Oflu Şiirleri / Hasret, Hüzün Kapısını Çalınca
Hasret, Hüzün Kapısını
Çalınca
Kıyam edip özlemim saffa durduğu zaman;
Engebeli yollarım döner, saklıma düşer
Hüzün saatlerime hasret vurduğu zaman;
Gönlümü esir eden yine aklıma düşer!
Buruk gülüşleriyle tebessüm eder mâzi
Anındaki dört mevsim gelir yüzüme yansır
Yandıkça yanan yürek nasıl olsun ki râzı?
Sensiz geçmeyen zaman yürürken asır asır!
Ve, yalnızım… Kar yağar kırlaşan şakaklara
Mahşeri kalabalık içinde en yalnızım
Basamam ayağının değdiği sokaklara!
Kimsesizden kimsesiz, bin beter ben yalnızım!
Bir ben olabilseydim teninin ücrasında
Arada bir olsa da belki elin değerdi
Ya da bir ak olsaydım saçların arasında
Yolarken dokunuşun dünyalara değerdi!
Bir ben vardı mazide benlikten öte bir ben
Simsiyah memeleri umut umut sağardım
Muhalin gerçek yüzü oldu boynumu eğen
Her çözümsüz denklemin paydasında ben vardım!
- Bayram geldi! Diyorlar; - bir kere gülsün yüzün
Gül yüzlüye hasretken bu yüz nasıl gülecek ?
Ardında bıraktığın bu derbeder öksüzün
Cemâline akseden bayram var mı gelecek? !
Kutlansın! Kutlasınlar sevinç, neşe ve hazla
Bilinen her yönüyle bayram kutlu âhenktir
Senden bir zerre olsun, ben yetinirim azla
Hangi bayram yüzüne bir kez bakmaya denktir? !
Dağılmaz bu bulutlar, bu hava açmaz gülüm
Dualar reddedildi; af düştü, niyaz düştü!
Doğsa da küllerinden bu şair uçmaz gülüm
Bedenime buzdağı, gönlüme ayaz düştü!
Nefes kesen yükünü yüklenip de sevdanın
Senden, kendimden kaçıp meçhule gidiyorum
Bedeline katlanmak ağırmış elvedanın
Anladım ki, günbegün; bittikçe bitiyorum!
Şimdi, bensiz girdiğin biz olan o mâbede
Gülünce güller açan o güllerden der gülüm
Ölümsüzleşen aşkı ben taşırken ebede
Son kez olsun sesime âh! Olsun ses ver gülüm!...
Oflu / Mehmet Emin Türkyılmaz
İstanbul
– Ekim 2007
( Not: Her sitede adımın
ve şiirlerimin olmasını istemediğim için; yazılı izin alınmaksızın şiirlerimin
tek tek ya da blok olarak kendi kayıt ettiğim sitelerin dışında yayımlanmasına
izin vermiyorum.)
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|