Her Yaşta Aşk Vardır / Ülkü AHISKA


Her Yaşta Aşk Vardır
 
            Mutluluktan uçurur, aşk karşılık görünce.
            Heyecanı sonsuzdur yürek fırlar yerinden.
            Doyum olmaz keyfine, muradına erince.
            Onları kıskananlar,kahrolur kederinden.
 
            Alır götürür seni bulutlara kondurur.
            Dinler hüzzam şarkılar,ateşini söndürür.
            Kavak yeli estirir etrafında döndürür.
            Başına geldiğinde atamazsın serinden.
 
            Görmez kötü huyunu melek olur gözünde.
            Gül-i ranadır gönlü gamze açar yüzünde.
            Doyum olmaz sohbete,ballar akar sözünde.
            Aşkın kökü derindir,sökemezsin yerinden.
 
            İki yürek bir olur aynı gayeyle atar.
            Yaşlıların sevdası halkın gözüne batar.
            İlk aşklar unutulmaz yaşamına renk katar.
            Birbirine tutkundur,ayrılamaz erinden.
 
            Gözlerden gönüllere bir elektrik akar,
            Nasıl bir akımdır ki, gönlü kor gibi yakar.
            Efsunlu bakışlardan kalpte şimşekler çakar.
            Ateş bacayı sarar artık yanar derinden
 
 
            Ülkü Ahıska
 
 
( 22/03/2010 Tarihinde Edebiyat Defteri sayfalarına düşen bir şiir.)
 
 
 
Sitedeki hece şiirlerini tâkip etmeye çalışan biri olarak ilk dikkatimi çeken bir yorumunuzdu. Bir şiire gerçekten beğendiğim bir eleştiri getirerek eksiklerini ve olması gerekenleri sıralamıştınız. Eleştiri yaparken adil davranmayı prensip edinenlerin eleştiri yapılırken de hoşgörülü olabileceğini düşündüğümdendir ki sayfanıza gelip yazacaklarımı rahatlıkla yazabiliyor, bu davranışımın şahsınızla bağlantılı olmayıp sadece ortadaki ürünle ilgili olacağını anlayacağınızı düşünüyor ve biliyorum.

Değerli öğretmenim,
Gerek tarihsel süreci gerek devreleri gerek etkileşimleri gerek tarzları konusunda edebiyat alanında mutlaka sizlerden öğreneceğimiz, bilginize başvuracağımız bir çok konu vardır. Çünkü, alanınız edebiyat! Ama; edebiyattan şiire, şiirden hece şiirine geldiğimizde bir hece meraklısı olarak ben de bir iki şey söylemek isterim.

Çok iyi bilirsiniz ki, şiir; iç ve dış unsurları, kendini diğer edebî metinlerden ayıran özellikleri ile farklı olmayı gerektiren bir alandır.Özellikle hece şiirindeki dış unsurları ( hece, kafiye..) tamamlamak şiirin şiir olduğunu ortaya koymaz. Hece ve kafiye hece şiirin olmazsa olmazıdır ama; kompozisyon, bütünlük, anlam, ifade biçimindeki şiirsellik, derinlik, ses, devamlılık, dokusal uyum, dil, imlâ, edebî sanatlar gibi iç unsurların çok çok önemli olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Hece şiirlerindeki en büyük zafiyetin ölçüye ve kafiyeye anlamın ve şiirselliğin feda edilmesidir. Hâl böyle olunca da heceyi “ vaktini tamamlamış “ olarak düşünenlerin tezlerini doğrulurcasına hece yazanlar bayağı emek veriyorlar.. Oysa ki durum hiç de öyle değil!

Şiirinize gelince;

Şiirdeki noktalama işaretleri konusunda tam bir uyum sağlanmamış olsa da “Gözlerden gönüllere bir elektirik akar ” mısrasında kullandığınız “ elektirik “ kelimesini keşke şiiri bir word sayfasında yazıp da fark edebilseydiniz. Ben “ elektrik “ olarak biliyorum.

“ Yerinden / kederinden/serinden/yerinden/erinden/derinden ” ayak kafiyeleri, “ görünce /erince, kondurur /söndürür / döndürür, gözünde / yüzünde / sözünde, atar / batar / katar, akar / yakar / çakar “ şekliyle ise diğer kafiyeleri kullanarak oluşturduğunuz bu beş kıta şiirde doğrusu bu kadar kolay, basit ve çok kullanılmış kafiyeleri bir arada görmeyi arzu etmezdim.En azından birkaç yerde daha bâkir ve az kullanılmış kafiyeler görmek bir edebiyat öğretmeni, iki kitabı yayımlanmış ve bu işe çok genç yaşta başlamış biri olarak sizden beklediğimdi.

Hele hele sadece bir tekrar olarak görünüzden kaçtığına inanmak istediğim;

“Heyecanı sonsuzdur yürek fırlar yerinden.
Aşkın kökü derindir,sökemezsin yerinden.”

Mısralarındaki aynı kafiyeleri inşallah cinas olarak düşünmemişinizdir.
Bildiğiniz gibi cinas; kesinlikle farklı anlam ihtiva eden aynı yazılışlardır. “ Yerinden fırlamak “ ile “ yerinden sökmek / sökülmek “ arasında “ yerinden “ penceresinden bakıldığında bir anlamsal farkın olmadığını bilmek gerekir. Okuduğumuz şiirlerde gördüğüm ve doğrusu çok üzüldüğüm “ cinas olarak düşünülen kelimenin bir öncesine getirilen farklı bir kelime ile “cinas yapma alışkanlığını sizin yapabileceğinizi düşünmüyorum. O zaman her şiiri rahatlıkla cinaslı yapabiliriz.

Kapının kolu /pencerenin kolu,
Ayşe’nin yüzü / Fatma’nın yüzü,
Türkiye’nin bayrağı / Yunanistan’ın bayrağı..
…………………………………………

Sıradan kafiyeler dedik.. Bu sıradan kafiyelere uyum adına kurduğunuz cümlelere ve mısralarınıza baktığımızda ise düşük cümleleri de ayrıca görüyoruz.

“ Doyum olmaz keyfine, muradına erince. “ dedikten sonra;
“ Onları kıskananlar, kahrolur kederinden “ demek gibi..

“Dinler hüzzam şarkılar, ateşini söndürür.” demişsiniz. Müzikten çok fazla anlamam ama “hüzzam bestelere “ şöyle bir baktım ve bu tarzın şarkılarının ateşi söndürenden çok ateşi artıranlardan, efkârlandıranlardan olduğunu gördüm.

Meselâ;

Açmam Açamam Söyleyemem Derdimi
Adanın Yeşil Çamları Aşkımıza Yer Olsun
Ağlaya Ağlaya Giderim Diyor ( Gelin Alayı )
Ah Şu Gönlümüz
Ah'ım Gibi Ah Var Mı Acep
Akasyalar Açarken ( Yar Yolunu Kolladim )
Akşam Dönüşü Geçtim O Esrarlı Bağından
Akşamın Olduğu Yerde Bekle Diyorsun Gelmiyorsun
Alı Verin Bağlamamı Çalayım Aman
Aman Dayler Yol Verin A Beyler
Arabaya Taş Koydum Civanım
Asker Oldum Piyade
Aşk Fırtınası
Aşkın Beni Durmaz Yakar
Aşkın Beni Yakıyor Niye Hala Kaçıyorsun?
Aşkınla Sürünsem Yine Aşkınla Delirsem
At Kadehi Elinden
Avare Gönül Yine Sensiz Hicrana Daldı ...
Ay Öperken Suların Göğsünü Sahilde Yıkan
…………………………………………………………

“ Başına geldiğinde atamazsın serinden.” Mısrasında neden iki baş kelimesi kullandığınızı düşünüyorum. Baş ve ser..Her ne kadar ser; baştan başka, tepe, uç, son anlamları ile az da olsa kullanılsa da en bilinen anlamı baştır..” serden geçmek “ “ ser verip sır vermemek “ de olduğu gibi.burada “ başına geldiğinde atamazsın başından “ anlamına gelecek bir sıralanışın sadece ayak kafiyelerine uyum adına yapıldığı çok belli oluyor. Ha kullanılmaz mı? Elbette kullanılabilir. Ama bir şiir mısrasında kullanılmamalı.


“Kavak yeli estirir…..” mısrasını bir şiir meraklısı hele hele bir edebiyat öğretmeni şiirinde kullanmamalı.. Bunun dizisi bile televizyonda devam ederken. Sizin burayı daha veciz bir dil ile ifade etmeniz gerekirdi.

Ve; “Doyum olmaz sohbete, ballar akar sözünde.”
Yani bu mısradaki ifadeye ne demem gerekiyor bilemiyorum.Cümlenin basitliği yanında “ “ ballar ve sözünde “ bir yanın tekil bir yanın çoğul olması çok ayrı bir tezat..Bu cümleyi siz kurmamalıydınız..

“ Birbirine tutkundur, ayrılamaz erinden. “
Mısrasına ne diyeceğiz?
Hangi er? Hangisi er?
Şiirin başlığı ve genel muhtevası bir cinsiyet penceresinden bakışı değil genel bir bakışı ortaya koyuyor. Aşkta da cinsiyet olmadığına göre “ erinden ayrılamayan “ kim?
İşte burası da kafiye adına yaşanan bir anlam kıyımı daha!

Değerli öğretmenim,

En azından vasat bir şiir olması gerekirken vasatı yakalayamamış bu şiiriniz hece adına beni son derece üzdü. Üstelik bir de buna uğur böceği takılması âdeta bu eksikliklere pirim vermek, okuyanların kafasındaki hece imajını yanlış yerlere sürükleme kaygısı ile birleşince bu üzüntüm bir kat daha arttı.

Bir edebiyatçı penceresinden bakıldığında şiir bu kadar alelâdeliği hak ediyor mu sizce?
Bence etmiyor!

Biraz daha özen göstermeyi umut ederek;

Eyvallah!

 
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ








Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
28.3.2024 16:36:22
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.