Sızı
" Bir anlayabilseydin, ah! Bir anlayabilsen
Mayandaki küfleri döküp ağlayabilsen! ;
Bükülmez zannettiğin o dik, mağrur başına
Bakışına hükmeden her an çatık kaşına
Zayıflık addettiğin akmayan gözyaşına
Hükmeden gururunu söküp ağlayabilsen!
Bir anlayabilseydin, ah! Bir anlayabilsen
Hangi kazanç daha çok ecir; anlayabilsen
Güneş garptan doğmadan çöküp ağlayabilsen..! "
( I )
Uğurda candan geçmek ne beyhude emekmiş
Elediğin kalburu astığında anlarsın!
Kırılmak nasıl bir şey, kahretmek ne demekmiş
Bir gün bastığım yere bastığında anlarsın!
Ne demekmiş hayâlin bulanıp karlaşması,
Ne demekmiş umudun uçup buharlaşması,
Ne demek hissetmemek, kalbin duvarlaşması,
Mevsimin son rüzgârı estiğinde anlarsın!
Zannetme gelmeyecek iklimin karakışı,
Zannetme değmeyecek âhir ömrün nakışı,
Hele o donuk sesi, o imalı bakışı,
Yarından merhabanı kestiğinde anlarsın!
Nasıl bir iç çekiştir geçmişe dönüp dalmak,
Ne anlama gelirmiş kendi kendine çalmak,
Ne kadar acıtırmış varlıkta yalnız kalmak,
Sofrandaki kaşıklar sustuğunda anlarsın!
Anlarsın da geç olur, görmem anladığını
Ve hissederim ama duymam ağladığını
Kırıp yıktıklarını neye buladığını
En çok pişman yüzüne küstüğünde anlarsın!
Yaklaşma etrafıma; değmesin bana gölgen!
Al işte! Bu vesika yakanda onur belgen (!)
Nasıl çöker burçların, nasıl fetholur ülken
Gururunu zihnine kustuğunda anlarsın!
Anlarsın merak etme, anlarsın herkes gibi
Ne gençlik pâyidardır ne sensin son sâhibi
Ya uykusuzluğunun çıkmayınca tâlibi
Ya da sıktıkça sıkan yastığında anlarsın..!
Oflu / Mehmet Emin Türkyılmaz
İstanbul – Mayıs 2012
( Not: Her sitede adımın ve şiirlerimin olmasını istemediğim için; yazılı izin alınmaksızın şiirlerimin tek tek ya da blok olarak kendi kayıt ettiğim sitelerin dışında yayımlanmasına izin vermiyorum.)