Mehmet Emin Türkyılmaz Şiiri

Hayalin hıçkırık, hasretin hicran

Damla damla içime akıp durur özlemin
Sonra damla yağmura, yağmur borana döner.
Böyle bir ıstıraba nasıl dayansın zemin?
O da kendinden geçip yanar, vîrana döner.
Mahsulü acı olan harmanda savruluruz
Her tik-tak edişinde ayrı bir tırpan saat
Kâh ayazda donarız, kâh harda kavruluruz
Bilmem isyan olur mu bu zorunlu itaat?
Mısraları bir daha vurur bu makûs hayat!

Avuçlarımdan kayıp rüya olan sevgili!
Nedendir düşlerimi geceye terk edişin?
Sabır lokmalarıma maya olan sevgili!
Yeni bir imtihan mı bu sessiz serzenişin?
Tahammül sınırının en son raddesindeyim
Genzimi düğümlüyor yüreğimde depremler
Sanki fay hattı geçmiş enkaz caddesindeyim .
Çığlık çığlık üstüme yağıp durur elemler;
Bu büyük vahâmeti nasıl yazsın kalemler? !

Takdir can baş üstüne, ama çileye saldı
Çile ki her anında kahır üstüne kahır,
Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı
Yokluğuna katlanmak terkinden daha ağır.
Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?
Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !
Ardında bıraktığın sanki cansız bedendir.
Bu belirsiz bekleyiş beni deli edendir!

Yüzümü çevirip de mâziye döndüğümde
Buğulu penceremden mahzun mahzun bakarım
Kaderin ilmek ilmek attığı her düğümde
Küllenmeyen ateşi tekrar tekrar yakarım.
İsiyle boyanırım, dumanında kaybolup
Sensizliğe alışan soluğumu boğarım.
Sonra temizlenirim, ciğerlerime dolup
Bir daha boğulmaya yeni baştan doğarım.
Bu döngüde sen varsan ben yine bahtiyarım!

Gülmeyi isteyen kim? Güldürmesin be kader!
En acı kıskaçlara varsın rahmet okutsun!
Nasılsa bir gün gelir onun da hükmü biter.
Sonsuz olmayan hayat beni neden korkutsun?
Azla yetinme gönlüm! Daimî bir hayatın
Ebedî saadette her anına tâlipsin.
Ecri bekâda aşka and içmiş sadakâtin
Zerresi dünya eden deryasına sâhipsin.
Sakın “ mağlûbum ” deme, hakikat; sen galipsin! …

Mehmet Emin Türkyılmaz
Formun Üstü
 
 
Züleyha Özbay Bilgiç Damla damla içime akıp(akar) durur özlemin
Sonra damla yağmura, yağmur borana döner.__ses ahengi bakımından akar durur diye okuduğumda kulağıma daha hoş geldi hocam.
 
Afet Kırat a-b-a-b-c-d-c-d-d kafiye düzeninde yazılmış bir şiir. Zaten Mehmet beyin şiirlerinde değişik kafiye düzenleri hep ilgimi çekmiştir. Teknik hataya rastlayacağınızı zannetmiyorum. İncelenmesi bizlere çok şey kazandıracaktır diye düşünüyorum. Cesareti olan gelsin, düşüncelerini paylaşsın bizlerle.
 
Mehmet Emin Türkyılmaz "Cesareti olan gelsin " deyince hızara verdin bizi Afet hanım :)))
 
Afet Kırat iğne çuvaldız meselesi, halimizi anlayın diye....
 
Elif Yiğit Karlı ''Cesareti olan gelsin'' deyince çuvaldız da iğne de yorumlayanı bulacak Afet Hanım..Yazmasak korkak olacağız, yazsak belki eleştirecek yer bulamayacağız.
 
Afet Kırat Öncelikle sormak istediğim bir konu var, bazı Arapça farsça kökenli kelimelerde sık sık rastladığımız uzatmalı harfler, ya da harflerin üstündeki şapkalar yeni TDK imla kılavuzunda kaldırıldı, bütün bunlara rağmen kullanmak gerekir mi?

Üstelik o işaret uzatma işaretidir. Arapçada 2 elif miktarı uzatmayı işaret eder. Yani â yazıldıysa bu aa gibi okunur ( tabi ayırmadan). O zaman hece sayısı nasıl denk gelecek? Bu konudaki fikirlerinizi merak ediyorum.
 
Afet Kırat eleştirmek sadece hata bulmak değil ki Elif Hanım sadece didikleyin yeter
 
Elif Yiğit Karlı Harflerin üstündeki şapkalar Arapça kelimelerde kullanılış şekli uzatma işareti olsa da Türkçe'ye girmiş kelimelerde kullanılış amacı uzatma işareti değil de inceltme işareti şeklinde..(mesela kar ve kâr arasındaki farkı vurgulamak gibi.)..Aruz vezninde açık heceyi kapalı heceye çevirdiği için yani uzatmalı heceler kapalı hece kabul edildiği için önemlidir ama hece vezninde uzatılarak okunsa bile pratikte hece olarak bölünmediği için problem olduğunu düşünmüyorum ben kendi adıma...(şapka sevenlerden olduğum için açıklama ihtiyacı duydum.)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz O işaretler sadece uzatma ile alakalı değil ki Afet Hanım. İnceltme işlevi de görüyorlar.( "a " nın üzerinde olan şapkaların a e arası bir ses verme özellikleri de var) Ama en belirgin özellikleri galiba " hala " ile ( babanın kız kardeşi) " hâlâ " ( yine ) arasındaki farkı belirginleştirmesi... 
Çift a anlamı çıkmıyor, çünkü Türkçede zaten iki harfi yan yana kullanıyoruz. ( saat-saadet, vaad..)
Türk Dil Kurumu çoğunu kaldırdı ama kaldırmadıkları da var ( "hâlen " de olduğu gibi)
 
Afet Kırat ben kaldırılanlar için söylemiştim
 
Afet Kırat Sadakât – inceltme için kullanılmış
Mağlûp- inceltme için kullanılmış
Tâlip – uzatma işareti olarak kullanılmış
Sâhip – uzatma işareti olarak kullanılmış
Bekâ- uzatma işareti olarak kullanılmış

Bunları zaman zaman terreddüte düştüğümüz konular olduğu için soruyorum
 
Mehmet Emin Türkyılmaz "Sadakât "de yanlış kullanılmış... " sadâkat " olacak..
 
Afet Kırat siz öyle kullanmışsınız:))
 
Mehmet Emin Türkyılmaz yanlışı kim yaparsa yanlıştır Afet Hanım :))) Ben muaf mıyım?
 
Aliye Uyanık Sizlerden çok şey öğreniyorum teşekkürler değerli hocalarıma kolay gelsin efendim saygılarımla..
 
Afet Kırat okurken bana da yanlış gelmişti ama yazmaya cesaret edemedim sadece en başa özellikle aldım.
 
Afet Kırat Mısraları bir daha vurur bu makûs hayat!
bence şiirin en güzel dizesi burası, haksız mıyım?
 
Mehmet Emin Türkyılmaz (Ben cevap hakkımı sonunda kullanacağım. Böyle demiştik.)
 
Afet Kırat ama siz konuda usta bildiğimiz kişisiniz. cevaplarınız bizi bilgilendirmelidir.
 
Afet Kırat Damla damla
Çığlık çığlık
mahzun mahzun
ilmek ilmek
tekrar tekrar

Örneklerini aldığımız bu ikilemeler şiirin gücünü nasıl etkiliyor arkadaşlar, bunların bazılarını değiştirilirse şiir daha mı iyi olurdu?
 
Elif Yiğit Karlı Değiştirmek değil de, alt alt alta gelen mısralarda kullanılmasa daha mı az göze batardı diye düşünebiliriz.
 
Afet Kırat Zaten alt alta değildi ama okurken benim dikkatimi dağıttı, o yüzden fikrinizi almak istedim.
 
Elif Yiğit Karlı Buğulu penceremden mahzun mahzun bakarım
Kaderin ilmek ilmek attığı her düğümde
Küllenmeyen ateşi tekrar tekrar yakarım.
 
Afet Kırat mahzunlaşıp bakarım olabilirdi
 
Afet Kırat yeni baştan yakarım da olabilirdi
 
Züleyha Özbay Bilgiç Sanki fay hattı geçmiş enkaz caddesindeyim ._şiirde duygu hakimken bu mısra duygu akışını gölgelemiş. daha naif bi ifade olabilridi düşünüyorum.
 
Kenan Baran Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir? şu mısrada anlatılmak isteneni anladım da anlatım şeklini anlayamadım mazur görürseniz.
 
Alpdoğan Akyüz Öncelikle tüm dostlara selam ve sevgiler.

Afet Hanım'ın gazına gelerek cesaretimi topladım 
ve eleştirimi hazırladım.
Kim demiş ustalar eleştirilmez diye... :) 
Hodri meydan! :)

Şiire daha etkili bir giriş yapılabilir miydi diye düşünmeden edemedim.

Şu *bercesteyi belki de girişe almalıydı:

"Her tik-tak edişinde ayrı bir tırpan saat" 

(Bekleyişin -zamanın- vediği elem hayranlık veren bir ustalıkla anlatılmış.) 
(Saatin tırpana benzetilmesiyle oluşturulan mecazlı anlatım.)

"Damla damla içime akıp durur özlemin
Sonra damla yağmura, yağmur borana döner."

Tabi şair girişte tedric -derecelendirme- ve tekrir -yineleme- ("damla damla" "damla") sanatını birlikte kullanarak girişi etkili kılmış. 
(Tedric: Damlanın yağmura, yağmurun borana dönmesi.) 
(Ustalık farkı.)

***** "Tedric" sözcük anlamıyla "derecelendirme" demektir. Edebiyatta ise bir düşünceyi derece derece yükselten veya indiren bir düzen içinde sıralamaya tedric denir.

Örnek:
Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar;
Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın…

Teşhis (kişileştirme) sanatı ile kullanılan "zemin" kelimesi bana şiirsel gelmedi. Kafiye kaygısıyla yazılmış demiyorum ama en azından duygusal bir şiirde görmeyi arzu edeceğim kelimelerin ilk sıralarında değil.

"Nedendir düşlerimi geceye terk edişin?"

İlk etapta anlatım bozukuğu varmış hissine kapıldım ama "arabaları çürümeye terk etmek" gibi bir
cümlenin olabilirliği bu fikrimden caymamı sağladı. :) (Çok güzel bir dize.)

Sabır lokmasına maya olmak? Buradaki imgelemin yapısını anlayamadım.

"Tahammül sınırının en son raddesindeyim." 
Sınır ve en son derece (radde) çok yakın anlamlarda olduğu için ifadeyi güçlendireceğine zayıflatmış bence. (Şahsi fikrimdir.)

"Sanki fay hattı geçmiş enkaz caddesindeyim."

Bu dizede fay hattı sanki hareketli bir şeymiş gibi yer almış.
"Fay hattının geçtiği yer. (Bu cümlede "geçtiği" bulunduğu, uzandığı yer anlamında mecazlanmış.)
Ama dizede sanki hareketli bir şeymiş de geçmiş ve bitmiş izlenimi oluşuyor.)
Yani "Fay hattının geçtiği enkaz caddesi üzerindeyim"in anlamını vermiyor bana göre...

"Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı" 
(Bu dizede "canım mı canansız kaldı" olacak yoksa yazılan doğru mu?

Final muhteşem!

Azla yetinme gönlüm! Daimî bir hayatın
Ebedî saadette her anına tâlipsin.
Ecri bekâda aşka and içmiş sadakâtin
Zerresi dünya eden deryasına sâhipsin.
Sakın “ mağlûbum ” deme, hakikat; sen galipsin ! ...

Mehmet Emin Türkyılmaz Hocam'ı ve eşsiz kişiliğini 
bu muhteşem şiirinden dolayı gönülden tebrik ediyorum.
 
Afet Kırat Kenan bey maksat bir şeyler anlatabilmektir tabi en güzel en doğrusu istenendir ama şiirin gelişine, kafiyelere göre de bazen bu seçimleri yapmak zorundayız ki bana çok da ters gelmedi anlatım. Anlaşılır bir dize, zaten Mehmet bey şiirlerinde kapalı anlatımı seçmiyor pek fazla.
 
Kenan Baran Afet Hanım; Söylemek istediğim mısranın yapısı ile alakalı. Yoksa anlaşılırlığı konusunda hemfikiriz. "Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?" . Bu mısrayı üsteki ve alttaki mısra ile de harmanladım ve yine de yapısal bir bağ kuramadım. Yapısal olarak fikir almak istiyorum. Doğrusu bu ise bu doğruya varış yolunu öğrenmekte fayda var. :))
 
Afet Kırat Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Bence sorun burada, nedendir ile başlayıp iki tane bu kullanılması olabilir. Vuslat yerine 3 heceli aynı anlamda bir kelime olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Vuslat şiire yakışan bir kelime ama kavuşma gibi bir kelime olsaydı iki sefer bu köklü kelime kullanılmamış olurdu. Nedendir dendikten sonra gelecek sözler onlar olmamalıydı gibi geldi bana da. 2. nedendir sorusu yerindeydi.
 
Züleyha Özbay Bilgiç Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?__dizeleri okuduğumuzda nedendir? sorusunun mısralardaki vurguyu anlam vurgusunu perçinledğini görüyorum yerindeydi bence.
 
Züleyha Özbay Bilgiç Kaderin ilmek ilmek attığı her düğümde
Küllenmeyen ateşi tekrar tekrar yakarım.__bu mısrada şiiselliği ve ahengi kuvvetlendirmek için ateş yerine _hârını_ kelimesi seçilebilrdi.
 
Afet Kırat Kâh ayazda donarız, kâh harda kavruluruz belki üstte har kelimesini kullandığı için ateş demiştir.
 
Afet Kırat bu şiiri seçmemdeki tek amaç şiirde eleştirecek çok şey olduğu değildir, şairin şiiri yazarken neler düşündüğünü, kelimeleri seçerken neleri dikkate aldığını öğrenebilmekti. Arkadaşlar o yönde sorularını sorabilir fikirlerini beyan edebilirler.
 
Alpdoğan Akyüz "Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?" Bu dize bence yapı olarak bozuk. "Bu vuslatı bunca zaman uzatman nedendir?" Şeklinde olması lazım cümlenin. Hatayı şöyle yazınca dizeyi daha net görüyoruz: "Bu vuslatı bunca zaman uzattın nedendir?"
 
Afet Kırat Orada bir sorun olduğunu düşünmüş ama tam olarak çözememiştim, Alpdoğan bey daha iyi açıklamış.
 
Züleyha Özbay Bilgiç Alpdoğan Akyüz beyin söyledği gibi okursak cümle şiirsellikten uzaklaşır . "Bu vuslatı bunca zaman uzatman nedendir?"düz yazı şeklini alır.
 
Alpdoğan Akyüz Züleyha Hanım, benim kastettiğim cümlenin yapısı...Siz yanlış anlamışsınız...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz ( Daha iyi anlaşılması adına )
Yani " neden bu vuslatı buna zaman uzattın " sorusu yanlış bir soru olmadığına göre sorun gibi görünen " nedendir " deki " dir " mi? 
Yoksa " Davet edilmeyişim gel, dememen nedendir" le bağlantısı mı kurulamadı?
 
Alpdoğan Akyüz "Bu vuslatı bunca zaman uzattın nedendir?" Peki bu şekilde düz yazılınca neden yanlış oluyor cümle?
 
Züleyha Özbay Bilgiç ben bu iki dizede nedendir? sorularının anlamı daha bir perçinlediğini düşünüyorum.ve beğendiğim iki mısraydı.
 
Alpdoğan Akyüz Ben yapıdan bahsediyorum gramer olarak içerikten değil Züleyha Hanım...
 
Züleyha Özbay Bilgiç evet anlıyorum yapıdan bahsettiğinizi. ben de fikrimi söylüyorum .
 
Alpdoğan Akyüz Tamam da konular farklı... Ben orda dize öyle yazılsın demedim ki... Dizeyi düz hale getirip aksaklığı göstermek istedim...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz "Bu vuslatı bunca zaman uzatmanın nedeni nedir? " Bozuk bir yapı mı Aydoğan sence?
 
Alpdoğan Akyüz Değil ama sizin kullandığınız dizeyi düz cümle şeklinde yazınca neden yanlış oluyor?
 
Mehmet Emin Türkyılmaz :))) Sen söyle?
 
Alpdoğan Akyüz Yani bu sizin dizenizde kullandığınız yapı değil... :)
 
Alpdoğan Akyüz Doğru olmasının sebebi bu... :)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Kaçak inşaat mı ?
 
Alpdoğan Akyüz Aynen... :))))
 
Alpdoğan Akyüz (SÜPER BİR BENZETME BU ARADA) *Kaçak inşaat...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Karadenizlinin biri bir Avrupa ülkesinde inşaat yapıyormuş. Ama her yaptığı mutlaka imar planına göre bir kat fazla. Belediye başkanı dayanamamış ve demiş ki:
- Senin fazla kat yapmana kızmayacağım. Kaç kat istiyorsan söyle ona göre sana özel imar vereceğim. Yeter ki planlı olsun.
Tamam demiş Karadenizli.
Gitmiş yeni inşaatı için müracaat etmiş ve gönlündeki kat sayısını söylemiş. Başkan da ona göre bir imar çıkarmış… Aylar sonra başkan oradan geçerken bakmış ki imar harici bir kaçak kat daha var. Sinirlenmiş tabi. Çağırmış ve sormuş:
-Bu ne?
Karadenizli pişkin pişkin:
- Başkanım kaçak atmadıktan sonra bu inşaatın tadı mı olur? 
................
Serde Karadenizlilik var Aydoğan, ne edersin? :)))
 
Alpdoğan Akyüz :)))) Hayranım size Hocam... Kinaye falan değil...
 
Alpdoğan Akyüz Of Karadeniz sınırları dahilinde olabilir ama önemli olan sizin yüreğimin dahilinde olmanız... Zeka örneği budur...
 
Betül Algün Yüksel Ben de Alp Abime katılıyorum a'dan z'ye :))
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Eyvallah kardeşler, eyvallah! Yüreklerinize kasavet değmesin inşallah!
 
Mecit Aktürk Sanıyorum, "Of'lu" ağabeyimizin hışmına uğrama endişesi duymadan :)kullanabileceğimiz "mükemmel" kelimesi ile ifade edebileceğimiz güzellikteki bu şiirin daha tadı damağımda iken, cesur grub dostlarımızın eleştirilerini hayretle :)), ibretle :)) ve de büyük bir endişe ile :)) okuduğumu belirtmek isterim.(nokta) :)

Düşündüm! (arada bir oluyor :)

Böyle güzel bir şiirde bile bu kadar eleştirilecek nitelikte malzeme bulan mahir kalemler, es kaza, yazdığım "şeyler" birdaha ameliyat masasına yatirilsa (ilkini az hasarlı atlatmistim :), halim nic'olur?

Biraz daha düşündüm! (bakın burası çok önemli :)

Tüm bu olanların (grubun kurulması, benim buraya cagirilmam, biribirinden güzel şiirlere yapılan bunca eleştiri...) iki sebebi olduğunu farkettim; 

1- Kalemimi kırdırmak,
2- Şimdiye kadar yazdıklarımı çöpe attırmak :))

(ben ne zaman cöpten bahsetsem, nedense herkes siirlerini kontrol ediyor :)) 

Her ne kadar sayenizde seri üretime ara vermiş olsam da, bu iki amacınıza asla ulasamayacaginizi bilmenizi isterim :))

Zira, yazmaya kendiliğimden son verdim :))

Artık ben de sadece eleştiri/yorum işlerine bakacağım :)

Zaten, bu yorumuma sebep de, bu yeni görevimdeki ilk başarımı sizlerle paylaşmak arzusu;

"Çile ki her anında kahır üstüne kahır,"

"Çile ki" den sonra virgül olsa nasıl olur? :))

Maksat, gülmeye hasret kaldığımız bu günlerde, yüzlerde ufacık da olsa bir tebessüme vesile olabilmekti. Ümîd ederim ki, hedefe giden yolda sınır ihlali yapmamışızdır.

Sürç-u lisan ettiysek af ola...

Selam ve SAYGıLAR...
 
Betül Algün Yüksel Hocam, sabırsızlıkla bekliyorum bir şiirimin bu masaya yatırılıp darma duman edileceği günü :)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Çok beklemezsin Betül, merak etme...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Ama Alpdoğan, Afet Hanım ve Kenan'a sıranın tekrar geleceği günü ben de sabırsızlıkla bekliyorum. Özel muamele var şiirlerine :))))
 
Betül Algün Yüksel Mecit Bey'in yorumunu okuyunca düşündüm de, benimki cahil cesareti :) Eyvallah Hocam, bekliyorum...
 
Afet Kırat Beklerim Mehmet Bey, şiirlerimin mükemmel olduğunu hiç iddia etmedim. Eleştiriler yönünde de değiştirme şansım olur. Ama çok da üstüme gelmeyin ağlarım:))
 
Alpdoğan Akyüz Mehmet Hocam özel muameleniz şimdiden tesir etmeye başladı... :)
 
Afet Kırat Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir? peki sondaki nedendir kelimesi soru kelimesi olmasaydı, her şeyin sebebi davet edilmeyişimdir anlamında olsaydı daha iyi olmaz mıydı. yani sorun nedendir - niçin anlamında mı yoksa nedendir, sebeptir anlamında mı kullanılmış. soru işareti ilk seçeneği düşündürüyor.
19 saat önce · Beğen · 2
 
Alpdoğan Akyüz Afet Hanım size katılmıyorum bu konuda. Üçlü istifham (soru sorma) ve "nedendir" tekriri birleşince duygu daha da vurgulanmış ve aşağıdaki iki dizeyle bütünleşmiş dinerek... Yalnız nedendirli ilk dizenin fazla katı yıkılmalı kanaatimce... :)
 
Afet Kırat sesli (yazılı) düşünüyorum yanlış da olabilir
 
Afet Kırat Takdir can baş üstüne, ama çileye saldı
Çile ki her anında kahır üstüne kahır, bu iki dize de hoşuma gitti, tekrarlar bazen sıkıyorsa da insanı vurguyu güçlendirmiş burada
 
Hilmi Yazgi elbette dünyada üzerinde hiç konuşulmayacak tek şiir yoktur düşüncemle Merhaba!
şairin kalem gücünü ve her dizeyi tüm yönleri ile düşünerek, bilinçli kaleme aldığına inandığımı belirterek;
okur gözü ile baktığımızda, bu mükemmel şiirde "acaba şurası şöyle olsa nasıl olurdu" gibi fikir yürütebileceğimizi ve şimdiye kadar yapılan kısa yorumların da bu minvalde olduğunu görüyorum.

ayrıca Mecit Beyin yeni kararı ve şiir eleştirmenliğine bir virgül ile başlamasını da kutlamadan geçemedim :)
-burası latife-

hazır gelmişken bu güzelim şiirden bir mısra da ben almak istiyorum.

"Nasılsa bir gün gelir onun da hükmü biter."
bu mısrada "Nasılsa" yerine hem "bir" den tasarruf etmek hem de şiir estetiği adına;
"Nasıl olsa gün gelir onun da hükmü biter." şeklinde yazılması kulağa daha hoş gelmez mi?

yorumları ilgi ile takipteyim.
şiir tadında bir gün diliyorum, selam ile...
 
Kenan Baran Düzeltme mesajıdır :
Değerli dostlar ve Mehmet Emin Hocam; "Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?" Mısrasını ben yanlış okumuşum. Şimdi açtım ve şiiri tekrar okudum. Anladım ki yaptığım değerlendirme yanlışmış. Bu nedenle cümlenizden üzür dilerim. Saygılarımla...
 
Betül Algün Yüksel Kenan Bey tehdite pabuç bırakmadı :)))
 
 
Kenan Baran Hayır Sayın Betül Algün Yüksel. Latife yaptığınızın farkındayım da sabah okuduğum ile şimdi okuduğum aynı gelmedi bana cidden. Şiir değişmediğine göre demek ki ben yanlış okumuşum. :)) Yoksa doğru da olsa, yanlış da olsa şahsi değerlendirmemdir yaptığım yorumlar. Sonuçta takıldığımız nokta illa ki yanlış nokta değildir. Öğrenmek istediğimiz nokta da olabilir...
 
Betül Algün Yüksel Kesinlikle latifeydi Kenan Bey, affınıza sığınarak...
 
Kenan Baran "Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?" bu mısra yerine "Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzatman?" olsaydı olur muydu Alpdoğan Hocam ?
 
Alpdoğan Akyüz Arada böyle tebessümler de gerekiyor... İyi ki varsınız dostlar...
 
Alpdoğan Akyüz Evet olurdu...
 
Kenan Baran Yukarıdaki bu mısra ile alakalı yorumunuzdan anladığım böyle bir şeydi. Bu yüzden sizin adınıza hitaben verdim bu örneği Alpdoğan Hocam...
 
Alpdoğan Akyüz Evet, anlatmak istediğim aynen buydu Kenan Kardeşim...
 
Alpdoğan Akyüz Ama o değil de, Mehmet Hocam'ın anlattığı fıkra süperdi yine... :)
 
Alpdoğan Akyüz En az papağan fıkrası kadar güldüm...
 
Kenan Baran Aslında tam o fıkrayı okumaya başlıyordum ki Betül Algün Yüksel'in yorumu geldi ve okuyamadım. Hemen okumalıyım.
 
Betül Algün Yüksel Bence Afet Ablamın önerisiyle birleşmeli bu öneri. Zira ardarda kullanılan 'bu' hecesi de mısrayı yoruyor -bence- "Nedendir kavuşmayı bunca zaman uzatman" olur mu Abim? Ama tabi bu durumda diğer kafiyeler için de bir öneri getirmek lazım ki, Mehmet Hocam 'Öyle mangalda kül bırakmamakla olmuyor' derse, büyüklerim önden buyursun :)
 
Alpdoğan Akyüz Mangalda kül bırakmayan sen, işin ceremesini çeken abiler... İyi valla... Sen seni bilme sen seni, Mehmet Hoca patlatsın benim ensemi... :D
 
Kenan Baran "Nedendir kavuşmayı bunca zaman uzatman" yaptığımızda bununla örgülü olan "Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !" mısrasının da değişmesi lazım. Bunun için öneriniz var mı arkadaşlar ( buyurun mangal başına ) :)))
 
Betül Algün Yüksel Abiler bugünler için var :)) Kenan Bey mangalı hazırladınız hemen :)
 
Alpdoğan Akyüz Ben bugün yeterince kül bırakmadım zaten... Diğer abiler gelsin... :)
 
Betül Algün Yüksel 'Yeterince kül bırakmadım' doğru bir kullanım mıdır Alpdoğan Bey? (Mehmet Hocam şiirlerinizin kanı pardon harfi yerde kalmayacak :)) )
 
Kenan Baran Betül Algün Yüksel sizi iki ülke sınırına bırakırsak kesin savaş çıkar :)))
 
Betül Algün Yüksel :)) Ben elimden geleni yapar, tevekkül ederim :)
 
Ayhan Çoban Ben bu şiir hususunda susma hakkımı kullanayım mı Mehmet abi. Merhum Neşet Ertaşın bir türküsünde diyor ya. " sevsem öldürürler sevmesem öldüm" yani her halde kurtuluş yok.
 
Afet Kırat şiiri okuyup da sessiz kalmaların sıırını Ayhan bey açıkladı, yazmasam öldürürler, yazarsam öldüm. öülümden korkmayan var mı?
 
Ihsan Turhan Selamın aleyküm diyerek ben geldim ve altaki kıtayı Mehmet hocamın affına sığınıp delik deşik ettim :)

Takdir can baş üstüne, ama çileye saldı
Çile ki her anında kahır üstüne kahır,
Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı
Yokluğuna katlanmak terkinden daha ağır.
Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?
Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !
Ardında bıraktığın sanki cansız bedendir.
Bu belirsiz bekleyiş beni deli edendir!

“Takdir can baş üstüne, ama çileye saldı” olan mısra “Takdir başım üstüne, ama çileye saldı” olsa daha iyi olacak gibi geldi bana…
Çünkü “Can baş” olarak okuyunca, ses uyumuna (bence!) sekte vuruyor ki “ş” ile biten kelimeler, şiir sesli okunurken yankı yapan ve genelde sıkıntı doğuran kelimelerdir diye düşünüyorum. ( Ya da bana öyle geliyor) Elimden gelse “ş “ harfi ile biten kelimeleri Türkçeden kaldıracağım o kadar yani 
Gelelim Mehmet hocamın deyimiyle “Kaçak inşat olan mısra…” :) yani bu mısra “Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?”
“Vuslat bekleyişimi neden kenara attın? “ olsa olmaz mı acaba?
Sonra alttaki mısra
“Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !” mısrada bulanan “azap ve neyi” çoğullaştırsak “azaplar ve neler” olsa.
Gerekçesi; üst mısrada “kahır üstüne kahır” yazılması, yaşanan sıkıntıların çoğul olduğunu gösteriyor, dolayısı ile “azabı” olarak tekil değil, “azaplar” olarak çoğul olması gerek diye düşündüm ki böyle olunca sesli okunuşunda vurgu daha şık oluyor…
Son mısra “Bu belirsiz bekleyiş beni deli edendir!” 
Şöyle olsa “Bu öyle bir nöbet ki delirmeme nedendir!” 
Bunu da üst mısrada bekleyiş kelimesini kullandığımızdan kelime tekrarı olmasın ve nöbet hem beklemek, hem sıkıntıdan nöbet geçirmek anlamına geleceğinden daha şık olur diye düşündüm ve yine “beni, seni, bu, şu” gibi kelimeler ne kadar az kullanılırsa böylesi şık şiirlerde daha iyi olur gibi düşünerek “beni” kelimesini de mısradan alıp, nihayetinde ortaya altta eklediğim gibi bir kıta çıkardım… Sonrasında da kendi kendime “Ne çok düşünmüşüm” dedim ve aferin çektim :)

Fakat bilinmesini isterim ki benim yazdıklarım eleştiri falan değildir, sadece ben her şiiri okurken seslendirdiğim için, şiir sesli okunurken kelimeler nasıl daha vurgulu olur adına yaptığım bir egzersizdir ve bu egzersizi sizlerle paylaştım…
Mehmet hocama saygılarımı sunar, hep güzel yazdığı ve bizlere feyiz verdiği için de teşekkürü borç bilirim…

Takdir başım üstüne, ama çileye saldı
Çile ki her anında kahır üstüne kahır,
Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı
Yokluğuna katlanmak terkinden daha ağır.
Vuslat bekleyişimi neden kenara attın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?
Ben azaplar tadarken söyle sen neler tattın? !
Ardında bıraktığın sanki cansız bedendir.
Bu öyle bir nöbet ki, delirmeme nedendir!
 
Ihsan Turhan Hocam başlayan demedim, biten dedim!
 
Ihsan Turhan Kalleş mesela :) yok olsa kaybolsa anlamını bilmesek ve anlamını öğreten olmasa güzel olmaz mı?
 
Mecit Aktürk Mecit Aktürk "Elimden gelse “ş “ harfi ile biten kelimeleri Türkçeden kaldıracağım o kadar yani "

iyi de, o zaman ne ş/iir, ne ş/air kalir Ihsan kardesim :)) ş/arapsiz ş/iir yazilir mi, onu da ş/arapcilara sormak gerek. Özellikle de Peygamberimizin ş/efaatini dizelere dökemeyeceksem yazmanin ne manasi var? :) Üstelik, ş/an, ş/eref ve ş/öhreti hangi dizelerle dile getirecegiz? Zalim yâri kime ş/ikâyet edecegiz.

iyisimi, “ş “lere dokunmayalim.
 
Betül Algün Yüksel Ama bir de 'kardeş' var mesela. Ya onun da anlamını öğreten olmazsa :)
 
Ihsan Turhan Meciit bey yorumu silip yeniden mi yapıştırdınız? Benim yorum üstte kaldı, ne oldu nasıl oldu anlayamadım :))
 
Ihsan Turhan Betül hanım, erkeklere "birader" deriz, kızlara da "bacım" olur biter :) onlar anlamsız kalmaz :)
 
Afet Kırat anlamını bilmek istemediğimiz o kadar kelime var ki, terörist, cani, katil, hiç biri Ş ile bitmiyor. o zaman hemen hemen bütün harfler kalkardı. ş harfine gelince o ve bazı kelimeler seslendirmede sıkıntı meydana getiriyor onu biliyoruz. Şahsım adıma söylemem gerekirse şiiri gerçekten anlamak ve sevebilmek için dinlemeyi değil okumayı tercih ederim. Zira dinlerken fonu, seslendirenin sesinin rengi, tonlaması, yorumdaki başarısı veya başarısızlığı dikkati şiirden uzaklaştırıyor. Yine şahsi olarak söylemem gerekirse ş ve s harfi en sevdiğim harflerdir. Başında ortasında sonunda nerede olursa olsun imkan oldukça kullanırım. Şiirde mümkün olduğunca kısa kelimelerden uzak durma konusunda hemfikirim ama ş harfi için değilim İhsan bey.
 
Ihsan Turhan Ablam, ben "kendi adıma" dedim zaten, bu kadar sıkıntıya gerek yok, sizlerin ş sine dokunmam :))
 
Afet Kırat ben de kendi adıma dedim, aslında herkes kendi adına söylese neyin daha çok sevildiği ortaya çıkar.
 
Ihsan Turhan Abla, bir gün bana şu şiirimi oku dersen, lütfen sonu ş ile biten kelimeler çok olmasın.. :)) Rica ediyorum .))
 
Afet Kırat ______İpek şala büründüm düşlerime gün düştü
______Düşünceler şahlandı erken değil dün düştü.
böyle mi
 
 
Betül Algün Yüksel Sanırım İhsan Abi tam olarak bunu kastetmişti Afet Abla :)
 
Alpdoğan Akyüz "ş, f, s, h" yapı itibariyle sürekli sert sessizlere girer... Ben de "ş" severlerdenim açıkçası... Ama bazen yorumcunun diş yapısı bu harfi telaffuza elverişli olmayabilir. Zira bu harf diş yardımıyla telaffuz edilir... İhsan Bey diş yapınıza laf atmadım yanlış anlamayın... :DDDDD
 
Ihsan Turhan Şiiri yolla okuyalım abla, çünkü diyetisyen önerisi ile perhize başlamıştım ve diyetisyen "zayıflamak istiyorsanız bol bol kendinize işkence edin" demişti, yolla şiir okuyalım diyetisyenin dediği olsun. Senin de canın sağ olsun .))
 
Alpdoğan Akyüz Nitekim Afet Ablamızın (Yanlış yazmışım özür) :)))) örneğinde "ş" harfi ne güzel tınlamış... :)
 
Ihsan Turhan Dişlerim inci benim, ş harfine kinci benim .))
 
Betül Algün Yüksel 'Bacı'dan sonra, ben de 'ş' sevenler tarafındayım artık :)
 
Ihsan Turhan :)))))
 
Ihsan Turhan Mehmet hocamın şiirine dönelim derim ben, katılanlar ş yi unutsun, katılmayanlar beni unutsun .))
 
Alpdoğan Akyüz Şiirimi "ş"lerle inci gibi işlerim / "Ş"leri sevmeyeni şuracıkta dişlerim... :)))
 
Ihsan Turhan Hay ş kadar başınıza harf düşsün emi .))
 
 
Alpdoğan Akyüz Ama en vahim durum "ş" olmasaydı bir sürü "şey"i söyleyemezdik... :D
 
Alpdoğan Akyüz Şşşşş tamam bu konu kapandı... :)
 
Ihsan Turhan Konunun kapanmasına gerek kalmadı, konudan önce ben kapandım zaten:))
 
Ihsan Turhan Şimdi gidip ş sevmeyenler grubu kuracağım ve 100, 150 üye olunca görüşürüz sizlerle :)) Şimdilik hoşça kalınız...
 
Afet Kırat bence de şiire dönelim
 
Mehmet Emin Türkyılmaz İhsan Beyin önerisi tutarsa "Aşk" ı da sileceğiz lügatten.. O zaman şiir ne işe yarar?
 
Ihsan Turhan Yapmayın hocam sizde mi? Ben ş ile biten kelimeler dedim içinde olanlar demedim lütfen ama .)
 
Betül Algün Yüksel O zaman ş/iir de olmaz ki Hocam :) Hoşgeldiniz
 
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Kısa bir not:
(1)

Çocukluğumda, büyüklerin sohbetlerini merakla izlerdim. Zaman zaman ne konuştuklarını tam olarak algılayamasam da birçoğu sonraki hayatımda bana çok yön vermiştir.
Bunlardan birinde, nezle olmuş biri sürekli burnuyla uğraşırken “ – Ey Allah’ım, ne olurdu şu burnum cebime yakın bir yerde olsa da çekmesi ve mendili cebime koyması kolay olsaydı “ dediğinde, diğeri “ – iyi de o zaman kokudan duramazdın ki! “ diye cevap verince çok gülmüşlerdi.
.......
 
Mehmet Emin Türkyılmaz (2)

Hani Hoca bir gün ceviz ağacının altında uzanırken “ Ey Rabbim! Hikmetinden sual edilmez elbette ama bir yanda şu kocaman ağaca verdiğin küçücük cevizler, diğer yanda küçüçük asmaya verdiğin kocaman kabağın hikmeti nedir? “ diye nida ettiğinde biraz sonra kafasına düşen cevizi hissedince o ceviz ağacında kabak olmamasının ne anlama geldiğini çok iyi anlayarak merakını gidermişti…

(aklımızda bulunsun :))) )
 
Ihsan Turhan sigara almaya gidiyorum, döneceğim, ben dönene kadar sizler de dilimi şerpetenle çekiştirin bir daha ş ye laf etmesin .))
 
Betül Algün Yüksel Yani 'ş'de de bir hikmet vardır :))
 
Alpdoğan Akyüz Her harf yerine göre güzel yani... Açıkçası çirkin harf yoktur, çirkin şair vardır diye düşünüyorum...
 
Ihsan Turhan Çirkin şair var derken bana niye bakıyorsunuz Apldoğan hocam, ben bi kere güzel adamım .))
 
Alpdoğan Akyüz Valla biliyordum üzerinize alınacağınızı...:)
 
Betül Algün Yüksel Yani 'çirkin harf yoktur, bakımsız harf vardır' diyosun Abi :)
 
Ihsan Turhan Aşk olsun firlatılan taşın kafama doğru geldiğini görmeyecek kadar kör müyüm ? .) Sizi kınım kınım kınıyorum Alpdoğan bey .)
 
 
Ihsan Turhan Ya arkadaşlar ş harfi kalksın diyen kim? Bulun getirin birlikte dövelim ve en çok da ben vurayım :)
 
Alpdoğan Akyüz Korkudan beğendim valla... :)
 
Afet Kırat Daha önce şiiri incelenenler nerede, sanırım bellerini doğrultamıyorlar bir Alpdoğan bey ortalıkta:)))
 
Elif Yiğit Karlı Abla ben yetişemedim konuya..bir ş harfidir gidiyor ama henüz çözemedim durumu.
 
Afet Kırat ş yi boş verin şiiri konuşalım
 
Emine Uysal Merhaba arkadaşlar, geç de olsa Mehmet bey’in bu güzel şiirine yetiştim. Afet Hanım, gazı vermiş bir kere. Yazsak , ne yazacağız? Yazmasak ustadan korktu olacak ama ben de küçücük bir soru sormak istiyorum. Hep merak etmişimdir ama doğrusu nedir inanın bilmiyorum.

Bu büyük vahâmeti nasıl yazsın kalemler? !

Üstteki mısrada olduğu gibi, şiirin bazı yerlerinde soru işaretinden sonra ünlem işareti de konmuş. Bunu, şiirde sesimizin, yani yürek sesimizin yükseldiği yer olarak kabul ediyorum. Böyle bir durumla karşılaştığımda ben de koymak istiyorum ama doğrusunun ne olduğunu bilmediğim için koymaktan vaz geçiyorum. Ama Mehmet hocam koyduğuna göre oluyor demek. Ya da oluyor mu, bir bilen söylesin lütfen. 

Avuçlarımdan kayıp rüya olan sevgili!
Nedendir düşlerimi geceye terk edişin?

Hayal olan dense nasıl olur diye düşündüm. Çünkü rüya ile düş aynı şey değil mi? Alt mısrada düş kullanılmış. Bir de şöyle düşündüm; insanın avuçlarından kayan rüya değil hayal olur sanırım. Yine de ustalarımız daha iyisini bilir. Benimki, cahil cesareti:)

Bir de, Afet hanım’ın sorduğu şapkalar konusuna değinecektim; bazı kelimelerde olmazsa olmaz oluyor şapka. (Babanın kız kardeşi, hala ve hâlâ gibi.)

Şiiri genel olarak beğendim. Zaten Mehmet Bey’in beğenilmeyecek şiiri yok ki.

Kendisini tebrik eder, yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim:)
 
Afet Kırat Bu büyük vahâmeti nasıl yazsın kalemler? !
herhangi bir işaretten sonra başkası konmaz diye biliyorum, sanırım Mehmet bey yanlışlıkla koymuştur. Kuralcı bir insanın kuralları yok sayması bana anlamsız geliyor
 
Emine Uysal Hayır Afet hanım, sabahtan beri şiiri didikliyorsunuz ama görmemişsiniz demek ki, başka mısrada da var. Ben bilerek koyduğunu düşündüm. Çünkü böyle durumlarla ben de çok karşılaşıyorum. Şiirin orasında yüreğim haykırıyor ama aynı zamanda soru da soruyorum. Hangi işaret doğru? Bir bilen söylesin.
 
Emine Uysal Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !
 
Emine Uysal Yukarıdaki mısrada insanın çığlık atası geliyor ama aynı zamanda soru soruyor.
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Düşün anlamı rüyadır elbette ama rüyanın bir anlamı da " hayâl " Emine Hanım.Ve düş asla hayal anlamına gelmiyor. ( Ben D. Mehmet Doğan'un yalancısıyım, böyle ilginç bir bağ varmış aralarında :))) )
 
Emine Uysal Bağışlayın hocam, biz daha şiir yolunun başında olduğumuz için soruyoruz. Soralım ki öğrenelim değil mi?
 
Emine Uysal Kısa bir not:
(1)

Çocukluğumda, büyüklerin sohbetlerini merakla izlerdim. Zaman zaman ne konuştuklarını tam olarak algılayamasam da birçoğu sonraki hayatımda bana çok yön vermiştir.
Bunlardan birinde, nezle olmuş biri sürekli burnuyla uğraşırken “ – Ey Allah’ım, ne olurdu şu burnum cebime yakın bir yerde olsa da çekmesi ve mendili cebime koyması kolay olsaydı “ dediğinde, diğeri “ – iyi de o zaman kokudan duramazdın ki! “ diye cevap verince çok gülmüşlerdi.

ilahi Mehmet Bey, not düştüğünüz yoruma çok güldüm ama çocukluğumda ben de aynı o şahıs gibi düşünmüştüm. Nedense, herkesin içinde burnumu silmekten çok sıkılırdım:)
 
Afet Kırat Mehmet bey buradayken o işaretler konusunu da açıklasa derim
 
Mehmet Emin Türkyılmaz İmlâ kuralları hayatım boyunca hep dert olmuştur bana Afet Hanım. Doğduğum bölge bu konuda çok sorunlu... " Soru işaretinden sonra ünlem konulmaz " diye bir kurala hiç rastlamadım. Elbette kurallara uymak hepimizin görevi ama insan bazen radar olduğunu bile bile sür'at yapmak ister ya :)) 
O anlamda sayın siz de....( eğer kural ise )
 
Emine Uysal Mehmet bey, inanın amacım imla eksiğinizi falan aramak değil. Bazen ben de ikilem arasında kalıyorum. Ünlem koymak istiyorum ama aynı zamanda soru sorduğumun da farkına varıyorum.

Örneğin; "Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !" bu mısrada nasıl bağırılmaz?
 
Alpdoğan Akyüz Mehmet Hocam o zaman memlekete çivi çakmayalım hiç... Her şey kaçak... :))
 
Emine Uysal Alpdoğan bey, güldürdünüz:))
 
Afet Kırat Doğrusunu bilen söylesin de kullanmak şaire kalsın yine
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Evet, bunu gerçekten merak ediyorum
 
Emine Uysal Afet hanım'a katılıyorum. İmla ile benim de başım dertte. Hazır hocalarımızı yakalamışken doğrusunu öğrenelim.
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Gerek TDK gerekse diğer kaliteli sözlükler kaynak gösterirken bir usta edebiyatçıyı referans gösteriyorlar. " Acaba? " Diyorum, " adamlar bunu gerçekten kuralına uygun mu yaptılar ?" Ya canları öyle istediği için ( benim gibi ) yapmışlarsa ne olacak?
 
Afet Kırat sizi de örnek alacak kişi çoktur Mehmet Bey, sizin gibi ustalara en doğrusunu yazmak yakışır.
 
Emine Uysal Gerçekten ne olacak? paylaşım siteleri neyse ne de, kitap falan çıkarmaya kalksak ne olacak?
 
Alpdoğan Akyüz Soru bildiren cümle veya sözcüklerin sonunda kullanılır, cümle sözde soru cümlesi de olsa yani karşıdan bir cevap beklenmese de cümlenin sonuna soru işareti konur.

*Türk edebiyatının ilk yazılı belgesi nedir? (cevap bekliyor:gerçek soru cümlesi)

*Bu havada dışarı mı çıkılır? (cevap beklemiyor:sözde soru cümlesi)

*Böyle bir adama nasıl güvenirsin? (cevap beklemiyor:sözde soru cümlesi)

*Seni hiç sevmez olur muyum? (cevap beklemiyor:sözde soru cümlesi)

*Bu kitapları ona mı vereceğim? (cevap bekliyor:gerçek soru cümlesi)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Bu benim soruma cevap değil Alpdoğan....Ve kural da değil.
"İkisi yan yana kullanılmaz " kuralını merak ediyorum.
 
Emine Uysal Alpdoğan bey, asıl sorunun cevabını bekliyoruz senden.
 
Alpdoğan Akyüz Emine hanım daha 1. katı yaptık az sabır... :)))
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Ben, Google amca dışında bir yerde görmüştüm yan yana kullanıldığını ama bir bulabilsem....
 
Ihsan Turhan Ben kullanmıştım Mehmet hocam ama bilerek değil tamamen bir kazaydı :) Klavye kazası :)
 
Alpdoğan Akyüz Konuyla ilgisi yok ama araştırırken benim de dikkat etmediğim bir kurala rastladım:
Kişi adlarından sonra getirilen unvanların ekleri de kesmeyle ayrılmaz: Pınar Hanıma, Engin Beyi, Ali Paşadan, Mehmet Efendinin…
b. Özel adlara getirilen ekler, satır sonunda yer kalmadığı zaman alttaki satıra indirilirken, yalnızca kesme işareti kullanılır; kısa çizgiye gerek yoktur:
Benim annem, tarihe her zaman meraklıydı; Cevdet Paşayla Naima'
yı da, çeşitli Fransız tarihçilerini de hep okurdu.

(Mîna Urgan)
 
Alpdoğan Akyüz Afet Hanıma derken mesela Afet Hanım'a şeklinde yazıyordum...
 
Afet Kırat Noktalama kuralları konusunda öğrendiğim bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Bir noktalama işaretinden sonra başka bir işaret kullanılmaz. Ancak şiirlerde şair süslemek amacıyla da gereksiz ve hatalı noktalama kullanabilirmiş. 
Bu büyük vahâmeti nasıl yazsın kalemler? !
Bu dize bir soru cümlesi değilmiş. Soru cümlesi cevap beklendiği zaman olurmuş. Bu dize sonunda sadece ünlem kullanılabilirmiş. Zira yoğun duyguların vurgulanması gerekirmiş.

Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !
Bu dizede söyle derken cevap beklediğini görüyormuşuz ve soru işareti kullanılmalıymış. 25 yıllık edebiyat öğretmeni olan kardeşimin sözleriydi bunlar.
 
Alpdoğan Akyüz Yanlışmış...
 
Alpdoğan Akyüz Ama benim baktığım kaynakta cevap beklesen de beklemesen de soru işareti kullan diyor Afet Hanım?
 
Afet Kırat şairin tercihine göre değişirmiş, soru cümlesi olsa da olmasa da soru işareti kullanılır ama şair hangisini daha önemli buluyor bunu da gözardı etmemek gerekirmiş. orada vurguya dikkat çekmek için ünlem kullanılabilirmiş, tabi ki her yerde değil
 
Afet Kırat gerçek soru cümlesi dediğinizde şart elbette
 
Emine Uysal Arkadaşlar, ben izninizi isteyeceğim. Ama bu sorunun cevabını bulmadan, bu şiiri arşive sakın kaldırmayın. Amacım, asla yanlış aramak değil, doğruyu öğrenmek. Amacımız, burada bilmediklerimi öğrenirken, bildiklerimizi pekiştirmek değil mi? 

Yarın bu saatlerde Allah, izin verirse yine burada olacağım. Hepinize iyi akşamlar. Zaten bu gruptan başka yerde eğlenemiyorum, bu grup kurulalı beri. Bugün neler yaptılar diye akşama kadar merak ediyorum inanın. Böyle faydalı bir grup kurduğu için Mehmet bey’e tekrar teşekkür eder bu güzel duygulu şiiri için kutlarım.

Cevabı bulmadan sakın yatmayın!
 
Alpdoğan Akyüz Soru bildiren cümle veya sözcüklerin sonunda kullanılır, cümle sözde soru cümlesi de olsa yani karşıdan bir cevap beklenmese de cümlenin sonuna soru işareti konur. (Valla her yerde farklı yazıyor demek ki...Tdk'ya da baktım ama bu konuya hiç değinmemiş...)
 
Emine Uysal sana güveniyoruz Alpdoğan bey!
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Afet Hanım, " Orfeo " beni, ben de onu pek sevmem bilirsiniz. Adımı duyunca kasıtlı demesin? :)))
 
Alpdoğan Akyüz Ben benzinle çalışıyorum ama... :) Latife bir yana, görüşmek üzere Emine Hanım... :)
 
Alpdoğan Akyüz Alpdoğan Bey derken "b" büyük harfle olacak bir de... :)
 
Afet Kırat bana iyi davranan herkesi sever orfeo yanlış tanımışsınız
 
Afet Kırat üstelik adınızı da vermedim
 
Mehmet Emin Türkyılmaz tamam o zaman...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Peki, kim haklı oldu ona göre?
Ben mi?
 
Emine Uysal Daha bilgisayarı kapatmadım Alpdoğan Bey, ben de biliyorum Beyin büyük harfle yazılacağını ama klavyemin shift tuşu bozuk olduğu için ne zorluklarla yazdığımı bir bilsen böyle konuşmazdın:)) Pardon yazmazdın.
 
Betül Algün Yüksel Şiirim masaya yattığında sayın orfeo burada olmayacaksa, ben tarafımı belirledim. Kesinlikle siz haklısınız Hocam :)
 
Ihsan Turhan Yorum sayısına bakanlar "Vay be en çok eleştiriyiMehmet Emin Türkyılmaz hocanın şiiri almış" diyecekler :)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Daha gelecekler var İhsan Bey..Katlar ikiye şu anki sayıyı bence
 
Ihsan Turhan Mehmet hocam "İhsan kardeşim" sıcak oluyordu, bey biraz soğuk oluyor üşüyorum :) etmeyin...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Eyvallah...Mesaj alınmıştır. (zaten bilinçli değildi)
 
Afet Kırat süslemek amacıyla bilinçli yaptıysanız söz söylemeye hakkımız yok ona göre ama siz zaten bilmediğinizi söylediniz
 
Mehmet Emin Türkyılmaz " aksine bir kural görmediğimi " söyledim
 
Alpdoğan Akyüz Biz erkeklerin süslenmeye hakkı yok mu yani Afet Ablam? :))))
 
Afet Kırat şiire süs yakışır kardeş
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Valla eğer ünlem süs kabul edilecekse ben o süse hep varım:)))
 
 
Afet Kırat edebiyat fakültesinde öğretileni söyledi kardeşim Mehmet Bey, demek ki varmış.
 
 
Afet Kırat sizin şiirlerin çoğunda ünlem koymasanız da okuyunca ünlem varmış gibi geliyor zaten
 
Ihsan Turhan E ben sesimle şiire süs katınca niye yok diyorsunuz Afet ablam :)
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Bir de nerede olduğunu anlasak? Hangi kaynak, hangi kural?
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Eyvallah Afet Hanım...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz ( Benim mesaim bitti. Yarın inşallah...)
 
Afet Kırat hayırlı Geceler mehmet bey
 
Ihsan Turhan Oflu bekliyor he mi hocam :)
 
Afet Kırat sizin yorumunuzu beğenmediğimi söyledim mi hiç, sadece sesli dinlerken şiire yoğunlaşamadığımı söyledim
 
Ihsan Turhan Yok ben beğenmediniz demedim zaten, yazılı şiiri, sesli şiire tercih ederim dediniz Afet ablam
 
Alpdoğan Akyüz Hayırlı geceler Mehmet Hocam...
 
Ihsan Turhan İyi geceler Mehmet hocam...
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Görüşler varsa alalım ve başka bir şiire geçelim arkadaşlar
 
Betül Algün Yüksel Çok güzel, ders gibi bir şiirdi, bütün Oflu şiirleri gibi...Teşekkürler Hocam...
 
Alpdoğan Akyüz Ben de Mehmet Hocamı ziyadesiyle kutlamak istiyorum bir kere daha...
 
Afet Kırat Ufak tefek bir şeyler söylemiş olsak da her zamanki gibi başarılı bir şiirdi, şiir bahanesiyle sizden şiir hakkında küçük sırlar alabilmekti ama ulaşamadık maksadımıza. Görüş bi...Daha Fazlasını Gör
 
Mehmet Emin Türkyılmaz (I)
Öncelikle, bütün samimiyetimle ( lâf olsun, âdet yerini bulsun diye değil ) her görüşü son derec dikkatli inceleyip olabilirliğini ve nasıl durduğunu kontrol ettiğimi söylemeliyim. Ve, şimdiye kadar onlarca şiiri edebiyat sitelerinde didiklediğim hâlde ilk defa bir şiirimin didiklendiğini de.

Farklı bir duygu, gerçekten olması gerekendi. Mutlaka devam etmeli!

Görüşler arasında verdiğim cevapları tekrar etmeden arkadaşlarımın önerilerine kısa kısa değinmem gerekirse;

Züleyha Hanım:
1) “ Damla damla içime akıp(akar) durur özlemin
Sonra damla yağmura, yağmur borana döner.__
ses ahengi bakımından akar durur diye okuduğumda kulağıma daha hoş geldi hocam." Demesine cevaben: 

- Mutlaka öyle de, “… akar durur…..“ daki iki “ r ” rahatsız etmez mi demek isterim. Özellikle sesli yorumlarda bu belirgin bir şekilde hissediliyor( siz sesli yorumları iyi bilirsiniz).
2) “ Sanki fay hattı geçmiş enkaz caddesindeyim ._şiirde duygu hakimken bu mısra duygu akışını gölgelemiş. daha naif bi ifade olabilridi düşünüyorum.” Yorumuna ise:

- Bana göre de burası şiirin en zayıf yeri… Birkaç defa değiştirmeyi düşündüm ama üstteki mısra “Genzimi düğümlüyor yüreğimde depremler “ mısraı ile bütünlük sağladığı için kıyamadım. ( Deprem – fay hattı )
3 “Kaderin ilmek ilmek attığı her düğümde
Küllenmeyen ateşi tekrar tekrar yakarım.__bu mısrada şiiselliği ve ahengi kuvvetlendirmek için ateş yerine _hârını_ kelimesi seçilebilrdi.”

- “ Har “ tekrar olmasa bile, “ küllenmeyen ateş “in “ küllenmeyen har “ dan daha sağlam durduğunu düşünüyorum.

Afet Hanım:
1) “Mısraları bir daha vurur bu makûs hayat! “bence şiirin en güzel dizesi burası, haksız mıyım? “ 

- Değilsiniz. Güzel mısralardan biriydi bana göre de..

2) 
“ Damla damla
Çığlık çığlık
mahzun mahzun
ilmek ilmek
tekrar tekrar

Örneklerini aldığımız bu ikilemeler şiirin gücünü nasıl etkiliyor arkadaşlar, bunların bazılarını değiştirilirse şiir daha mı iyi olurdu? “

- Anlamı kuvvetlendirmek ve vurguyu artırmak için ben kullanılmalarını hep tercih etmişimdir. Üstelik alt alta bile olsalar sanki olumsuzluktan çok olumlu olurlar gibi düşünüyorum. ( tekrar olmadığı sürece)

Alpdoğan Akyüz:
1)
“Şu *bercesteyi belki de girişe almalıydı:
"Her tik-tak edişinde ayrı bir tırpan saat"

- Bence giriş için ideal bir mısra değil. 
Zaten mısra-i berceste girişe çok uygun düşmez değil mi?
2)
"Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı" 
(Bu dizede "canım mı canansız kaldı" olacak yoksa yazılan doğru mu? “

- “ Can “ dan kasıt ben, “ canan ” ise muhatap. Yani ben senin canın, sen benim cananım olarak bakarsak; ” ben sensiz kaldım” ın izahı

Mecit Aktürk:

1)
"Çile ki her anında kahır üstüne kahır,"
"Çile ki" den sonra virgül olsa nasıl olur? :)) “

-Bence de gayet iyi olur..

2)
“Tüm bu olanların (grubun kurulması, benim buraya cagirilmam, biribirinden güzel şiirlere yapılan bunca eleştiri...) iki sebebi olduğunu farkettim; 

1- Kalemimi kırdırmak,
2- Şimdiye kadar yazdıklarımı çöpe attırmak :))”

- İki şık da değil bence Mecit Bey. Belki, yazdıklarımıza daha özen göstermek ve bakış açımızın rengini değiştirmek. Bu çöp konusu bir daha gündeme gelirse kızmayacağıma garanti veremem:)))
Mehmet Emin Türkyılmaz (II)
Hilmi Yazgı:

"Nasılsa bir gün gelir onun da hükmü biter."
bu mısrada "Nasılsa" yerine hem "bir" den tasarruf etmek hem de şiir estetiği adına;
"Nasıl olsa gün gelir onun da hükmü biter." şeklinde yazılması kulağa daha hoş gelmez mi? “

- Sonuna kadar katlıyorum ve bunu nasıl atlamışım diye hayıflanıyorum Hilmi Bey.

Betül Hanım:

“ Bence Afet Ablamın önerisiyle birleşmeli bu öneri. Zira ardarda kullanılan 'bu' hecesi de mısrayı yoruyor -bence- "Nedendir kavuşmayı bunca zaman uzatman" olur mu Abim? “

- Bence “uzattın” ile “uzatman “ arasındaki tercih hakkı hep “uzattın “ dan yana kullanılmalı. Daha şiirsel gibi.

İhsan Turhan:
1)
“Takdir can baş üstüne, ama çileye saldı” olan mısra “Takdir başım üstüne, ama çileye saldı” olsa daha iyi olacak gibi geldi bana…
Çünkü “Can baş” olarak okuyunca, ses uyumuna (bence!) sekte vuruyor ki “ş” ile biten kelimeler, şiir sesli okunurken yankı yapan ve genelde sıkıntı doğuran kelimelerdir diye düşünüyorum. ( Ya da bana öyle geliyor) Elimden gelse “ş “ harfi ile biten kelimeleri Türkçeden kaldıracağım o kadar yani "

- “Ş “ harfi konusunu bir kenara bırakırsak İhsan Kardeşim, Bu mısraın ilk hâli “ Takdir başım üstüne, ama çileye saldı ” idi. Ama ben, kesik kelimeleri hiç tercih etmiyorum. Yani “başımın “ olması gereken yerde “başım “ demeyi çok doğru bulmuyorum. Eğer koşma tarzı bir çalışma olsaydı belki ama bu türe gitmediğini düşünüyorum. ( üstelik “başım”da da Ş var :)) )

2)
" Gelelim Mehmet hocamın deyimiyle “Kaçak inşat olan mısra…” :) yani bu mısra “Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?”
“Vuslat bekleyişimi neden kenara attın? “ olsa olmaz mı acaba?"

Nedendir bu vuslatı bunca zaman uzattın?
Vuslat bekleyişimi neden kenara attın? ?

- Seni okuduktan sonra da bunu tekrar tekrar düşündüm ve benim yazdığımın daha doğru tercih olduğuna yine karar verdim.
3
“ Sonra alttaki mısra
“Ben azabı tadarken söyle sen neyi tattın? !” mısrada bulanan “azap ve neyi” çoğullaştırsak “azaplar ve neler” olsa.
Gerekçesi; üst mısrada “kahır üstüne kahır” yazılması, yaşanan sıkıntıların çoğul olduğunu gösteriyor, dolayısı ile “azabı” olarak tekil değil, “azaplar” olarak çoğul olması gerek diye düşündüm ki böyle olunca sesli okunuşunda vurgu daha şık oluyor…” 

- Bazı kelimeler çoğul kullanılmasa bile çoğul anlamı düşündürür hep. “ çile, kahır, işkence, azab, sıkıntı… “gibi. Ve sanki çoğul eki aldıklarında gereksiz gibi durur aldıkları ek. “ Çile “ dendiğinde “bir tek” aklımıza pek gelmez. “ azab “ da öyle. Bu şahsi düşüncem elbette. Sizin önerinizi de dikkate alacağım elbette…

4)
" Son mısra “Bu belirsiz bekleyiş beni deli edendir!” 
Şöyle olsa “Bu öyle bir nöbet ki delirmeme nedendir!” 
Bunu da üst mısrada bekleyiş kelimesini kullandığımızdan kelime tekrarı olmasın ve nöbet hem beklemek, hem sıkıntıdan nöbet geçirmek anlamına geleceğinden daha şık olur diye düşündüm ve yine “beni, seni, bu, şu” gibi kelimeler ne kadar az kullanılırsa böylesi şık şiirlerde daha iyi olur gibi düşünerek “beni” kelimesini de mısradan alıp, nihayetinde ortaya altta eklediğim gibi bir kıta çıkardım…

Takdir başım üstüne, ama çileye saldı
Çile ki her anında kahır üstüne kahır,
Gittiğin günden beri canın canânsız kaldı
Yokluğuna katlanmak terkinden daha ağır.
Vuslat bekleyişimi neden kenara attın?
Davet edilmeyişim, “ gel ” dememen nedendir?
Ben azaplar tadarken söyle sen neler tattın? !
Ardında bıraktığın sanki cansız bedendir.
Bu öyle bir nöbet ki, delirmeme nedendir!"

- Her öneri mutlaka dikkate alınmaya değerdir elbette… Ne var ki dün verdiğim iki örnek “ ş “ tartışmasına kurban gittiği için ne söylemek istediğim pek anlaşılmadı. Yeri gelmişken tekrar edeyim:

(1)
Çocukluğumda, büyüklerin sohbetlerini merakla izlerdim. Zaman zaman ne konuştuklarını tam olarak algılayamasam da birçoğu sonraki hayatımda bana çok yön vermiştir.
Bunlardan birinde, nezle olmuş biri sürekli burnuyla uğraşırken “ – Ey Allah’ım, ne olurdu şu burnum cebime yakın bir yerde olsa da çekmesi ve mendili cebime koyması kolay olsaydı “ dediğinde, diğeri “ – iyi de o zaman kokudan duramazdın ki! “ diye cevap verince çok gülmüşlerdi.
.......

(2)

Hani Hoca bir gün ceviz ağacının altında uzanırken “ Ey Rabbim! Hikmetinden sual edilmez elbette ama bir yanda şu kocaman ağaca verdiğin küçücük cevizler, diğer yanda küçüçük asmaya verdiğin kocaman kabağın hikmeti nedir? “ diye nida ettiğinde biraz sonra kafasına düşen cevizi hissedince o ceviz ağacında kabak olmamasının ne anlama geldiğini çok iyi anlayarak merakını gidermişti…
……………………
Yani, değişimleri düşündüğümüzde bazı şeyleri unutmamak gerekiyor.

Hâsılı kelâm, şairi kim olursa olsun “ her şiir mutlaka incelenebilir ve üzerinde görüş bildirilebilir şiirdir “ düşüncesiyle inanıyorum ki eğer rahmetli Mehmet Akif bugün kalksa yerinden ve İstiklâl Marşı üzerinde biraz daha düşünmeye vakti olsa bazı yerlerine müdahale ederdi diye aklımdan geçiyor. Belki o duyguları birebir yaşayamazdı ama kelimeler ve mısralar üzerinde oynama illaki yapardı bana göre. İnsanın her geçen gün kendini mutlaka yenilediğini biliyorum. Ve bunun hiç de kötü olmadığına inanıyorum. 

Görüş bildiren arkadaşlarıma teşekkürlerimle….
 
Alpdoğan Akyüz Mehmet Hocam! Siz o mısrayı başa alsanız, sonradan yazacağınız bir dizenin ondan daha berceste olacağından eminim zaten! Dolayısıyla berceste başa gelmezdi... :) Tevazuya gerek yok lütfen!
Formun Altı
 







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
3.5.2024 13:55:33
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.