|
Şiirin Anlamı / Melih Cevdet Anday
Şiirin
Anlamı
Ataç, şiir üstüne yazar ya da konuşurken, sık sık,
"yapı"sözcüğünü kullanırdı; sözgelişi, "Ozan, sözcüklerle bir
yapı kurar," derdi. Burada "yapı" sözcüğü ile anlatılmak
istenen, ilk bakışta ve hele şiir sorunlarına yabancı olanlarca sanılacağı
gibi, şiiri eskilerin deyişiyle bir "abide" saymak, böylece de onu
göklere yükselen ölümsüz bir kalıt olarak övmek değildir. Başka türlü söylemek
gerekirse, "şiirin yapısı" sözünde bir mecaz yoktur; buradaki
benzetme, düpedüz taştan, tuğladan, demirden yapılan yapılarla, sözcüklerden
kurulan şiir arasındaki öz birliğini göstermek amacını gütmektedir. Eskilerin
"inşa" sözcüğü de bu anlamdadır, ama düzyazı için kullanılmıştır.
Gerçekten de şiirin, temelli, dengeli, bir ucu
öteki ucunu tutar, ağırlıkları eşitçe dağıtılmış, kendi içinde kendine
benzeyen, özdeş öğelerden kurulduğu için benzerlikleri dönerek yineleyen,
sayıca da düzenli bir yapıda olduğu yadsınamaz. Ancak bu yapı, her şiirde
kolayca gösterilemez ve bütün ayrıntıları ile gösterilemez. Ayrıca "şiirin
yapısı" sözünden, bütün şiirler için, her çağda ortak ve uyulması
gerekli bir kurallar toplamı anlaşılamayacağı için, kendi çağımızın ya da
kişiliğimizin beğenisine uygun belli bir yapı düzenini, bütün şiirler için
aramak ve istemek, bulamayınca da onları yapısızlıkla suçlamak yanlış olur.
Hele eskiler, ölçü ile uyaktan başka yapı gereci bilmeyenler, çağdaş şiirleri
baştan başa düzensiz, bizim konumuz olan sözcükle söylemek gerekirse
"yapısız" buluyorlar, "Bunun başı sonu tutmuyor!" diyerek
yeni şiirleri alaya alıyorlar. Gerçi ölçü ile uyak da şiiri bir yapıya sokar,
daha doğrusu, onu bir yapısı varmış gibi gösterir; ama şiirin yapısını ölçüden,
uyaktan başka yerde aramak gereklidir, çünkü ölçü de, uyak da bizi aldatabilir,
yapısız olan bir şiiri bize yapılı gibi gösterebilir., böylece gerçekte
anlamadığımız bir şiiri sanki anlamışız sanısına kapılırız. Çünkü bir şiirin
anlamı da, gerçekte şiirin yapısından başka bir şey sayılmamalıdır. Bir ev, bir
fabrika, bir tiyatro yapısı karşısında, "Ben bunun anlamını kavrayamadım
demektir. Bunun gibi, şiirin biçimi, yapısı da onun anlamını, gerçek anlamını
belirtir, ortaya koyar.
Bizdeki anlamsız şiir tartışmaları, belki bir de
bu nedenden ötürü, çoğun verimsiz oluyor, karanlıkta kalıyor. Çünkü şiirde
biçimden bağımsız anlam arayanların karşısına dikilen birtakım ozanlar,
biçim - yapı kaygısı taşımadıkları için, anlamı ya düpedüz yoksuyor ya da
şiirlerine koydukları anlamların ancak ileride anlaşılacağını söylüyor ki,
bunların ikisi de, şiirde biçimden bağımsız anlam arayanların anlayışından hiç
de başka değildir, başka türlü yorumlanamaz. Şiirin yapısından anlamayan,
anlamadığı için de gerçek şiir güzelliğine varamayan okur, nasıl şiirdeki
sözcüklerle gizli kapaklı ya da üstü örtülü olan anlamı ortaya çıkarmakla
görevli sayıyor ve bunu başaramayınca elindeki şiir anlamsızlıkla
adlandırıyorsa, tıpkı bunun gibi, şiirin anlamıyla birlikte doğduğunu bilmeyen
ozan da, "şiire ayrıca bir anlam kondurmak gerekli midir, değil midir?"
biçiminde ortaya attığı bir soruyu, "Hiç de değildir," diye
yanıtlayarak anlamsız olabilmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Gerçekte
bu iki anlayış, o çeşit okurla bu çeşit ozanın anlayışları, karşıt değildir;
olsa olsa bunların ikisi de şiire karşıttır. (...)
Melih
Cevdet Anday
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|
|