Hacı Bayram- ı Veli / Hayatı
Doğum ismi, Numan bin Ahmed, lakabı "Hacı
Bayram"dır. 1352 (H. 753) tarihinde Ankara'nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl
(Sol-fasol) köyünde doğdu. Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda
Anadolu'da yetişti. Eserlerini Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını
Anadolu'da önemli şekilde etkiledi.
Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı
Bayram-ı Veli'nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların
vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u feth edeceğini II.
Mehmed'in babası II. Murad'a bildirdiği rivayet olunur.
Bir gün medreseye birisi gelerek; "İsmim Şüca-i
Karamani'dir. Hocam Hamideddin-i Veli'nin selamı var. Sizi Kayseri'ye davet
ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim." dedi. O da, Hamidüddin ismini
duyunca; "Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim."
diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri'ye yöneldiler ve Somuncu Baba
diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında buluştular. O zaman
Hamideddin-i Veli; "İki bayramı birden kutluyoruz!" buyurdu ve ona
Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek
derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra
Ankara'ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul
oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata
ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve
irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı
Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekini, Göynüklü Uzun Selahaddin,
Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed (Bican)
ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin
bunların en meşhurlarıdır.
Fatih'in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı
Bayram-ı Veli'yi Edirne'ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca,
fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami'de vazettirmiş, tekrar Ankara'ya
uğurlamıştır.
Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat
isteyince; İmam-ı Azam'ın, talebesi Ebu Yusuf'a yaptığı uzun nasihatı yaptı:
"Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun.
İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka
yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife
alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda
etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık
kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet
etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Seni
ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes
öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince
meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme devamı
sağlar. Bazan da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer
ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et.
Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin
gibi davran."
Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar İslamiyeti
yaymak için çalıştı. 1429 (H. 833) tarihinde Ankara'da vefat etti. Türbesi
kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii'ne bitişik olup, ziyaret mahallidir.
Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve Bıçakçı Ömer
Efendi devam ettirdiler.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler
söylemiştir. Şiirlerinde Bayrami mahlasını kullanmıştır.
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|