Hümeyra / Halil İbrahim SAKARYA


HÜMEYRA
 

Fahri Âlem yüreğinde yer etmiş
Aşkullahla dolup taşsın Hümeyra
Tutkusuyla gönülcüğün har etmiş
İlkesiyle dolup taşsın Hümeyra.

Mihrap olmuş şol güllerin otağı
Aşkla bulmuş yüreğinde atağı
Hakikatte Ravza olsun yatağı
Ülküsüyle dolup taşsın Hümeyra.

Mor akşamlar benliğini götürür
Ey Sevgili! Sana nice yol yürür?
Yâr yüzünü şefaatin güldürür
Ruhsatıyla dolup taşsın Hümeyra.

Allah nasip etsin vuslat gecesi
Kalpte Rabbin Esma-Hüsna hecesi
Aşka varıp tahta çıkmış ecesi
Vuslatıyla dolup taşsın Hümeyra.

Allah Allah diyor duha vaktinde
Kalu bela, sabit kalmış akdinde
Işıklanmış İslam nuru pak dinde
Nefhasıyla dolup taşsın Hümeyra.


H.İbrahim SAKARYA
 
 
( 01/12/2010 Tarihinde Edebiyat Defteri sayfalarına düşen bir şiir.)
 
Halil İbrahim bey,
 
Şiirinizdeki iç durakların değişkenliğinin şiir sesine olumsuz etkisini söyleyeceğim ama belki ondan daha önemli olan  ayaklardaki redif / nakarat öncesindeki mısra başı kafiyeleri konuşmak gerekiyor..
 
Her kıt’anın son mısrasını redif / nakarat olarak bırakabilirdiniz. Bu hece şiiri için hata olmazdı. Ama kafiyeleri bu şekliyle sıralarsanız bu kafiye hatası olur.
 
“ İlke - siyle / ülkü - süyle / ruhsat - ıyla / vahdet - iyle / Mevla – sıyla “
“ İlke ile ülkü “ kafiyedir. “ Ruhsat ve vahdet de “. Ama birbirleri ile yani ilk iki kıt’adakiler üçüncü dördüncü kıt’alarla kafiye değil. Beşinci kıta kafiyesi “ Mevla “ ise hiçbiri ile kafiye değil. Belki halk şiiri anlayışında sesli harflerdeki yakınlık nedeniyle beşinci kıt’a kafiyesi mevl-a / İlk-e / ülk-ü yarım kabul edilebilir ama ( çok çok zayıf)  “ ruhsat ve vahdet ” le kesinlikle harfsel benzerlik bile taşımıyorlar. Zaten şiirin bütününde ayakların aynı kafiye anlayışı ile olması gerekir.
 
İç duraklar konusunu aslında sesin iç duraklar vasıtasıyla nasıl etkilendiği anlayabilmeye bir örnek olduğu için değindiğimi bilmelisiniz.
 
Bildiğiniz gibi ilk kıtalar bize şiirin hece ölçüsü ve kafiye örgüsü hakkında bilgi verir. Bu ilk kıt’aya bakarak şiiri zihnimizde oluştururuz. İlk kıtadaki ayaklar da bu oluşumu etkiler. Çünkü redif / nakaratı kaldırmak ve değiştirmek mümkün değil.
 
Eğer ayakları “ …………dolup taşmış Hümeyra “ olarak oluşturacaksak iki iç durak alternatifimiz var. Ya “ 6+5 “ yapacağız ( “ ….taşmış Hümeyra” şekliyle okuyarak)  ya da 4 + 4 +3 yaparak ( “Hümeyra”  değişmeyeceğine göre ) “ …..- dolup taşmış – Hümeyra “ şekliyle tasarlayacağız. Bana göre 4+ 4 +3 şekli daha uygun gibi. Bu size de uygun gelmiş ki giriş kıt’asındaki giriş  mısrasını böyle başlamışsınız;
 
 Fahri Âlem - yüreğinde - yer etmiş
Aşkullahla - dolup taşmış - Hümeyra
Tutkusuyla - gönülcüğün - har etmiş
İlkesiyle - dolup taşmış - Hümeyra.
( 4 + 4 + 3 )
 
“ Mihrap olmuş - şol güllerin – otağı “
Aynı şekilde devam ederken bir sonraki mısra okuyucuyu savurdu;
 
“Aşkın aynasında bulmuş tutağı “
 ile 6 + 5 e geçmişsiniz. Burada ses büyük zarar görmüş. Üstelik zaruri bir durum da değil. Belki bir alıntı yapıldığında ya da şah mısra gibi bir şey düşünüldüğünde bu değişim yapılabilirdi. ( bunu üstadlarda zaman zaman  yapmışlardır) ama burası için gereksizdi bana göre. Akışı oldukça etkilemiş diye düşünüyorum.
“ Hakikatte - Ravza olsun - yatağı
Ülküsüyle - dolup taşmış - Hümeyra.”
 
Mısraları ile de 4 + 4 + 3 e dönmüşsünüz ve kayıp yerine gelmiş.
 
Üçüncü kıt’a ikinci mısrada biraz değişse de ;
 
“Ey Sevgili! - Sana - nice yol – yürür” çok fazla sesi etkileyen bir durum yok.
 
Dördüncü kıt’a da yine bir bozulma görülüyor:
 
Allah sevgisidir -  vuslat gecesi (6+5)
Kalbinde - Rabbinin - esma hecesi ( 4+4+3)
Aslına kavuşan - ruh bilmecesi ( 6+5 )
Vahdetiyle - dolup taşmış - Hümeyra.( 4+4+3 )
 
Burada yine ses sekteye uğramış ve akıcılık değişmiş.
 
Ve son kıt’a ilk mısrada da;
 
“ Allah Allah diyor duha vaktinde “ tekrar 6+5 e geçilerek bu düzensizlik tekrarlanmış.
 
Elbette, iç durak ihlalleri hecenin olmazsa olmazı değildir. Bazı şiirlerde bu ihlalin olması da gerekebilir. Ama bu şiirde şahsen benim çok dikkatimi çekti.
 
Halil İbrahim bey,
 
Yıllardır okuduğum bir kalemsiniz ve biliyorum ki eğitimcisiniz. (“ Eğitimciler asla emekli olamazlar ”  denir hep. Anne ve babalar gibi ) Bizim yaş kuşağının örnek olma adına daha çok şey üstlenmesinin bir gereksinme olduğunun bilinci ile hareket etmesi gerektiği noktasında sizinle hemfikir olduğumuzu biliyorum.  Özellikle kafiye anlayışımızı tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Ustaların nasıl kullandığı ve hangi estetikle harmanladığı önümüzü daha iyi aydınlatacaktır diye düşünüyorum. Hece şiiri biraz daha sıkı çalışmaları hak ediyor galiba.
 
Bir dost söyleşisi babında değerlendireceğinizi biliyorum.
 
Eyvallah!

Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ








Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
23.11.2024 09:26:16
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.