeklinde de kullanılabiliyor... Bu hali yok demedim. Yanlış da anlaşılmasın... :)
 
Ihsan Turhan Var elbet hocam ben bunu şundan yazdım aslında...Evet böyle bir deyim var ama bir çok yerde benim dediğim gibi, bir çok yerde sizin dediğiniz gibi geçiyor! Aslı hangisidir gerçekten?
 
Alpdoğan Akyüz İhsan Hocam, şimdi siz pişmiş aşa su katmıyor musunuz bunu sormakla? :)))))))))))))
 
Ihsan Turhan Sıcak su katıyorum ama aşa olumlu bir katkı kıvamını inceltiyor :))
 
Alpdoğan Akyüz Lâtife tabi... Yöresel söylem olunca konu, elli çeşidini bulmak mümkün bir çok söylemin... Ben kısasını tercih ediyorum... Hoş aş pişmişse sıcak ya da soğuk, ben su atmaktan yana da değilim... :)))
 
Ihsan Turhan latife bir yana ben cidden öğrenmek amaçlı sordum Alpdoğan hocam...
 
Alpdoğan Akyüz Hoş ve aş, ikisi de "ş" ile bitiyor özür dilerim bu arada...:))) (Telaffuz ettirmek durumunda kaldım...) :D
 
Alpdoğan Akyüz Mesela aşı çok ısıttık diyelim. Kıvamı bulması için ben soğuk su atarım mesela... :)
 
Alpdoğan Akyüz Ama soğuk su daha mantıklı gelmeye başladı... :)))
 
Alpdoğan Akyüz Pişmiş aşa soğuk su katıp, pişmiş kelle gibi sırıtanlar da var bir de... Bu daha vahim... :)
 
Ihsan Turhan Canınız sağolsun hocam, ne iktidarız, ne muhalefet, ne de koltuk kavgamız var...Size hoş gelen bana da hoş gelir :) Dediğiniz gibi olsun.
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Sadece kendi görüşlerimi söyleyebilirim. ( Bir uzman olarak değil yani)
Dil anlamında mutlaka öğretmenlerimiz konuşmalı ve cümle yapısıyla zamanı ve anlamı değerlendirmeli ama şiir ile düzyazı arasında bazı farkların olabileceği ve bunun normal karşılandığını biliyorum. Üstelik hece şiirinde bu daha normal.
Şiirde deyimleri kullanırken deyimi oluşturan kelimeler üzerinde oynamalar yapılabilir ama her halükârda tırnak içine alınması gerekir bence. Deyimi de şiirsel hâle getirmek bir zarar vermez eğer anlamını orijinalinden saptırmazsak.
“Yıkmaktı tek bildiğin “ in açıklaması ise “ su katmak pişmiş aşa “ ( iki nokta sanırım araya koymak lazımdı. Noktalı virgül kurtarır mı emin değilim) o zaman bu şekil yanlış değil.
Ama ayrı ayrı ise, yani “Yıkmaktı tek bildiğin “ ve “pişmiş aşa su katmaktı “ ise o zaman “ pişmiş aşa su katmak “ ın zamanı “ yıkmaktı “ daki “ tı” ya uymalıydı galiba.
“ Yıkmaktı tek bildiğin su katmaktı pişmiş aşa “ şekline göre hece ayarlaması yapılmalıydı.
Final mısraının sanki devam edecekmiş gibi bir his uyandırdığını ben de düşünüyorum.
Tamamlamadı sanki.
 
Alpdoğan Akyüz Mehmet Hocam çok teşekkürler değerlendirmeleriniz için...
 
Emine Uysal Merhaba arkadaşlar, Betül arkadaşımızın şiirini okudum. Sizlerin eleştirilerinizi de okudum. Benim şahsi kanaatim; şiirde duygu yoğunluğu ve nokta bolluğu fazlaca göze çarpanlardan. ama genel olarak düşünürsek şiiri beğendim.
Bitmemiş gibi olduğuna ben de katılıyorum. Eğer bir gün benim şiirlerimden biri de masaya yatarsa, Betül Hanımın şiirini mumla ararsınız gibi geliyor bana. Çünkü benim şiirlerinde ne başı ne de sonu belli:))
Betül arkadaşımızı tebrik eder, görüş bildiren arkadaşlarıma teşekkür ederim.
 
Betül Algün Yüksel Mehmet Hocam destur var mıdır :)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Söz savunmanın
 
Betül Algün Yüksel Herkese eleştiri ve değerlendirmeleri için çok teşekkür ederim.
Sanırım eleştirilerin yoğunlaştığı iki nokta var. Birincisi 3. mısralardaki serbestlik, diğeri de ‘pişmiş aşa su katmak’ deyiminin kullanımı…
Ben bu şiiri yazdığımda henüz iki aydır hece yazmaya çalışıyordum. Ve ‘şiirde ayak nedir’ noktasında hiçbir fikrim yoktu. ( O zamanlar yazmama tek sebep, bana sağladığı psikolojik terapiydi) Şimdi baktığımda, bunun öncesinde yazılmış, ayağa sadık kalınmış 1-2 tane şiire rastladıysam da; tamamen bilinçsiz, içgüdüsel yazılmıştır. Bu sebeple; bu konuyla ilgili –Her ne kadar Elif Hanım’ın araştırmaları beni çok mutlu etse de :)- yerden göğe kadar haklısınız. Benim de değineceğim ilk konu bu olurdu.
Pişmiş aşa su katmaya gelince… ‘Şiirde ayak’ konusundan bir senedir haberdar olan biri için bunun teknik yönüyle ilgili savunma yapmak hadsizlik olur. Ama –ne yalan söyleyeyim- hâlâ böylesi kulağıma daha hoş geliyor :) ( Alp ağabeyciğim, bir daha aşı çok ısıtınca, soğuk su katmak yerine, ocağı kapatıp soğutmayı dene –kardeş tavsiyesi- :) )
Bir diğer konu da, noktalamalar… İnanın benim de gözümü yordu. Ancak o zamanlar kelimeleri, şiirin tuğlaları olarak değil de, cümlenin öğeleri olarak görüyordum ve olması gerektiğine inandığım hiçbir yeri işaretinden mahrum etmek istemiyordum. Fakat dikkatimi çeken bir şey var. Afet Abla; -gez, dolaş, gel- örneğini vermiş. Buradaki üç fiili birbirinden ayırmak için –şiirde dahî olsa- virgül kullanmak gerekmez mi?
El, dil, gül kafiyeleri… En iyi kaçış yolu, bulunabilecek en kolay kafiyeler… Üstelik –lerin gibi göz yoran, uzun bir redifle beraber... Ben de kendimi kınadım :)
Alp Abi; demek ki geçmişte olumlu bir şey olmamış, niye olumlu hatırlayayım :) Ayrıca bu şiirde, son noktaya gelen bir kadının, ilişki hakkında farkındalığının ortaya çıkması, bütün kirli çamaşırları dökmesi ve giderayak yaptığı bir mazi muhasebesi var.
Dilin lâl olmasına gelince; her zaman aşktan olmaz bu. Bazen uzak olduğunuz, hakim olmadığınız bir konuda da -yine aşk gibi-söyleyecek şey bulamazsınız, diliniz lâl olur.
Şiirin yarım kalmış olması… Yine haklısınız. Üstelik, bu denli kolay bir kafiye sarmalıyla sıkıntısız devam edilebilirdi.
Ayırdığınız vakit ve emek için sonsuz teşekkürler…
Not: 1-Alp Abi, ‘İyi ki böyle yazanlar az’ demişsin. Şükrüne vesile olmak ne güzel :)
2- Mehmet Hocam, şiirimi buraya taşıyarak ve ehil kalemleriniz tarafından incelenmesine fırsat vererek onore ettiniz. Teşekkürler…
 
Afet Kırat Sevgili Betül ilk şiirlerinden birisinin seçilmesi benim suçum değil, şimdi çok daha ilerlediğini biliyorum. Ama önümüze bu geldi bunu eleştirdik. İlklerden birisi olmasına rağmen zevkle okuduğum şiirlerden birisiydi.Sana başarılar dilerim. Bu arada Mehmet Beye bir ricam olacak şiirleri seçerken daha iyi şiirlerden seçsin, elbette anamızın karnından şair doğmadık, çok acemice şiirlerimiz de oldu, ve çoğunu pasifleme imkanımız da yok, ya da kıyamıyoruz. Yani seçerken ben sizin en iyi şiirlerinizden birisini seçmedim mi?
 
Şiirleri genelde rastgele seçmemeye çalışıyorum. Ya da illa kusuru olacak bir şiir olsun diye de düşünmüyorum. Her şiirde en az bir konuyu da konuşalım istiyoruz. B şiirde " üçüncü mısraların serbest olması " gibi.
 
Elif Yiğit Karlı O zaman bu açıklamadan cesaret alarak şunu söyleyebiliriz: Kullanılan tarz, literatürlerde kafiye tarzı kurallara bağlanmamış olsa da farklı kalıplar deneme adına takdire değer..
 
Mehmet Emin Türkyılmaz "Yani seçerken ben sizin en iyi şiirlerinizden birisini seçmedim mi?"
??? Bu doğru bir ifade değil!
Yani torpil mi yaptınız?
Bunu nereden biliyorsunuz?
Benim en iyi şiirlerimi sizce en iyi kim bilir?
Ya da en iyi şiirlerden seçmemiz mi gerekiyor?
 
Betül Algün Yüksel Afet Ablam, hangi şiirim olursa olsun, eleştirilmek, şiirimin günahıyla sevabıyla önüme dökülmesi, sizler gibi ehil kalemlerin bunun için vakit ve emek ayırması benim için ancak minnet sebebi olabilir. Amacım hatalarıma bahane bulmak değil, size hak verirken sebeplerimi ortaya koymaktı. Aksi takdirde şöyle bir eleştiri alabilirdim sanırım "Madem yanlış olduğunu biliyosun, niye böyle yazdın" :)
 
Afet Kırat belki yanlış ifade ettim, şiirleri eleştirilen arkadaşların sayfaya uğramaması yüzünden üzülüyorum, onların da güveneceği bir şiir olsun istedim. Sizin şiirinize gelince en iyisi veya en iyilerden birisi olduğuna okuyucu karar verir, benim en iyi dediğim şiirim okuyan tarafından beğenilmeyebiliyor. Ben beğendiğim bir şiirinizi seçmiştim, torpil olsun diye değil o zaman da söylediğim gibi ustadan bazı şeyleri öğrenmek için.
 
Alpdoğan Akyüz Elif Hanım hiç boşuna kendinizi haklı çıkarmaya çalışmayın... :))))
 
Elif Yiğit Karlı Benim haklı çıkmamam için birilerinin çıkıp kesinlikle bu tarz şiir yazılamaz, yazılmamalı kuralların dışına çıkılmamalı demesi lazım..Bunu diyecebilecek kişi asla yeni bir tarz ya da kafiye düzeni deneyemez..( Böyle yazılmış bir kaç şiirim var onların geleceğini kurtarmaya çalışıyorum..gerekirse bir sempozyum düzenleyip karara bağlatırım bu konuyu..:)
 
Alpdoğan Akyüz :)))) Elif Hanım, Ben yazılamaz demedim ama bu şekilde yazmak bir tarz değil ki... :)
 
Elif Yiğit Karlı Tamam..kafiye düzeni diye değiştiriyorum..
 
Alpdoğan Akyüz Tamam anlaştık... :) İyi ki varsınız... Fikirlerinizi savunmanıza saygı duyuyorum...
 
Kenan Baran Dörtlüklerin üçüncü mısralarında kullanılan "diyordun" rediflerinden önce yarım kafiye görmek isterdim. Yeni bir deneme şekli ya da değil ben şahsen bu durumu çok hoş karşılamıyorum. İyi bir hece şiirinde rediflerden önce en az yarım kafiye kullanılması esastır diyorum.
Yeni yapılar mecburiyetten olmamalı. Yaptığımız yenilikler eskinin üzerine olumlu birşeyler katarak olmalı. Eskilerden olumlu birşeyler azaltarak değil.
Erol Uraz Hocamın dediği gibi final dörtlüğünde zaman sıkıntısı okuyuşta kendini hissettiriyor. Bunun yanı sıra cümleleri devirmede ben de dahil sıkıntı yaşıyoruz. Yapbozu tam anlamıyla oturtamıyoruz. Kanaatimce bu şiirde de böyleydi.
Final dörtlüğünde son nokta olarak "ölüm" (doğru bir final olur görüşündeyim) kullanılmış olsa da sunuş şekli sıradan olmuş. Diğer dörtlüklerden daha üst düzey bir anlatım yok. Şiirde birkaç yerde ve özellikle finalde tokatı gönlümde hissetmek isterim. Her okuyucunun da beklentisi budur zannedersem.
Şiir bütün olarak "diyordun" üzerine kurulmuş. Şiirde bütünlük esastır. Kelime oyunları daha iyi yapılırsa çok daha iyi olurdu.
Betül Algün Yüksel kardeşimi bu güzel eserinden ötürü kutlarım.
Selam ve saygılarımla.
 
Betül Algün Yüksel Çok teşekkür ederim Kenan Bey değerli eleştirileriniz için. A'dan z'ye haklısınız. Selamlar...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Betül Kardeşim,
Sizin şiiriniz olduğu için buraya yazıyorum ama grubun bilgilenmesi ve kafalardaki merakın giderilmesi adınadır bu yazdıklarım.
Öncelikle, hiçbir arkadaşımızı incitmek değil amacımız!
Bir insanın şiiriyle canını acıtmayı düşünmediğimiz gibi seçtiğimiz şiirleri “ en iyi, iyi ya da kötü “ şekliyle kategorize etmeyi de hiç düşünmedik. Bir şiiri buraya taşırken hem o şiir hakkında konuşmak hem de o şiirdeki bir özelliği ( doğru ya da yanlış ) hece şiiri adına tartışmaya açarak kafamızdakileri söylemek, doğru bildiklerimizi pekiştirmek, yanlış bildiklerimizi düzeltmek, en azından merak edip araştırmak adına bir katkı sağlamayı önemsedik. Yılladır edebiyat sitelerinde olan biri olarak konuşamadıklarımızı konuşmayı arzu ettik. Buraya dâvet ettiğimiz insanları az çok tanıdıklarımızdan seçtik ve seçeceğiz. Vasıfsız çoğunluk, işlevsiz kalabalık yerine az da olsa gerek kendi adına gerek grup adına minimum da olsa faydayı amaçladık. İster öğrenci, ister çırak, ister kalfa, ister usta, ister hoca olarak adlandırılsın ya da kendini kabul etsin hiç kimsenin ayrıcalıklı olduğunu, olabileceğini düşünmedik ve ayrıcalıklı olanın sadece bilgi, emek ve tecrübe olduğunu, ortak paydanın ise sadece şiir olduğunu düşünüyoruz. Zaman zaman niyetimizin tam karşılığı uygulamalarda alınamamış olsa da asla art niyeti felsefemize dâhil etmedik ve etmeyeceğiz.
Şiirinize gelirsek;
Özellikle üçüncü mısralarının serbest olması ile dikkat çeken bir çalışma olması şiirleriniz arasından seçilmiş olma nedenidir. Yoksa ilk şiir ya da en çok konuşulabilecek şiir olduğu düşünülmemiştir.
Tuyuğ, mani ve tek kıt’alık hicivlerde görülen kafiye örgüsü ile kafiye şemasını tasarladığınız bu çalışmanın “ ilk zamanlardaki tecrübesizliğinizle “ yaptığınızı ifade etseniz de bu tür çalışmaları edebiyat sitelerinde sıkça gördüğüm için değinmeyi doğru buldum. Yani siz tek değilsiniz. Edebiyatımızda Nurullah Genç ’in bir iki çalışmasının dışında şiir anlamında örneklerini en azından ben görmedim. Rubailerde işlenebilecek her konunun işlendiği “ tuyuğ “ anlamında ise tuyuğun kurucusu kabul edilen Kadı Burhanettin, Nesimi ve Ali Şir Nevai bu anlamda eserler vermişlerdir.
Ne var ki, rubailerle şiirler arasında fark vardır. Rubailer dört mısrada bittikleri için onları bilinen şiir teknikleri ile irdelemek çok da gerekli değildir. Meram ilk mısra ile başlayıp dördüncü mısra ile bittiği için üzerinde konuşulacak çok şey yoktur. Ama şiir dediğimiz en az iki kıta olmalı ki kafiye örgüsü hakkında birkaç şey söylenebilsin. Bu anlamda incelendiğinde bir şiiri oluşturan kıt’alarda bu örnekte olduğu gibi bir mısraın serbest olması bana göre çok yakışmıyor. Bütünlük ve devamlılık anlamında bir tarafı aksıyor sanki. Üstelik o serbest mısra düzeni gerek anlamsal gerek disiplin adına sanki patinaj yaptırıyor.
Elbette bu tür denemeler yapmak her şairin kendi inisiyatifindedir. Kimse “ neden yaptın “ ya da “ yapamazsın “ deme hakkına sâhip değildir. Sadece kabul görüp görmeyeceği, edebî anlamda ciddiye alınıp alınmayacağı tartışılabilir.
Şahsen Nurullah Genç’in denemesini kural anlamında kabul etmem. Okurum, belki beğenirim ama benim için kaynak olmaz. Yani bu kafiye şiir için meşru bir kafiye örgüsü değildir bana göre…
Çalışmalarını yakından tâkip eden biri olarak şiirlerini beğenerek okuduğumu bilmeni isterim Betül. İnşallah çok daha iyilerini de okuyacağız.
 
Betül Algün Yüksel Çok teşekkür ederim Hocam. Bu şiiri seçmiş olmanızdan dolayı da çok memnunum. Yukarıda da belirttiğim gibi, ilk şiirlerimden biri olmasını sıkça dile getirmemin sebebi, hatalarıma ...Daha Fazlasını Gör
 

Mehmet Emin Türkyılmaz Yeni şiirlerinden de haberdarım Betül. Tâkip edilmediğini zannetme.

 
 







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
3.5.2024 17:02:04
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.