Hümeyra / Halil İbrahim SAKARYA
HÜMEYRA
Fahri Âlem yüreğinde yer etmiş
Aşkullahla dolup taşsın Hümeyra
Tutkusuyla gönülcüğün har etmiş
İlkesiyle dolup taşsın Hümeyra.
Mihrap olmuş şol güllerin otağı
Aşkla bulmuş yüreğinde atağı
Hakikatte Ravza olsun yatağı
Ülküsüyle dolup taşsın Hümeyra.
Mor akşamlar benliğini götürür
Ey Sevgili! Sana nice yol yürür?
Yâr yüzünü şefaatin güldürür
Ruhsatıyla dolup taşsın Hümeyra.
Allah nasip etsin vuslat gecesi
Kalpte Rabbin Esma-Hüsna hecesi
Aşka varıp tahta çıkmış ecesi
Vuslatıyla dolup taşsın Hümeyra.
Allah Allah diyor duha vaktinde
Kalu bela, sabit kalmış akdinde
Işıklanmış İslam nuru pak dinde
Nefhasıyla dolup taşsın Hümeyra.
H.İbrahim SAKARYA
Halil İbrahim bey,
Şiirinizdeki iç durakların değişkenliğinin şiir
sesine olumsuz etkisini söyleyeceğim ama belki ondan daha önemli olan ayaklardaki redif / nakarat öncesindeki mısra
başı kafiyeleri konuşmak gerekiyor..
Her kıt’anın son mısrasını redif / nakarat olarak
bırakabilirdiniz. Bu hece şiiri için hata olmazdı. Ama kafiyeleri bu şekliyle
sıralarsanız bu kafiye hatası olur.
“ İlke - siyle / ülkü - süyle / ruhsat - ıyla /
vahdet - iyle / Mevla – sıyla “
“ İlke ile ülkü “ kafiyedir. “ Ruhsat ve vahdet de
“. Ama birbirleri ile yani ilk iki kıt’adakiler üçüncü dördüncü kıt’alarla
kafiye değil. Beşinci kıta kafiyesi “ Mevla “ ise hiçbiri ile kafiye değil.
Belki halk şiiri anlayışında sesli harflerdeki yakınlık nedeniyle beşinci kıt’a
kafiyesi mevl-a / İlk-e / ülk-ü yarım kabul edilebilir ama ( çok çok
zayıf) “ ruhsat ve vahdet ” le
kesinlikle harfsel benzerlik bile taşımıyorlar. Zaten şiirin bütününde
ayakların aynı kafiye anlayışı ile olması gerekir.
İç duraklar konusunu aslında sesin iç duraklar
vasıtasıyla nasıl etkilendiği anlayabilmeye bir örnek olduğu için değindiğimi
bilmelisiniz.
Bildiğiniz gibi ilk kıtalar bize şiirin hece ölçüsü
ve kafiye örgüsü hakkında bilgi verir. Bu ilk kıt’aya bakarak şiiri zihnimizde
oluştururuz. İlk kıtadaki ayaklar da bu oluşumu etkiler. Çünkü redif / nakaratı
kaldırmak ve değiştirmek mümkün değil.
Eğer ayakları “ …………dolup taşmış Hümeyra “ olarak
oluşturacaksak iki iç durak alternatifimiz var. Ya “ 6+5 “ yapacağız ( “ ….taşmış
Hümeyra” şekliyle okuyarak) ya da 4 + 4
+3 yaparak ( “Hümeyra” değişmeyeceğine
göre ) “ …..- dolup taşmış – Hümeyra “ şekliyle tasarlayacağız. Bana göre 4+ 4
+3 şekli daha uygun gibi. Bu size de uygun gelmiş ki giriş kıt’asındaki
giriş mısrasını böyle başlamışsınız;
Fahri Âlem -
yüreğinde - yer etmiş
Aşkullahla - dolup taşmış - Hümeyra
Tutkusuyla - gönülcüğün - har etmiş
İlkesiyle - dolup taşmış - Hümeyra.
( 4 + 4 + 3 )
“ Mihrap olmuş - şol güllerin – otağı “
Aynı şekilde devam ederken bir sonraki mısra
okuyucuyu savurdu;
“Aşkın aynasında bulmuş tutağı “
ile 6 + 5 e
geçmişsiniz. Burada ses büyük zarar görmüş. Üstelik zaruri bir durum da değil.
Belki bir alıntı yapıldığında ya da şah mısra gibi bir şey düşünüldüğünde bu
değişim yapılabilirdi. ( bunu üstadlarda zaman zaman yapmışlardır) ama burası için gereksizdi bana
göre. Akışı oldukça etkilemiş diye düşünüyorum.
“ Hakikatte - Ravza olsun - yatağı
Ülküsüyle - dolup taşmış - Hümeyra.”
Mısraları ile de 4 + 4 + 3 e dönmüşsünüz ve kayıp
yerine gelmiş.
Üçüncü kıt’a ikinci mısrada biraz değişse de ;
“Ey Sevgili! - Sana - nice yol – yürür” çok fazla
sesi etkileyen bir durum yok.
Dördüncü kıt’a da yine bir bozulma görülüyor:
Allah sevgisidir -
vuslat gecesi (6+5)
Kalbinde - Rabbinin - esma hecesi ( 4+4+3)
Aslına kavuşan - ruh bilmecesi ( 6+5 )
Vahdetiyle - dolup taşmış - Hümeyra.( 4+4+3 )
Burada yine ses sekteye uğramış ve akıcılık
değişmiş.
Ve son kıt’a ilk mısrada da;
“ Allah Allah diyor duha vaktinde “ tekrar 6+5 e
geçilerek bu düzensizlik tekrarlanmış.
Elbette, iç durak ihlalleri hecenin olmazsa olmazı
değildir. Bazı şiirlerde bu ihlalin olması da gerekebilir. Ama bu şiirde şahsen
benim çok dikkatimi çekti.
Halil İbrahim bey,
Yıllardır okuduğum bir kalemsiniz ve biliyorum ki
eğitimcisiniz. (“ Eğitimciler asla emekli olamazlar ” denir hep. Anne ve babalar gibi ) Bizim yaş
kuşağının örnek olma adına daha çok şey üstlenmesinin bir gereksinme olduğunun
bilinci ile hareket etmesi gerektiği noktasında sizinle hemfikir olduğumuzu
biliyorum. Özellikle kafiye anlayışımızı
tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Ustaların nasıl kullandığı ve hangi
estetikle harmanladığı önümüzü daha iyi aydınlatacaktır diye düşünüyorum. Hece
şiiri biraz daha sıkı çalışmaları hak ediyor galiba.
Bir dost söyleşisi babında değerlendireceğinizi
biliyorum.
Eyvallah!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|