Şiirin Gücü / Pablo Neruda
Şiirin
Gücü
Ne çok sanat eseri... Dünyada artık daha fazlasını alacak yer yok...
Odaların dışına sarkmak zorundalar... Ne çok kitap... Ne çok kitapçık... Kim
tümünü okuyabilir...? Yiyecek olsalardı... Bir büyük açlık dalgasında, bir
salata yapsaydık, onları doğrayıp, üzerlerine mayonez gezdirseydik... Yetti
artık... Tahammülümüz kalmadı... Dünya bir kitap selinde boğuluyor... Reverdy
bana dedi ki: “Postaneye söyledim bana getirmesinler. Onları açamazdım. Hiç
yerim kalmadı. Duvarlara tırmandılar, bir felaketten korktum, kafama
yıkılacaklardı...” Eliot’u herkes bilir... Çizer ve oyun yazarı olmadan ve
parlak eleştiriler yazmadan Önce, benim şiirlerimi okurdu... Pohpohlanırdım...
Hiç kimse onları daha iyi anlamazdı... Sonra bir gün bana kendisininkileri
okumaya başladı, bencillikle kaçtım, protesto ederek:
“Onları bana okuma, onları bana okuma”... Kendimi banyoya kilitledim, ama
Eliot kapalı kapının ardından bana okudu... Kederlendim... İskoç şair Fraser
oradaydı... Bana parladı: “Neden Eliot’a böyle davranıyorsun?*... Yanıtladım:
“Okurumu kaybetmek istemiyorum. Onu dikkatle yetiştirdim. O, şiirimi tüm
kıvrımlarıyla bilir... Eliot öyle yetenekli ki... Çizebilir... Denemeler
yazar.” Ama bu okuru kaybetmek istemem; korumak, egzotik bir bitki gibi sulamak
isterim... “Anlıyor musun, Fraser...” Çünkü, gerçekte, böyle sürerse, şairler
yalnızca öbür şairler için yayımlayacak... Her biri kendi küçük kitabını
cebinden çıkarıp diğerinin cebine koyacak... şiirini... ve diğerinin tabağına
bırakacak... Bir gün Quevedo kendisininkini bir kral peçetesinin altına
koymuş... gerçekten değerdi... Öğle güneşi altındaki meydanda bırakılan şiir
gibi... Ya da kitapları insanlığın parmakları arasında eskimeye, parça parça
olmaya bırakmak... Neyse, bu şey, şairin başka şairler için yazması beni
isteklendirmiyor, cezbetmiyor, yalnızca kendimi yayınevlerinin, basılmış tek
bir sayfanın çok uzaklarında doğanın ağaçları arasına, bir kaya ya da dalgaya
gömmeye itiyor... Şiir okurla bağlarını yitirdi, erişemiyor ona... Onu geri
almalı... Karanlıkta yürümeli ve insan yüreği, kadının gözleri, sokaktaki
yabancılar, alacakaranlıkta ya da yıldızlı bir gecenin ortasında hiç değilse
şiirin bir satırına ihtiyaç duyanlarla karşılaşmalı... Bu beklenmeyene yapılan
ziyaret, kat edilmiş tüm mesafelere, okunan her şeye, öğrenilen her şeye
değerdir... Tanımadıklarımızın arasında kaybolmalıyız, o zaman ansızın bizden
bir şeyleri sokaktan, kumdan, aynı ormana binlerce yıldır düşen yapraklardan
toplayacaklar... ve yaptığımız şeyi özenle yükseğe kaldıracaklar.-... İşte o
zaman gerçekten şair olacağız... O şeyde şiir yaşayacak...
Pablo
Neruda
Çeviri: Mustafa Ziyalan
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|