Her Yaşta Aşk Vardır / Ülkü AHISKA
Her Yaşta Aşk Vardır
Mutluluktan uçurur, aşk karşılık görünce.
Heyecanı sonsuzdur yürek fırlar yerinden.
Doyum olmaz keyfine, muradına erince.
Onları kıskananlar,kahrolur kederinden.
Alır götürür seni bulutlara kondurur.
Dinler hüzzam şarkılar,ateşini söndürür.
Kavak yeli estirir etrafında döndürür.
Başına geldiğinde atamazsın serinden.
Görmez kötü huyunu melek olur gözünde.
Gül-i ranadır gönlü gamze açar yüzünde.
Doyum olmaz sohbete,ballar akar sözünde.
Aşkın kökü derindir,sökemezsin yerinden.
İki yürek bir olur aynı gayeyle atar.
Yaşlıların sevdası halkın gözüne batar.
İlk aşklar unutulmaz yaşamına renk katar.
Birbirine tutkundur,ayrılamaz erinden.
Gözlerden gönüllere bir elektrik akar,
Nasıl bir akımdır ki, gönlü kor gibi yakar.
Efsunlu bakışlardan kalpte şimşekler çakar.
Ateş bacayı sarar artık yanar derinden
Ülkü Ahıska
Sitedeki
hece şiirlerini tâkip etmeye çalışan biri olarak ilk dikkatimi çeken bir
yorumunuzdu. Bir şiire gerçekten beğendiğim bir eleştiri getirerek eksiklerini
ve olması gerekenleri sıralamıştınız. Eleştiri yaparken adil davranmayı prensip
edinenlerin eleştiri yapılırken de hoşgörülü olabileceğini düşündüğümdendir ki
sayfanıza gelip yazacaklarımı rahatlıkla yazabiliyor, bu davranışımın
şahsınızla bağlantılı olmayıp sadece ortadaki ürünle ilgili olacağını anlayacağınızı
düşünüyor ve biliyorum.
Değerli öğretmenim,
Gerek tarihsel süreci gerek devreleri gerek etkileşimleri gerek tarzları
konusunda edebiyat alanında mutlaka sizlerden öğreneceğimiz, bilginize
başvuracağımız bir çok konu vardır. Çünkü, alanınız edebiyat! Ama; edebiyattan
şiire, şiirden hece şiirine geldiğimizde bir hece meraklısı olarak ben de bir
iki şey söylemek isterim.
Çok iyi bilirsiniz ki, şiir; iç ve dış unsurları, kendini diğer edebî
metinlerden ayıran özellikleri ile farklı olmayı gerektiren bir
alandır.Özellikle hece şiirindeki dış unsurları ( hece, kafiye..) tamamlamak
şiirin şiir olduğunu ortaya koymaz. Hece ve kafiye hece şiirin olmazsa
olmazıdır ama; kompozisyon, bütünlük, anlam, ifade biçimindeki şiirsellik,
derinlik, ses, devamlılık, dokusal uyum, dil, imlâ, edebî sanatlar gibi iç
unsurların çok çok önemli olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Hece
şiirlerindeki en büyük zafiyetin ölçüye ve kafiyeye anlamın ve şiirselliğin
feda edilmesidir. Hâl böyle olunca da heceyi “ vaktini tamamlamış “ olarak
düşünenlerin tezlerini doğrulurcasına hece yazanlar bayağı emek veriyorlar..
Oysa ki durum hiç de öyle değil!
Şiirinize gelince;
Şiirdeki noktalama işaretleri konusunda tam bir uyum sağlanmamış olsa da
“Gözlerden gönüllere bir elektirik akar ” mısrasında kullandığınız “ elektirik
“ kelimesini keşke şiiri bir word sayfasında yazıp da fark edebilseydiniz. Ben
“ elektrik “ olarak biliyorum.
“ Yerinden / kederinden/serinden/yerinden/erinden/derinden ” ayak kafiyeleri, “
görünce /erince, kondurur /söndürür / döndürür, gözünde / yüzünde / sözünde,
atar / batar / katar, akar / yakar / çakar “ şekliyle ise diğer kafiyeleri
kullanarak oluşturduğunuz bu beş kıta şiirde doğrusu bu kadar kolay, basit ve
çok kullanılmış kafiyeleri bir arada görmeyi arzu etmezdim.En azından birkaç
yerde daha bâkir ve az kullanılmış kafiyeler görmek bir edebiyat öğretmeni, iki
kitabı yayımlanmış ve bu işe çok genç yaşta başlamış biri olarak sizden
beklediğimdi.
Hele hele sadece bir tekrar olarak görünüzden kaçtığına inanmak istediğim;
“Heyecanı sonsuzdur yürek fırlar yerinden.
Aşkın kökü derindir,sökemezsin yerinden.”
Mısralarındaki aynı kafiyeleri inşallah cinas olarak düşünmemişinizdir.
Bildiğiniz gibi cinas; kesinlikle farklı anlam ihtiva eden aynı yazılışlardır.
“ Yerinden fırlamak “ ile “ yerinden sökmek / sökülmek “ arasında “ yerinden “
penceresinden bakıldığında bir anlamsal farkın olmadığını bilmek gerekir.
Okuduğumuz şiirlerde gördüğüm ve doğrusu çok üzüldüğüm “ cinas olarak düşünülen
kelimenin bir öncesine getirilen farklı bir kelime ile “cinas yapma
alışkanlığını sizin yapabileceğinizi düşünmüyorum. O zaman her şiiri rahatlıkla
cinaslı yapabiliriz.
Kapının kolu /pencerenin kolu,
Ayşe’nin yüzü / Fatma’nın yüzü,
Türkiye’nin bayrağı / Yunanistan’ın bayrağı..
…………………………………………
Sıradan kafiyeler dedik.. Bu sıradan kafiyelere uyum adına kurduğunuz cümlelere
ve mısralarınıza baktığımızda ise düşük cümleleri de ayrıca görüyoruz.
“ Doyum olmaz keyfine, muradına erince. “ dedikten sonra;
“ Onları kıskananlar, kahrolur kederinden “ demek gibi..
“Dinler hüzzam şarkılar, ateşini söndürür.” demişsiniz. Müzikten çok fazla
anlamam ama “hüzzam bestelere “ şöyle bir baktım ve bu tarzın şarkılarının
ateşi söndürenden çok ateşi artıranlardan, efkârlandıranlardan olduğunu gördüm.
Meselâ;
Açmam Açamam Söyleyemem Derdimi
Adanın Yeşil Çamları Aşkımıza Yer Olsun
Ağlaya Ağlaya Giderim Diyor ( Gelin Alayı )
Ah Şu Gönlümüz
Ah'ım Gibi Ah Var Mı Acep
Akasyalar Açarken ( Yar Yolunu Kolladim )
Akşam Dönüşü Geçtim O Esrarlı Bağından
Akşamın Olduğu Yerde Bekle Diyorsun Gelmiyorsun
Alı Verin Bağlamamı Çalayım Aman
Aman Dayler Yol Verin A Beyler
Arabaya Taş Koydum Civanım
Asker Oldum Piyade
Aşk Fırtınası
Aşkın Beni Durmaz Yakar
Aşkın Beni Yakıyor Niye Hala Kaçıyorsun?
Aşkınla Sürünsem Yine Aşkınla Delirsem
At Kadehi Elinden
Avare Gönül Yine Sensiz Hicrana Daldı ...
Ay Öperken Suların Göğsünü Sahilde Yıkan
…………………………………………………………
“ Başına geldiğinde atamazsın serinden.” Mısrasında neden iki baş kelimesi
kullandığınızı düşünüyorum. Baş ve ser..Her ne kadar ser; baştan başka, tepe,
uç, son anlamları ile az da olsa kullanılsa da en bilinen anlamı baştır..”
serden geçmek “ “ ser verip sır vermemek “ de olduğu gibi.burada “ başına
geldiğinde atamazsın başından “ anlamına gelecek bir sıralanışın sadece ayak
kafiyelerine uyum adına yapıldığı çok belli oluyor. Ha kullanılmaz mı? Elbette
kullanılabilir. Ama bir şiir mısrasında kullanılmamalı.
“Kavak yeli estirir…..” mısrasını bir şiir meraklısı hele hele bir edebiyat
öğretmeni şiirinde kullanmamalı.. Bunun dizisi bile televizyonda devam ederken.
Sizin burayı daha veciz bir dil ile ifade etmeniz gerekirdi.
Ve; “Doyum olmaz sohbete, ballar akar sözünde.”
Yani bu mısradaki ifadeye ne demem gerekiyor bilemiyorum.Cümlenin basitliği
yanında “ “ ballar ve sözünde “ bir yanın tekil bir yanın çoğul olması çok ayrı
bir tezat..Bu cümleyi siz kurmamalıydınız..
“ Birbirine tutkundur, ayrılamaz erinden. “
Mısrasına ne diyeceğiz?
Hangi er? Hangisi er?
Şiirin başlığı ve genel muhtevası bir cinsiyet penceresinden bakışı değil genel
bir bakışı ortaya koyuyor. Aşkta da cinsiyet olmadığına göre “ erinden
ayrılamayan “ kim?
İşte burası da kafiye adına yaşanan bir anlam kıyımı daha!
Değerli öğretmenim,
En azından vasat bir şiir olması gerekirken vasatı yakalayamamış bu şiiriniz
hece adına beni son derece üzdü. Üstelik bir de buna uğur böceği takılması
âdeta bu eksikliklere pirim vermek, okuyanların kafasındaki hece imajını yanlış
yerlere sürükleme kaygısı ile birleşince bu üzüntüm bir kat daha arttı.
Bir edebiyatçı penceresinden bakıldığında şiir bu kadar alelâdeliği hak ediyor
mu sizce?
Bence etmiyor!
Biraz daha özen göstermeyi umut ederek;
Eyvallah!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|