Çizmeyi Aşma/k! / Murat CANBOLAT
Çizmeyi Aşma/k!
Milattan çok önceymiş
tarih böyle kaydeder,
Mekan tutmuş Efes’i meşhur Büyük İskender .
Apella adlı biri devrin büyük ressamı;
Ülke dışına taşmış eserlerinin namı…
Apella’dan memnunmuş Kral Büyük İskender ,
Sanatçıyı korurmuş böyleleri çok ender.
Yaptığı tabloları halka zevkle açarmış;
Dinlermiş tenkitleri bencillikten kaçarmış.
Sergi görücüdeyken sıcak bir yaz gününde;
Küstah bir kunduracı durmuş resmin önünde.
Hayli süzmüş eseri konuşmaya başlamış;
Haksız tenkitleriyle Apella’yı taşlamış.
“Şura şöyle olmalı bura böyle olacak,
Orantısız duruyor bu çizmeye bu bacak!”
Ressam” Artık dur!” demiş; “Haddini bil efendi !
Topuktan yukarıya senin ilmin tükendi!”
Bilmeden akıl verir çizmeyi aşan kişi;
Herkesin harcı değil tenkit bilenin işi!
Murat CANBOLAT
Aslında:
“Bilmeden akıl verir çizmeyi aşan kişi;
Herkesin harcı değil tenkit bilenin işi! “
...dendikten sonra olumlu ya da olumsuz yönde yazılacak her yorum / eleştiri
kanaatimce beraberinde bazı “ acaba “ ları getirecektir. Belki bazılarımız “ öküzün
altında buzağıyı “ aramaya kalkacak diğer bazılarımızsa :“ alındı, (ya da hiç
üstüne alınmadı) dokundu , dokundurdu, “ diye düşünebileceklerdir.Esasen;
Einstein’ın: “Önyargıyı parçalamak Atomu parçalamaktan daha zordur” sözü bir
tesbit iken bunu kural kabul etmenin mantıksızlığı ve tembelliğinde kendimizi
geliştirmek adına çok gayret gösterdiğimiz de pek söylenemez.
Bu bağlamda düşüncelerimizin hangi bağlamda değerlendirileceğini çok dert
etmekten çok doğrusu şiir adına ne yapıp yapmadığımızın daha önemli olduğunu
düşünüyorum.
Beyit tarzı şiirler Gazel formatında değilse, yani “aa - bb - cc…” kafiye
örgüsü ile ve Aruzsuz yazılmış ise hece ölçüsü ne olursa olsun en kolay şiirler
olarak kabul edilir. Hareket alanları daha fazla, kaçma kolay, esnetebilme çok
beceri istemez. Ama bir zorluğu var ki o da; bütünlük bir şekilde sağlansa bile
devamlılık kolay değildir ve şiirdeki kopmaları önlemek zordur.
Katılırız katılmayız ama şiirin mesajı final beyitinde gayet güzel verilmiştir.
Girişteki iki beyitte de finaldeki mesaja vurgu yapan olay, olayın karakterleri
ve mekân başarılı bir şekilde işlenmiştir. ( Efes, Büyük İskender, Apella)
Dokuz beyitlik bir şiirde üç beyit bu şekilde dizayn edilince geriye
kalanlardaki işçilik elbette irdelenmesi gerekir.
İlk beyitte zaruri olarak kullanılan “ Büyük İskender” in üçüncü beyitte,
ikinci beyitte de kullanılması zorunlu olan “ Apella “ nın üçüncü ve altıncı
beyitlerde tekrar edilmemesi şiirdeki şiir tekniği adında daha iyi olurdu diye
düşünüyorum.
“ -Efendim! Nasıl anlatılacaktı başka türlü “ diyerek itirazlar da olabilir.
Böyle düşünenler sekizinci beyitin ilk mısrasına bakarlarsa nasıl olabileceğini
göreceklerdir:
“ Ressam” Artık dur!” demiş; “Haddini bil efendi ! “
Burada “Apella “ kullanılmadan nasıl meram gayet güzel izah edilmişse diğer
yerlerde de şair aynı işçiliği yapabilirdi kanaatimce.
Çünkü, vurgu ve başka bir görev verilmeyen tekrarlar ( özellikle kısa
şiirlerde) hem göze daha çok batar hem işçilik adına emeği sorgular.
Elbette, şiirin kafiyelerinin daha az kullanılmış ve bâkir olmalarını tercih
ederdim. Ayrıca bir kompozisyon dili ve tekdüze cümlelerin şiirde şiir dili
estetiği ve söz kullanma sanatı adına biraz değişik versiyonların denenmesini
de.
Başarılı bir şiirdi güne düşen.
Murat Canbolat beyin özellikle bu tür şiirlerini severek ve beğenerek okuduğumu
itiraf etmeliyim.
Eyvallah!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|