Yerin Yok Senin / Şengül CENNET
YERİN YOK SENİN
Gönlüme mihmândın ruhuma ferdâ
Billûr bir şûleydin ayn-ı cidârda
Katre katre yaşlar aktı didârda
***Şu gördüğün sûret senin eserin
***Ey gönül bakacak ferin yok senin.
Visali beklerken şen yürek soldu
Heba yakarışlar pelesenk oldu
Geçti aşk çağları, miâdı doldu
***Şu verdiğin mühlet senin eserin
***Ey gönül salacak hârın yok senin.
Kararttı şemsimi baht-ı hiddetim
Gedâya çevirdi zifir hasretim
Ağyâra sevk olsun zûhr-u servetim
***Şu serdiğin illet senin eserin
***Ey gönül yanacak nârın yok senin.
İkrâmın sevdaydı aşkın ziyafet
Gülüşlerin gönle fecr-i zerafet
Şimdi geç otur da nâşımı seyret
***Şu gerdiğin ülfet senin eserin
***Gönül utanacak ârın yok senin.
Her firkat zamansız erkendir bana
Gönlünün köşesi meskendir bana
Kör telâş hiddetle koşarken sana
***Şu yorduğun fıtrat senin eserin
***Ey gönül sevecek yârin yok senin.
İçime bir tomar od attın gittin
Bir kâl-u belada bıraktın gittin
Hani sen mihrâbım, bana aittin?
***Şu vurduğun tokat senin eserin
***Ey gönül çalacak şerrin yok senin.
Ruh-u bizârımda kıyâmet koptu
Nevbahar gönlüme pür şitâ çöktü
Gark oldu nefsime zemberek tortu
***Şu kırdığın kudret senin eserin
***Ey gönül vuracak serin yok senin.
Bu zevâl senindir üstüme atma
Haslet kıyımında ahr-i uzatma
Cümle vebâlleri bana dayatma
***Şu sürdüğün töhmet senin eserin
***Ey gönül gidecek seyrin yok senin.
Beni bırak böyle kendi halimle
Kendimi kahrettim kendi elimle
Son sevda yıkımı son bir kor hamle
***Şu sardığın külfet senin eserin
***Ey gönül edecek cevrin yok senin.
Hakkım helâl etmem bilesin sana
Savurdun yellere saldın hicrâna
Revâ mı böylesi eziyet can’a
***Şu gördüğün ceset senin eserin
***Ey gönül yatacak yerin yok senin.
Şengül Cennet
Hece şiiri
olarak kısa şiir kapsamında değerlendirilmeyecek bu şiirin şairesinin bundan
önceki son iki şiirine baktığımızda; birinde 6+5, diğerinde 7+7 hece ölçüsünü
tercih etse de, bu şiirde olduğu gibi 3+2 mısra sayısını ve redifli ( nakaratlı
) ayakları öne çıkardığını görüyoruz. Önceki iki şiirden farklı olarak bu
şiirde redifleri de kafiyeyle güzelleştirerek bana göre bir basamak daha yukarı
çıkmayı başarmıştır. Belki, dördüncü kıtadaki redif mısrasının başındaki “ ey “
nidasının eksik olması burada “ keşke olsaydı “ diyebileceğimiz bir husus
olabilir.
Sağlam bir
şiir öncelikle..
Kafiye
kaygısı ve hece kalıplarının kıskacına sıkışmamış, akıcılık, şiir sesi ve
anlamsal derinlik hiç bozulmamış, mâna bütünlüğü hem mısra hem kıta hem de
şiirinin bütününde çok belirgin olarak kendini hissettirerek kopmalara müsaade
etmemiş ve okuyucu sıkmadan son mısraya kadar getirmeyi başarmış.
Ayrıca,
mısra tekniği olarak da ben şiirim diyor.
Gerek bu
şiirde gerekse diğer şiirlerde tercih edilen Arapça, Farsça ve Osmanlıca
kelimelerin de şiirin dokusu ve sesi ile çok bütünleştiğini, ayrı bir görsel ve
anlamsal zenginlik kattığını söylemeliyim. Kullanılışlarındaki yer ve anlam ise
şairenin dile vâkıf olduğunu, sözlükden bakarak kullanmadığını bize haber
veriyor.
Bu şiir,
şairenin diğer şiirlerinde olduğu gibi bilgi, birikim ve emek ürünü.
Yerini
fazlasıyla hak ediyor.
Tebrikler!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
4.9.2011 21:32:14
yeni gördüm ...gurur duydum !
sonsuz saygımla Mehmet Emin Hocam ...
Şengül CENNET
|