Öyle Bir Heceyim Ki; / Afet KIRAT
Öyle bir heceyim ki;
Önümdeki mısralar el pençe divan durur
Serbest akan dereyi kalıba sokan benim.
Karşı duramaz asla coşan çağlayan kurur
Rüzgârın kanadıyla ilkbahar kokan benim.
Öyle bir heceyim ki;
Bir asker komutuyla yağmurun damlasını
“ Uygun adım!” Diyerek yürüten şahin benim.
Doldurarak kalplere şiirlerin hasını
Geleceği anlatan en büyük kâhin benim.
Öyle bir heceyim ki;
Dünyada düzensizlik sürerken biteviye
Hepsine son verecek asıl kahraman benim.
Çabalarım yılmadan çıksın diye seviye
Has şiire ahenge her zaman aman benim.
Öyle bir heceyim ki;
Dar sınırlar içinde özgürlüğü yaşarım
Yedi âlem arası serbestçe gezen benim.
İnancımla gücümle her zorluğu aşarım
Nerede şiir varsa ilk anda sezen benim.
Öyle bir heceyim ki;
İçimde yaşatırım Ferhat ile Şirin’i
Mecnun’u ıssız çöle sürgün yollayan benim.
Sokakta sürünürken evsiz kalan birini
Şefkatli sözlerimle sarıp kollayan benim.
Öyle bir heceyim ki;
Yusuf’u kör kuyudan ışığa kavuşturan
Züleyhâ’yı sevdayla kor edip yakan benim.
Gökyüzünün koynundan şimşeği savuşturan
Hak aşkıyla yanarak yerine çakan benim.
Öyle bir heceyim ki;
Asırlarca yaşadım gönlünde ozanların
Yürüdüm dilden dile akılda kalan benim.
Saplanırım göğsüne şeklimi bozanların
Başıboşun kalbine korkuyu salan benim.
Öyle bir heceyim ki;
En güzel şarkıların nağmesinde coşarım
Gönüllere şevk veren ahengin kızı benim.
Nerede dize varsa düşünmeden koşarım
Edebiyat cenginin altın yıldızı benim.
Öyle bir heceyim ki;
Öfkemi hiddetimi merhametim aşıyor
Yetimlerin başını öpüp okşayan benim.
Dizelerim aşığın sırlarını taşıyor
Ben heceyim ben varım saygıya şayan benim.
Afet Kırat
Bu şiirdeki genel duruma baktığımızda târif edilen
hece mi ( hece şiiri ) yoksa kalemin sâhibi mi çok net değil.
Başlık; “ Ben Heceyim “ olsa da, hece şiirlerinde;
hecelerin mısraları, mısraların kıt’a ve bendleri, onların da hece şiirini
oluşturduğunu bildiğimize göre daha ilk mısrada;
“ Önümdeki mısralar el pençe divan durur ” tesbiti
ve iddiasının kesinlikle “Öyle bir heceyim ki; “nin izâhı olmadığını /
olmayacağını düşünüyorum. Demek ki şaire “Öyle bir heceyim ki “ den ziyade
zihninde tasavvur ettiği “öyle bir hececiyim ki “ yi biraz vernelleyip biraz
boyayıp biraz da cilalayıp bu eksenden kaydırarak ( beki tepki çekmemek adına)
okuyucuya sunmuş.
Bu güveni ve kararlılığı öyle bir noktaya gelmiş ki;
her ne kadar duyguların serbestliğinin kalıba sokulmuş hâli gibi düşünülse de
serbest şiire ve serbestçilere bayağı dokundurmuş ve âdeta yok saymış:
“Serbest akan dereyi kalıba sokan benim.
Karşı duramaz asla coşan çağlayan kurur”
“Doldurarak kalplere şiirlerin hasını
Geleceği anlatan en büyük kâhin benim.”
“Dünyada düzensizlik sürerken biteviye
Hepsine son verecek asıl kahraman benim.”
“Has şiire ahenge her zaman aman benim.”
“Yusuf’u kör kuyudan ışığa kavuşturan
Züleyhâ’yı sevdayla kor edip yakan benim.
Gökyüzünün koynundan şimşeği savuşturan
Hak aşkıyla yanarak yerine çakan benim.”
“Başıboşun kalbine korkuyu salan benim.”
“En güzel şarkıların nağmesinde coşarım”
“Ben heceyim ben varım saygıya şayan benim.”
…
Sadece o kadar mı?
Hayır!
Eğer şaire bu târifte kendini değil de hece şiirini
anlattığını söylüyorsa bir başka konu var.
Heceye biçilen cinsiyet!
Aslında kurallı olması nedeniyle daha çok erkeksi
özellikler taşıdığını düşündüğüm ama hiç dile getirmediğim hece şiirini;
“ Gönüllere şevk veren ahengin kızı benim.” Diyerek
kadınlaştırmıştır.
İster hece, ister hececi olarak şaire olsun bu şiir
çok çok iddialı, hatta iddiadan da öte bir meydan okuyuşun ve “ tarzımdan /
benden başkasını tanımam “ anlayışının bir ürünü gibi karşımızda duruyor.
Sigmund Freud’un tezini ve anlayışını istisna bırakarak halk tâbiriyle sanki “
narsisizm “ belirtileri de göze çarpmıyor değil.
Bir başka tâbirle; işin merkezine “ nehnu “ yu (
“biz” i ) değil de “ ene “ yi ( “ ben “ liği) yerleştirdiğimizde hiçbir şeye
karşı ön yargısız olmak mümkün olmadığı gibi, hiçbir uyarıyı, ikazı ve
eleştiriyi de ciddiye almamak gibi bir durumla karşılaşırız ki; birisinin
cennetten kovulması ve insanlığın başına belâ olma sürecindekilerle aynı
şeyleri yaşaması gibi büyük bir tehlikenin bizi bekleyeceği de âşikârdır.
(Allah korusun
Genellikle, “ hecenin sultanı, üstade, hoca, en iyi
hececi “ sıfatları ile tanıdığımız şairenin bu iddialı tavrını şahsen beni
rahatsız etmemekle birlikte diğer bazı arkadaşları rahatsız etmiştir düşüncesi
ile çok doğru bulmadığımı söylemek isterim.
Tarzları ve şahısları hedef almaktan çok işini iyi
yapmayanları ve ciddiye almayanları hedef almanın daha doğru olduğunu düşünürüm
hep.
Ne yani, iyi bir serbest şiiri ya da serbestçiyi yok
mu sayacağız?
Övgümüz de yergimiz de kıvamında olmalı..
Mısra tekniği olarak ise;
7+7 hece ölçüsü ile yazılan bu şiirdeki “Öyle bir
heceyim ki “ leri ilk yedilerin içine yerleştirmek gerekirdi. Kıt’a başında
sanki “Damokles'in Kılıcı “ gibi durmaları biraz görüntü ve hece dokusu
itibarıyla sanki uyuşmamış gibi.
“ Öyle bir heceyim ki; En güzel şarkıların ”
tasarımı heceye daha yatkın olurdu sanki..
Eyvallah!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|