Ayhan Çoban Şiiri

Mukallit Şiir (resim)

Gülümse
Kolaysa
Çatık kaş
Her yasa 
Kucaklar
Haini
Şeytandan
Laini

Bıçağı
Bileyen
Vatana
Sokmakta
Gafiller
Bakmakta

Her köşe
Kapılmış
El etek
Öpülmüş
Ve ölmüş
İnsanlık
Yarınlar
Karanlık

Katlarda
Binalar
Hemcinsle
Zinalar
At başı
Gitmekte
Rahmet yok
Ekmekte

Yağsa taş
Az bile
Dert değil
Gafile
Her çaba
Nafile

Anlatsan
Kıssayı
Almıyor
Hisseyi
Nedense
Hiç kimse.

Bu diyar
Ele yar
Her şeyi
Düttürü
Taç yaptık
Küfürü
İstemez
 
İlimi
Bırakmaz
Filimi
Kesseler
Dilimi
Döndüm ben
Diyemem.

Oysa ki
Kainat
Emsalsiz
Bir sanat
Zikirde
Her nebat
Beşerde
Kör inat

İnkarda
Yarışır
İzleri
Karışır
At ile
İtlerin
Yakamdan
Bitlerin
Düşmesi
Pek yakın
Yapalım
Bir akın
Küfürün
Üstüne
Çıkalım
Büstüne
Yıkalım
Bu arsız
Düzeni
Milleti
Üzeni.

Din araç
Elinde.
Gafilin
Dilinde

Düşünce
Bir hiçtir
Düşünce.
Ayağa
Konarlar
 
Kıyağa.

Oysa gör
Bakar kör
Görmezler
Kan akar
Çatlamış
Ar damar.

BİR’e bir
 
Demeyen
Kıç yerde
Sürüyen.
Sıkınca
 
Kerpeten
Görünür
Ak kefen

Aymıyor
Pop genci
San ki bir
Dilenci

Çizgiler
 
Yüzlerde
Yorulduk
Düzlerde
Duran yok
Düşmana
Düşmanlık
Pişmana
Gelmiyor
İmana
Hayatı
Kof mana

Bu şiir
Tükenmez
Noktala
Hemen tez
Çizdim ben
Resmini
Siz koyun
İsmini

Sene 1995 Üstad Necip Fazıl KISAKÜREĞİN çile kitabını okuduğumda kafiyeler şiiri en çok dikkatimi çekmiş o zamanlar hece mevzuuna vakıf olmadığım için sanmıştım ki tek kelimelerden müteşekkil bir şiir. O zaman ben de heves etmiş üstadı taklitle bir şiir kaleme almıştım. Geçenlerde bir ara nasıl olduysa karşıma çıktı o şiir ve üzerinde biraz daha çalışarak şiire son halini verdim. Şiirin ismi MUKALLİT ŞİİR (resim) zamanın resmini çizmeye çalıştım. Vermek istediğim şeyi verip veremediğim hususunu takdirlerinize bırakıyorum.


Ayhan Çoban

 

·          
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Değişik bir tarz. Evet bugün bu şiire görüş alalım.
·          
Mehmet Ziya Eskiden köylerde nasihat babında dilden dile dolaşan tekerlemeler vardı..Bu Anadolunun birçok yerinde var olan bir gelenek...Şiir biraz uzun tutulmuş dolayısıyle okuyucuyu yoruyor gibi.. teknik olarak baktığımızda yer yer vurucu kelimeler kullanımış yer yer basitleştirilmiş...Bu tür şiirlerin kısa ve daha etkili söylemler içermesi gerektiğini düşünüyorum...
·          
Ayhan Çoban Ziya abi aslında ben de farkındayım şiirin uzun olduğunun hatta bir çok yeri de çıkardım ama daha fazlasına elim varmadı. uzunluk mevzuunda haklısın
·          
Mustafa Ceylan Bu şiir değil ki... Şiir az sözle çok "şey" ifade etme sanatıdır. Şekil olarak da üstadımız Kısakürek'in basit, uzunca, gürültülü ve karmaşık; bu yüzden bozuk bir taklidiidir. Şiirde YENİ OLMAK VE ŞEKLİ YENİLİK DAHİL YENİLİĞİN ÖNCÜSÜ olmaya çalışan birisi olark inşallah yazarını üzmemişimdir...Saygılarımla...
·          
Ayhan Çoban bilakis memnun oldum. ben henüz neyin ne olduğunu bilmediğim bir dönemde denemiştim bu şiiri. son olarak üzerinde çalışıp üçlü hece ile yazmaya çalıştım. yapmak istediğim bir şey vardı. kısa mısralarla meramımı anlatabilir miyim diye düşünmüştüm. daha çok o pencereden bakmanızı istirham ediyorum. memleketin manzarasını resmedebilmekti muradım
·          
Mustafa Ceylan Evet, dar alanda kelimelerle ahenkli dans etme sanatıysa hece şiiri, burada ÜSTADIMIZIN (kafiyeler)başlıklı şiirindeki ahenk -mesaj ve özgünlük ile kardeşimizin şiirindeki AHENK-MESAJ ve ÖZGÜNLÜK'ü elbette mukayese edemeyiz. Alanı ÜÇ heceye sınırladığında, mesajı büyükse torba misali aşağı doğru uzayacaktır şiir. Bence, şiir-söz sultanı burada MIZRAK gibi olmalı ve çuvalı delip çıkmadan, konuyu dağıtmadan, öz-kalıcı-etkili vurucu söylemlerle meseleyi bitirmeli. Japonlar HAİKU'sunu, İNTİHAR ETMEDEN EVVEL 3 ya da 5 gün kendini bir odaya hapsedip, sonra dışarı çıktığında 5 ve 7 heceli mısralardan meydana gelen, fazla da uzun olmayan HAİKU'sunu söyleyip, SON SÖZÜNÜ söyleyip harakiri yapar, kendilerini öldürürlermiş ve kabir taşlarına da o söylediği son söz yazılırmış. SADECE ÜÇ HECENİN ZARFI İÇİNE ÖYLE ETKİLİ-ÖYLE KALICI SÖZLER KOYMALI Kİ, ADETA O SON SÖZ OLMALI, KALICI OLMALI... Düşüncelerimi arz etmeye devam edeceğim... selamlar, saygılar...
·          
Mustafa Ceylan Zaten şair de seneler önce etkilenerek-esinlenerek kaleme aldığım bir çalışyadı diyor. demem o dur ki, ŞİİRİN ZAMANA KARŞI YENİLMEMESİ İÇİN, şiiri RESTORASYON gerekiyorsa, ya da İMHA gerekiyorsa, şair bunu korkmadan yapabilmeli. Öyle posa, kuru kabuk, şiir değil, sadece manzume olan kafiye yığınlarını ısıtıp ısıtıp şiir diye sunanların PLASTİK VE YAPAY, HEPSİ BİRBİRİNİN BENZERİ VE TAKLİDİ MANZUMELERİNİ şiir diye sanal dünyada bize sunup okutmaya çalışmalarından usandık, bıktık valla. ŞAİR, ZAMANIN DEĞİŞKENLİĞİNİ DİKKATE ALARAK, TEKAMÜLÜ TERCİH ETMELİ, SOYSUZLAŞMAYI- YERİNDE SAYMAYI- DURAĞANLIĞI tercih etmemeli, yeniye, ışıltılı geleceğe KORKUSUZCA KOŞMALIDIR. Bu bakımdan bu denemeyi yapan kardeşimi TEBRİK EDİYORUM. Devam etsin, denesin, BEN MESELA BUNA ŞİİR DEĞİL DEDİM, ŞİİR DE BİRİNCİLİK DEVAMLI MÜNHALDİR. KENDİNİ DÜNYANIN MİHVERİ SANIP, sadece KOŞMA türünü HECE ŞİİRİ sananlar gibi olmasın, çaba-gayret ve azmin önünde hiç bir şey engel teşkil edemez... Bu sebeple ümidini kırmak istemem, esinlendiği kaynak ÇOK SAĞLAMdı, esinlensin tamam ama TAKLİDİ değil, kendine ÖZGÜN bir şeyler vermeye çalışsın derim. Saygılarımla...
·          
Ülkü Reyhan Ahıska Bazan bir kelimenin öylesine derin anlamı vardır ki Dakikalarca düşündürür ve düşündükçe usumuzda bıraktığı duygular bize haz verir.
Yeterki bu duguları aktaran sözcükleri yerli yerine koyabilelim..Mustafa Ceylan beyefendi nin buyurdukları gibi.Bu bir şiir değildir.

Şairin toplumdaki işlevi ilkel çağlarda daha keskin çizgilerle belirlenmiş iken günümüzde belirli bir şair rolünden söz etmek daha zordur..Bunun nedeni düşüncenin ve sözün yerini alan yeni değerlerdir diyebiliriz..
Saygılar efendim.
Zaman buldukça görüşlerime devam edeceğim.Burada sizlerle olmaktan çok mutluyum.
·          
Afet Kırat Ayhan bey’in şiirini okuduğumdan beri bir şeyler yazmak istiyorum da alacağım tepkiden korkuyorum. Ama yine dayanamadım işte. Şiir geçmişim çok fazla değil, en fazla 5 yıl, bir ilkokul öğrencisi gibiyim yani. Daha önce şiir diye bilinçsizce yazıp paylaştıklarımı saymıyorum, zira hepsi hata doluydu. Kitap okumayı seviyorum diye kızım bana Necip Fazıl üstadın seri halinde bir koli kitabını getirmişti (yıl 2002). Hepsini okuduktan sonra sıra Çile’ye geldi. Beyitler hariç hiçbir şiirini sonuna kadar okuyamadım o zaman. Birkaç halk şiiri haricinde şiir okumamıştım kendimi vererek o güne dek. Şimdi hafıza sorunum olmasa hepsini ezbere bilirdim, zira şiiri sevip anlamaya yeni başladım. O kitapta hala da şiir olarak görmediğim tek şiir Kafiye’dir. Yazılış hikâyesini de bildiğim için diyorum ki belki o da şiir olarak düşünüp yazmamıştır. Bir deneme olabilir ama o ve onun gibi yazılan şiirlerden şiir tadını alamıyorum. Şiirin tek şartı kafiye değil ki. Şiirde kafiyeye çok önem verdiğim halde o tür şiirlerden hoşlanmıyorum. Belki önümde daha çok yol olduğu içindir nasıl aşarım bilmiyorum ama…

Sonuç olarak Ayhan Bey’in şiirini bir tekerleme gibi gördüm, anlattıkları güzel, anlamsız gelen bir şey yok, ama dilimde tat bırakmadı.
·          
Mecit Aktürk Mustafa Ceylan beye ACIK SÖZLÜLÜGÜ, YERiNDE TESBiTLERi, GÜZEL ANALiZLERi ve FAYDALI BiLGi - FiKiR PAYLASIMLARI icin cok tesekkür ederim. Cok güzel siirleri olan Ayhan kardesimiz, kendisi de belirttigi gibi, acemilik dönemine ait bir denemesini elestirilerimize sunmus. Bu deneme bize, kafiye veya ahengin güzel bir siir icin yeterli olmadigini gösteriyor. Bir siirin eser niteliginde olabilmesi icin, okuyana tekrar okuma arzusu verebilmesi gerek diye düsünüyorum. Afet hanimin belirttigi gibi, dilde ve gönülde tat birakmali. Selam ve SAYGILARIMLA...2
·          
Halil Gülşen Biçim olarak eleştirmek bir yana, sıradışı bir deneme olması, şiirin burada "didikleme masasına" yatırılmasına sebeptir bence. Bu tarzın olumlu ve aksayan yönlerini konuşup, hece şiiri adına çıkarımlar yapmak verimli olacaktır. Hece şiirinde, hece sayısı düştükçe konuyu aktarma alanınız daralır. Şayet bu sınırlılık içinde okuyucuya duygu başarılı bir şekilde verilebilmişse, bu takdire şayan bir çabadır bana kalırsa.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Çok değer verdiğimiz, çok sevdiğimiz hatta kendimize örnek aldığımız ustalar / insanlar bile sevmediğimiz, onaylamadığımız, doğru bulmadığımız ve hoşlanmadığımız şeyler yapabilir elbette. Onların yapma özgürlükleri olduğu gibi bizim de beğenip beğenmeme, kabul edip etmeme, onaylayıp onaylamama özgürlüklerimiz ve tercihlerimiz vardır bana göre. Şiir ustalarımızı dikkatli ve “ mutlak beğenme önyargısı “ olmadan incelediğimizde bir çok çalışmalarının aslında gözümüzde canlandırdığımız o fotoğrafa çok da uyduğunu söyleyemeyiz. Elbette onlar da insandır ve insan olmanın gereği olarak hem hata yapabilir hem de her çalışmasında aynı çizgiyi yakalayamayabilir!

Gerek Üstad Necip Fazıl’ın “ kafiyeler “ şiiri gerekse Ayhan Kardeşimin bu çalışması bilinen şiir târifleri içinde ve benim şiir anlayışımla kıyasladığımda; hece şiiri kapsamında değerlendiremeyeceğim, şiir kapsamında ise üzerinde tartışılmasını yararlı gördüğüm bir çalışmadır. Vatandaşın biri iki harften, bir başkası birkaç çizgiden ibaret olanlara eğer şiir diyorsa ve Ayhan’ın onlardan bir eksiği yoksa ( bana göre elbette) bu çalışmayı tartışmaya değer görürüm. Kaldı ki arayışlar, bir şeyler ortaya koymak için yorulmalar ve mücadele etmeler hepimizin ufkunu genişletecek eylemlerdir şiir adına.

Bazen bir beyitle / iki dize ile çok şey anlatılabilirken bazen sayfalarca yazmayla çok şeyin anlatılamadığı çalışmalar görüyoruz . Özellikle serbest tarz için daha çok kullanılan “ görecelidir efendim “ yorumunu çoğu zaman “ acaba ne kadar göreceli “ diye sorguladığımda, şiir için evrensel değerlerin tam olarak oturmadığını ve oturmasının da çok mümkün olmadığını hissetmek çok zor olmuyor.

Bu üç heceli kelimelerden oluşan denemenin şekilden çok ne anlattığına bakıldığında; bu kadar kısa kelimeler ve biraz da kafiye yapma arzusunun doğal olarak anlamı sekteye uğratması kaçınılmaz bir gerçektir. Bu olumsuzluğun en aza indirilmesi üzerinde titiz bir çalışma ile ancak mümkün olabilir. Ayhan da buna çok fırsat bulamamış gördüğüm kadarıyla…

Bundan sonra buna daha dikkat edecektir diye düşünüyorum.
·          
Ayhan Çoban buraya yeni girdim gün boyu işte olduğum için girememiştim. tüm abilerimin ve ablalarımın yorumlarını okudum ve her yorumdan da payıma düşeni mutlaka aldım. Her görüşün ortak yanı bu bir şiir değil idi. evet bu bir denemeydi ve manzaranın resmini kısa mısralarla çizme çabasıydı çok fazla uzun tutulması okuyucuyu sıkıyor sanırım. yorumların tamamını okudum ve özellikle AFET ablamın yorumundan sonra her yoruma beğendim işareti koymak zorunluluğunu hissettim. zira eleştiriye açık olduğumun özellikle bilinmesini istedim. Yorumlarda katılmadığım tek nokta ben sanki memleketin resmini çizdim gibi geldi ne dersiniz
·          
Nezahat Yıldız Kaya Su ana kadar yazilan yorumlari okunca bende kendimce hakkima dusen yorum alanina birseyler yazmak ihtiyaci hissettim Ayhan kardesimin siiri hakkinda. 
Siirini daha once okumustum , hatta tereddutlerini de beraber paylasmistik .Yazdigi siir degil , siir olmamis derken aslinda biraz ters yuz kapaklaniyoruz, hemen ters yone donuyoruz gibime
geliyor . Nice siirler varki yazilanlara siir denmez ama saksakcisi coktur siir adina . Yada duygudan eser yoktur , okudugunu anlat dersin anlatamaz , anlamazda yine de siirdir .
Bu anlamda Necip Fazil K.yasasaydi , kendisi Ayhan kardesimin siirini yazmis olsaydi cogu kisiler tarafindan begenilecekti . O yazdi ya! Durum boyle olunca ben baska bir noktadan 
bakmak istedim olaya. Taklit edilen siir ise adi ustunde Mukallit siir ve bunu yinede yazacaklar deneyecekler olacaktir . Ayhan kardesimin denedigi gibi . Bence heves etmis , vakti ve zamani da olmus neden olmasin . Yazmak degil mi amacimiz ?
Daha iyiye daha guzele dogru , ustelikte arayisa dogru . 
Ayhan kardesim, bu siiri hece sayisiyla kuculterek aslinda zor olani yapti . Bence kolay bir siir de degil ustunde calistigi . Kimbilir tanidigim kalemse onun zamnaini iki siire harcardi.
Bu anlamda Kardesimin azmini hevesini hatta bizimle bereber paylasim adina cesaretine tesekkur ve tebrik ediyorum .( Yanliz sunu demeliyim kardesim bu siirin kuyrugunu kisalt da anlamini benim aklimca daha kolay cozeyim )
Siire yeni baslayan ben , aranizda sizlerin yorumlari , siirleriyle , hatta cok guzel hocalarimizin arasinda oldugum ve onlarin bilgilerinden faydalandigim icin mutluyum , memnunum , mutesekkirim . Hatta ustunde konustugumuz 
bu siir bile birseyleri dusundurme acisindan oldukca olumlu yonde katki sagladi .
Herbirinizin bir kelimesi dahi , ilerleyecegim yolda benim icin degerlidir . 
Hepinize saygimla...
·          
Ayhan Çoban ablam çok teşekkür ederim kıymetli desteğiniz için. evet ben de hece şiirine geçen yılın eylül ayında başladım. burada ismini zikretmeyeceğim bir şiir sitesinde bir davet üzerine şiirlerimi asmaya başladım. daha önce de dörtlükler halinde şiirler yazıyordum ama hece nedir, ne manaya gelir bilmediğimden dörtlükler halinde serbest şiirler ortaya çıkıyor ben de şiir yazdığımı düşünüyordum. lakin o sitede iyi hece ustası olduğunu gördüğüm birileri tarafından adeta istihza mevzuu olmuş ve şiire tamamen küstürülmüştüm. yapılan yorumlar son derece aşağılayıcı yorumlardı ve ben de o sitedeki varlığıma son vermek durumunda kaldım. lakin oradan ayrılmadan önce benimle yazdığı şiirlerle alay eden o ustaya mağlup olmanın kızgınlığı ile -usta- adında bir şiir yazdım ve kendi şiirinin altına da yorum olarak astım. daha sonra edebiyat defterine üye oldum. oraya astığım ilk şiir de o -usta- şiiri idi. derken şiire gelen yorumlara baktım. bravo, varol, çok hoş gibi yorumlar dışında. "şimdi ben bu şiiri nasıl değerlendireyim. edebi bir değer taşımıyor." diye başlayan ve tatlı sert bir şekilde kulak çeken bir yorum okudum. düşündüm bu kişi beni tanıyor mu? hayır tanımıyor. peki beni tanımayan biri bana bir garezi olabilir mi? hayır. dedim ve bir çok insanın engelli listesine ekleyeceği o kişiyi ve o yorumu etkili yorum yaptım. şimdi eğer şiire benzeyen şiirler yazabiliyorsam o kulağımın tatlı sert çekilmesine ve kulağımı çeken o güzel yüreğe borçluyum. huzurlarınızda kendisine buradan teşekkürü bir borç biliyorum. iyi ki o gün benim şiirimi okudu ve iyi ki o gün benim kulağımı çekti. TEŞEKKÜRLER MEHMET EMİN TÜRKYILMAZ (OFLU) ABİM. ve her sıkıştığımda kendilerine müracaat ettiğim AFET VE NEZAHAT ablalarım. kulak çektiren şiiri de altına koyacağım
·          
Nezahat Yıldız Kaya Zikrettigin isimlere bende Ustad diyorum . Hocalik/ustalik /ustadlik siir yazmakla da olmuyor iste .Hele de incitmeden , rencide etmeden Ahmet'in sapkasini Mehmet'e giydirmeden , sahis oalrak bakmadan , ona gideyim , buna gitmeyim icgudusunu hic tasimayan Oflu hocamin emegini unutursam yarin hak divaninda Allah onume koyar . Bana da bir siirimde elestiri yapmisti . Usulca tesekkur ve saygilarimi sunmustum . O siirimde hep onu animsarim :)
·          
Şengül Cennet Nezahat Hanım son derece olumlu ve yapıcı yaklaşmış ... ama ortada desteğe mahal verecek bir durum yok zaten ... bu kesinlikle bir şiir değildir ... kafiye tekerlemesi olur ancak ... Ayhan kardeşimiz de eminim yazarken şiir yazmak için yazmamıştır ... Necip Fazıl üstâdın ilginç ve marjinal bir çalışmasını ''ben de yapabilir miyim acaba'' gibisinden kaleme almıştır ... Hatta ''Kafiyeler''e baktım da ... Ayhan kardeşimizin çalışması daha hoş olmuş :)


 







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
4.5.2024 01:53:07
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.