Hacı Bektaş Veli / Eserleri
Eserleri:
Bilindiği gibi, yakın zamana kadar Hacı Bektaş
Veli'ye ait olduğu bilinen eserlerin sayısı oldukça azdı. Fuat Köprülü,
"Anadolu'da İslâmiyet" adlı makalesinde Hacı Bektaş Veli'nin bir
Fatiha Tefsiri, bir Makâlât'ı bir de Farisi bir eseri olduğunu nakletmekte
(16). Daha sonraki araştırmacıların Hacı Bektaş'a ait olduğunu söyledikleri
eserler ise şunlardır:
a) Kitabü'1-Fevâ'idi:
İstanbul Üniversitesindeki nüsha (Ty.55)da, anlatım
üçüncü şahıs ağzından verilmektedir. Abdülbâki Gölpınarlı, bu eserin Hacı
Bektaş Veli'ye ait olmayıp, Mesnevî, Nefehât... gibi bazı tasavvufi
eserlerden iktibaslarla oluşturulduğunu söyler (17).
Eserin Üniversitedeki yazması Türkçe'ye çevrilmiş
ve basılmıştır ( 18) . Eser muhteva olarak Makalât'la çok büyük benzerlikler
göstermektedir. Prof. Dr. Esad Coşan, eser hakkındaki mütealâlarını
belirtirken, eserin, gerçekten Hacı Bektaş'la ilgili olduğunu, ancak
"eserin muhtelif ilâve ve tahrifler ile asli hüviyetinden
uzaklaştığı"nı ( 19) söyler.
b) Fatiha Suresi Tefsiri:
Hacı Bektaş Veli'nin böyle bir eseri bulunduğunu ilk
defa Fuad Köprülü haber vermiştir. Ancak o da Bahâ Sa'id Bey'in verdiği
ma'lumata dayanır. Bahâ Sa'id Bey, sonradan yanan Tire Kütüphanesi'nde Hacı
Bektaş'a ait bir tefsir-i Fatiha olduğunu söylemistir (20). Prof. Dr. Esad
Coşan ise, "Tire Kütüphanesine gittiğini, fakat eserin ne nüshasına ne de
eserle ilgili bir kayda rastlayamadığını belirtmektedir (21).
Mutasavvıfların bilhassa Fatiha, Yasin-i Şerif
tefsiri gibi birtakım tefsirler yapmaları Hacı Bektaş'ın da böyle bir eseri
bulunabileceğini muhtemel kılıyor.
c) Şathiyya:
Hacı Bektaş Veli'nin iki sayfa kadar tutan bir şathiyyesi
olduğunu yine Abdülbaki Gölpınarlı nakletmektedir. 1680 yılında Enverî mahlası
Hurufı ve Nakşî bir müellif tarafından nazım ve nesir karışık olarak
"Tuhfetü's-Salikîn" adıyla şerhedilen bu eserin yeri bilinmiyor. Bu
konuda, Türk Ansiklopedisi'nin "Bektaş" maddesinde sınırlı bilgi
veren A. Gölpınarlı, eserin bulunduğu yeri zikretmemiştir.
ç) Hacı Bektaş'ın Nasihatleri:
Hacı Bektaş Veli'ye ait nasihat ve vasiyetler, bir
nüshası Hacıbektaş İlçesi Halk Kütüphanesi Ktp. no:29'da kayıtlı olan ve
Dedemoğlu tarafından yazılan "Akâid-i Tarikat"ı müteakiben kaydedilmiştir.
Nasihatların İstanbul Arkeoloji Müzesi Ktp.no: 891'de kayıtlı "Mecmuatü'r-resâil"
içinde eksik olarak bulunduğu da bilinmektedir.
Bu nasihatlerin gerçekten Hacı Bektaş'a ait olup
olmadığı konusunda kesin bir delil bulunmamaktadır.
d) Besmele Şerhi:
Bir nüshası Manisa Kütüphanesi'nde bulunan bu eser
Türkçe olarak kaleme alınmıştır.
Eser, Hacı Bektaş Veli Besmele Tefsiri adıyla
neşredilmiştir (22).
Hacı Bektaş Veli bu eserinde besmelenin mânâ ve
ruhunu yorumlar. Bunu yaparken de ayet, hadis ve birtakım kıssalardan deliller
getirir.
e) Hacı Bektaş'a ait olduğu söylenen diğer eserler:
Abdulbaki Gölpınarlı tarafından Hacı Bektaş'a ait
bir "Hadis-i Erba'în Şerhi" bulunduğu nakledilmiştir (23). Ayrıca,
"Makalât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye" adlı bir diger eserin de
ona ait olduğu söylendiği halde esere dair herhangi bir kayda rastlanmamıştır.
Hacı Bektaş'a atfedilen şiirlerin de, esasen
"onun enfes evlâdı olarak bilinen ve İdris Hoca ile Ana Hatun soyundan
gelen üç tane Bektaş Çelebi'den ilki olan Zekr-nûş Yusuf Bali oğlu Bektaş
Çelebi ( 1554-1580)'ye ait olduğu muhtemel görülmektedir." (24)
Hacı Bektaş Veli'nin "Hunda-nâme" ve
"Üssü'1-Hakikâ" adlı eke eserinin daha olduğu söylenmekteyse de,
şimdiye kadar hiçbir nüshasına rastlanılmaması, bizim bu eserlerin kimliği
hakkında bir yargıda bulunmamızı güçlendirmektedir(25).
f). Makâlât:
Prof. Dr. Esad Coşan tarafından neşredilen
Makâlât'ın (26) aslı, Arapça'dır. Velâyetnâme'de "Said Emre'nin Makâlât'ı
Türkçe'ye çevirdiği söylenir. Oldukça zengin bir nüsha özelliğine sahip olan
eserin aynı zamanda manzum ve mensur türleri de bulunmaktadır.
Makâlât'ın ona ait olduğu konusunda hiç şüphe
bulunmamaktadır. Çeşitli dini ve tasavvufi meselelerin çok açık bir şekilde ele
alındığı bu eserin asıl önemli özelliği, Hacı Bektaş Veli'nin şimdiye kadar
tanıtıldığı gibi Şiî-Batınî bir kişilikte olmayıp, aksine şeriate bağlı bir
mutasavvıf olduğunu açıkça göstermesidir.
Makalât bilindiği gibi, dört kapı-kırk makam tertibi
üzre kaleme alınmıştır. Bu tertip, Ahmed Yesevi'nin "Fakrnâme"siyle
hemen hemen aynıdır (27). Dört kapı (şeriat-tarikat-ma'rifet-hakikat) kırk
makam anlayışı Türk mutasavvıflarının kabul ve takip ettikleri bir sülük
anlayışıdır. Makâlât, bu özelliğiyle, Fakr-nâme'nin bir şerhi gibidir. Bir
Hacı Bektaş muakkibi olan Yunus Emre de, şiirlerinde bu sülûk usulünü oldukça
geniş olarak ele almıştır.
Bu da bize göstermektedir ki Türkistan'da Ahmed
Yesevi ile başlayan tasavvuf hareketi, Anadolu'da Hacı Bektaş Veli ve Yunus
Emre ile hayat bulmuştur. Bu üç gönül adamı fikirleri itibariyle birbirini
takip eden ve bütünleyen bir zincirin halkalarıdır.
Notlar:
(16) Bkz. Fuat Köprülü "Anadolu'da İslamiyet",
Mihrâb, s. 86.
(17) Türk Ansiklopedisi "Bektâş" maddesi.
(18) Hazret-i Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin Vasiyetnâmesi,
Kitabü'1-Fevâ'id. LÖ., Dizergonca Matb., İst. 1959.
(19)Makâlât, s. XXXIX.
(20) Köprülü, Les Origines du Bektachisme" ayrı
basım, s. 23. "Anadolu'da İslâmiyet", s. 86. (21) Makâlât. s. XL.
(22) Hacı Bektaş Veli, Şerh-i Besmele (Yayma
hazırlayan: Rüşdü Şardağ) Kültür Bakanlığı. Ank. 1989.
(23) Abdülbaki Gölpınarlı, Yunus Emre. s. 302.
(24) Abdülbaki Gölpınarlı. Alevî-Bektaş'i Nefesleri,
s. 11; Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Vakfı; Türk Kültürü ve Hacı Bektaş
Veli. Ank. 1988, s. 48.
(25) Bak: H. Duran. a.g.e., s. 28-30.
(26) Makâlât, Seha Neşriyat, Ank. 1986.
(27) Bu benzerlikler için bkz. Abdurrahman Güzel,
"Ahmed Yesevi'nin Fakr-nâmesi ile Hacı Bektaş Veli'nin Makâlât'ı
arasındaki Benzerlikler" Milletlerarası Ahmed Yesevi Sempozyumu Bildirileri,
Ank. 1982. s. 33-43'den ayrı basım.
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|