Elif Yiğit Karlı Şiiri

KENDİME İKAZ

Oyalama beni oyunla kâmla
Kırılgan kalemler yazan bekliyor
Çeldirme yolumdan isimle namla
Gölgeli baharlar hazan bekliyor

Harcadığım hayat kendime mercek

Sitemle öfkeyle değişmez gerçek
Dilerse karlarda açar ya çiçek
Târumar bir ömür izân bekliyor

Halis niyetlerim kırık küfede

Yetmiyor sıratta sahih ifade
Tartılmalı artık doğru kefede
Savruk ecirlerim mizân bekliyor

Muhatap bulmadan zây olunca nâz

Ağustosta bile üşütür ayaz
El açıp huzurda tek dosta niyâz
Makbul duâlarla nâzân bekliyor

Yıllarca yâr diye sarıp ağyârı

Bir avuç gül külü olmakmış kârı
Yanmakmış anladım aşkın miyârı
Arsız yüreğimi sûzân bekliyor

Değilmiş cevaplar imana perçin

Sorgudan vazgeçtim, neden ve niçin
İftar edip sonra müebbed için
İmsaksız sükûtum ezan bekliyor

Elif Yiğit Karlı



·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Elbette bir şiirin güne düşmesi önemlidir ama güne düştü diye hiçbir şiir ayrıcalıklı değildir bana göre. Mutlaka dokunulabilecek yerleri vardır ve olmalıdır da...
·          
Ayhan Çoban defterde benim hece mevzuunda en çok beğendiğim kalemlerden bir tanesi Elif Elif rumuzlu üyedir. Ayaklı şiirlerde genelde üç aşağı beş yukarı hep aynı kelimeler kullanılır bu da her şiir sanki birbirine benziyor görüntüsü verir. Halbu ki bu şiirde ayaklar o bahsettiğimiz ve sıklıkla kullanılan kelimelerin dışında dilimizin nadide ve bir o kadar unutulmaya yüz tutmuş kelimelerinden meydana gelmiş ve bu da şiri daha bir cazip kılmış. Aslında şekil, kalıp, hece , kafiye konularına girmeyecektim fakat bu şiirde gördüğüm bu güzelliği yazmak istedim
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz " Gölgeli baharlar hazan bekliyor "
Gölgeli bahar ne demek?
Bahar neden gölgeli olur ve gölge ne anlamdadır?
Ve hazanı neden bekler?
·          
Ayhan Çoban orada mecazi bir gölge vurgulanmış gibi geldi bana. Mevsim bahar lakin üzerine hüznün gölgesi düştü der gibi
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Görüşelri bu şiire alalım artık arkadaşlar. Ne dersiniz?
·          
Elif Yiğit Karlı Şiiri masaya yatıran bile neşteri vurmadı hocam..Gariban, masada ölüp gidecek..
·          
Mehmet Ziya Elif hanım kaliteli bir hece şairi fakat zaman zaman çok kapalı mısralar kullandığı aşikar..Şiiri bu kadar kapatmaya gerek yok kanısındayım...En azında kıta içerisinde ne demek istediğini açığa vuran bir mısra olmalı derim..
·          
Şengül Cennet ilk kıta zorlama olmuş sanki ... ''oyalama beni oyunla kâmla'' kâm: dilek, ya da zevk, mutluluk anlamında ... uyduramadım buraya ... namla kelimesi de eğreti duruyor ... sırf kâm a uydurmak için zorlanılmış sanki ... '' gölgeli baharlar'' olabilir ... bahar umutsa, tazelikse, buna gölge düşüren hüzünler olabilir ... hazanı beklemek korkuları ve endişeleri belirtiyor ...
·          
Şengül Cennet ''savruk ecirlerim mizân bekliyor'' ... ecir: ücret, sevap, bedel anlamındaysa, neden savruk ? ... bunu da yakıştıramadım ...
·          
Mehmet Ziya Orası doğru bir tabir Şengül hocam... dağınık ecirlerim yani doğru dürüst ecrim yok demek istiyor
·          
Şengül Cennet ''nâz'' diye bir kelime var mı ? ...
·          
Şengül Cennet ''makbul dualarla nazan '' ... nazan: işveli, cilveli demek ... duaya uymamış
·        
Mehmet Ziya işvelerim cilvelerim muhatap bulamayınca, nazlanmalarım da boşuna gitti demek istiyor
Şengül Cennet şiir genelde güzel ... ritmi ve akıcılığı çekici ... kulağa çok hoş geliyor ... özellikle son kıtaya BAYILDIMM ...
·          
Mehmet Ziya Ben bu şiiri çok begendim diyebilirim..Oflu hocamın dikkat çektiği mısra bile güzel bence....Gölgeli geçen baharlarımı hazan bekliyor.. doğru bir tanımlama bence
·          
Şengül Cennet ''makbul dualarla nazan bekliyor'' neresinden bakarsanız bakın ... UYMUYOR !
·        
Mehmet Ziya "makbul dualar" açılımı şu: Artık Rabbime dua ediyorum O'na naz yapıyorum, O nazlasın beni
Şengül Cennet zorlamayın bence Ziya Bey :)
·          
Mehmet Ziya zorlama değil anlamı bu! yoksa affım olmaz:))
·          
Elif Yiğit Karlı Yaklaşımınız gayet doğruydu Ziya Bey..
·          
Elif Yiğit Karlı Şengül Hanım haklıydınız..ilk kıta zorlamaydı..Naz kelimesi kesinlikle sözlük anlamı olan işve, cilve anlamında kullanılmadı..sadece niyazın kul makamına sunumu olarak düşünüldü..nazan da sadece naz sahibi anlamında kullanıldı..'bana dua edin, icabet edeyim '' diyerek bizden dua bekleyene gönlümüzdeki niyazı iletiriz manasında bir mısraydı..
·          
Şengül Cennet Elif Hanım açıklamanız gayet güzel ... bu açıdan sorun yok ... teknik olarak da sorun yok ... ben sadece işveyi, cilveyi, nazı duayla örtüştüremedim ... ben kendi fikrimce yakıştıramadım ... yoksa yukarıda da dediğim gibi, şiir genelde çok hoş bir akıcılıkla işlenmiş ...
·          
Elif Yiğit Karlı İşve , cilve manasında düşününce gerçekten duayla bir arada hoş durmayacak bir kelime.. ama pratikte kullanımı daha çok, sözünün itibar göreceğini sandığın kişiye meramını anlatma çabası olarak değerlendirildiği için nazı kullanmakta beis görmedim..Bu değerlendirmelerden sonra okuyan herkes işve cilve olarak mı değerlendirdi ki diye düşünüp rahatsız da oldum biraz o kelimeyi kullanmış olmaktan..
·          
Mehmet Ziya şairlerin uçuk kelime kullanması kadar doğal birşey yok sanırım.. düşüncelerinizi tam olarak ifade edebilmek dar bir alanda zordur..ben alacağımı aldım şiirden..
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz " Uçuk " derken anlaşılmaz imgeler, absürt tanımlar, ayakları yere değmeyen ve uzaydan bakan tâbirleri kast etmediniz değil mi Mehmet Ziya Bey?
·          
Mehmet Ziya elbette değil hocam... kimi yerde argo, kimi yerde mecazi anlamda kullanılan kelimeler dedim..Yoksa o havad uçuşanlardan değil saygılar
·          
 
Mehmet Emin Türkyılmaz Öncelikle sağlam bir şiir olduğunu söylemeliyim. İmlâ anlamında noktalama işaretlerinin olması gereken yerlerde olmaması bazı karışıklıklara neden olması dışında hece tekniği anlamda “ hata “ diyebileceğimiz göze takılan bir yeri yok bana göre. 

Sanıyorum bu şiirin en çok eleştiri alacak yönü benim de sık sık yaptığım dilindeki Türkçe olmayan kelimelerin oldukça fazla kullanılması. Buna da iki yönden bakmak gerekir kanaatimce:
a)Dilimize yerleşmiş ve alışılmış kelimeler mi kullanılıyor?
b)Kullanılan kelimeler, anlamını anlamak için sözlüğe mutlak bakılması gerekenler mi?
Burası tartışılabilir!

Bazı eleştirmenler ve usta şairler şiiri okuyan hangi kültür seviyesinde olursa olsun onu anlamalı derken bazıları şiir dilinin okuyucuyu kelime öğrenmek için teşvik etmesi gerektiğini söylemeleri, özellikle Türk dili konusunda duyarlı olan bazı şiir erbabının Türkçe kelimelere ağırlık verilmesinin çok önemli olduğunu savunmaları ( ki, dilin gelişimi ve sonraki nesillere örnek olması adına haklılık payları çoktur ) bu anlamdaki eleştirilerin bu tür şiirlerde oldukça fazla olacağını bana düşündürüyor. Kendi adıma bu eleştirilere vereceğimi cevaplar olsa da mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım Elif Hanım da düşünmeli.

“ İlk kıta zorlama olmuş sanki ... ''oyalama beni oyunla kâmla'' kâm: dilek, ya da zevk, mutluluk anlamında ... uyduramadım buraya ... namla kelimesi de eğreti duruyor ... sırf kâm a uydurmak için zorlanılmış sanki ... '' gölgeli baharlar'' olabilir ... bahar umutsa, tazelikse, buna gölge düşüren hüzünler olabilir ... hazanı beklemek korkuları ve endişeleri belirtiyor ...” Diyen Şengül Hanımın yorumunda katıldığım ve katılmadığım yerler var.

“ Kâm “ ı eğer mâlâyânî, yani boş işler fuzuli uğraşlar anlamında düşünürsek çok yakışmadığını zor söyleriz. 
“ Beni fuzuli işlerle meşgul etme, uğraştırma başka işlerim var “ demek çok anlamsız ve yakışıksız gelmedi bana. Ama “ namla “ kelimesi hakkında görüşlerine katılıyorum. Eğer “ namla “ kullanılacaksa o zaman öncesindeki ” isim “ ona daha uygun olan “ iltifat, pâye, makam “ gibi daha yakın olanlardan seçilebilirdi. 
Şiirlerde ilk kıt’a ve son kıt’a diğer kıt’alardan daha dikkat çekici ve vurgulu olmalıdır diye düşünüyorum.

Yine Şengül Hanımın “ ''savruk ecirlerim mizân bekliyor'' ... ecir: ücret, sevap, bedel anlamındaysa, neden savruk ? ... bunu da yakıştıramadım ... “ yorumuna katılmıyorum. 
İslâmî literatürde kul ile Rabbi arasındaki diyalogun görünen ve görünmeyen, zahiri ve gizli yönleri vardır. Kul Rabbine o kadar bağlıdır ve onu o kadar yüceltir ki yaptığı ibadetlerin hiçbirini ona layık görmez ve eksik görür. Rabbin, her ibadet ve iyi âmeli karşılıksız bırakmayacağını söylemesi gerçeğine kul, âmelin ecre layıklardan olmadığını ve ancak Rabbin eşsiz merhametine sığındığını ifade etmesidir bu bir bakıma. Bana göre yanlış bir kullanım değildir ama “ savruk âmellerim…” olsaydı daha uygun olabilirdi sanki.

Şengül Hanım ile Elif Hanım arasında geçen:

Şengül Cennet:…..... ben sadece işveyi, cilveyi, nazı duayla örtüştüremedim ... ben kendi fikrimce yakıştıramadım ... yoksa yukarıda da dediğim gibi, şiir genelde çok hoş bir akıcılıkla işlenmiş ...

Elif Yiğit Karlı: İşve , cilve manasında düşününce gerçekten duayla bir arada hoş durmayacak bir kelime.. ama pratikte kullanımı daha çok, sözünün itibar göreceğini sandığın kişiye meramını anlatma çabası olarak değerlendirildiği için nazı kullanmakta beis görmedim..Bu değerlendirmelerden sonra okuyan herkes işve cilve olarak mı değerlendirdi ki diye düşünüp rahatsız da oldum biraz o kelimeyi kullanmış olmaktan..” bu diyaloga şunu söyleyebilirim.

Ben buradaki “ naz “ ı ( teşbihte hata olmasın ) bir çocuğun anne ya da babasına ricasındaki ahenk olarak algıladım. Hani çocuk yalvarır ve şirinlik yapar da onu kıramayız ya… O bağlamda düşünüldüğünde insanın yöneleceği tek kapı olan Rabbine nazlanması, yalvarması “ işve, eda “ anlamında değerlendirilmez galiba. Elbette alternatif kelimeler ile burası da düşünülebilirdi. Ama “ nâz ” daki şapkaya itirazı haklı buluyor ve buna “ nâzân “ daki ikinci şapkayı da ilave ediyorum. Hatta;

“Muhatap bulmadan zây olunca nâz
Ağustosta bile üşütür ayaz
El açıp huzurda tek dosta niyâz
Makbul duâlarla nâzân bekliyor”

Kıt’asında, “ anlamları ve duruşları farklı olsa da bu kıt’adaki iki “ naz ” ı ( biri mısra diğeri ayak kafiyesi ) şahsen kullanmamayı tercih ederdim “ i söylemeyi ihmal etmiyorum.

“ Bir avuç gül külü olmakmış kârı “ mısraındaki “ gül külü “ tâbirini çok beğendiğimi söylemezsem haksızlık etmiş olurum elbette.

“ Sorgudan vazgeçtim, neden ve niçin ” biraz muğlak mı duruyor acaba?
Ortadaki virgül cümleyi bölüyor.
Neden ve niçin zaten bir sorgu belirtisi.
“ Sorgudan vazgeçtim ” ile “ neden ve niçin “ arasındaki bağlantıyı kuramadım ( belki yaşlılıktandır). Yok virgül sonrası alt mısra ile bütünleşiyorsa orada da bu bağlantıyı göremedim. Sanırım bunu Elif hanım bize açıklayacak.

Uzun yıllardır şiirlerini tâkip eden biri olarak hep söylediğimi bir kere daha tekrarlamak istiyorum:

- Şiir demlenme sürelerini biraz daha uzun tutmak size bir şey kaybettirmez Elif Hanım. 

Deneyin bence!


 







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
4.5.2024 07:31:26
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.