Şiir Üzerine / Victor Hugo
Şiir
Üzerine
Israrla duralım bu nokta üzerinde. Ey şairleri rekabet, güzelin yaşaması
içindir: birincilik daima münhaldır. Cesareti kıran, kanatları düşüren ne varsa
söküp atalım; sanat bir cürettir...
Şiir gerileyemez. Neden? ilerleyemez de ondan. Okur yazarlar boyuna
inhitattan, teceddütten söz açmakla, sanatın özünü ne kadar yanlış anladıklarım
açığa vururlar. Sathî düşünen kimseler, çabucak ukalâlığa kapılıp bir takım
galatı riüyetleri, dil olaylarını, fikir med ve cezirlerini, cihan sanatını
meydana getiren o bir sürü yaratış ve düşünüş dalgalarım inhitat veya teceddüt
sanırlar. Halbuki bu oluş, insan kafasından geçen sonsuzun ta kendisidir.
Görüngülere yalnız en yüksek noktalarından bakılabilir. En yüksek noktasından
görününce de şiir sabittir. Sanatta ne yükseliş vardır, ne alçalış, insan
dehası daima tam verimini yaşar; gökler bosanırcasma yağmur yağsa, gene de
okyanus’a bir damla su katılmış olmaz; med ve cezir bir kuruntudur, su bir
kıyıda alçalıyorsa, öbür kıyıda yükselir. İhtizazları eksilme sanmayın. “Bundan
sonra şiir olmıyacak” demek, “artık med olmıyacak” demektir.
Şiir bir tabiat unsurudur, ne azalır, ne bozulur; etkilere karşı koyar.
Deniz gibi o da, söyliyeceği ne varsa, her defasında söyler,- sonra rahat ve
vakur, vahdete vergi olan o bitmez tükenmez değişirlikle yeniden başlar. Bu
yeknesaklık içindeki değişiklik, sonsuzluğun mucizesidir.
Derya üzerine derya, dalga üzerine dalga, köpük ardından köpük; hareket,
gene hareket. İlias gider, Romancero gelir; Tevrat batar, kuran çıkar; o,
Pindaros denilen karayelden sonra, bir Dante fırtınası kopar. Ebedî şiir bir
sözünü bir daha söyler mi? Hayır. Birdir ve başkadır. Aynı nefes, başka ses.
Cid’i Aias’ın taklidimi sanıyorsunuz. Charlemagne’ı Agamemnon’un kopyası mı? -
“Eski hamam, eski tas” -“O yeni dediğiniz de ne imiş? gerisin geri gelen
eskiler” -ve şaire, ve şaire... Sevsinler bu tenkit usulünü! Demek sanat
taklitten ibaret, ha? Thersites’in hırsızı varmış: Falstaff; Orestes’in maymunu
Hamlet Hippogriffos Pegasos’un karga kılığına girmiş bir şekliymiş. Ah bu
şairler/ hepsi birer yankesici. Birbirlerini soyar dururlar, o kadar, ilhama
bir de hırsızlık katılıyor. Cervantes Akhyleus’u soyar, Alkestis Atinalı
Timon’u dolandırır. Smintkeus korusu Bondy ormanıdır. Shakespeare’in eli
nerede? Aiskhylos’un cebinde.
Hayır! İnhitat değil, teceddüt değil, intihal değil, tekerrür değil,
tekrarlama değil. Duygu ayniyeti, görüş ayrılığı: hepsi o kadar. Her büyük
sanatkâr, önce de söylediğimiz gibi, sanata kendi damgasını vu-rur. Hamlet
Shakespeare damgasiyle Orestes’tir; Figaro Beaumarchais damgasiyle Scapin;
Grangousier Rabelais damgasıyle Silenos.
Her şey baştan başlar yeni şairle; bununla Beraber hiç bir fey durmuş
değildir. Her geni dâhi bir uçurumdur Gene de gelenek var. Uçurumdan uçuruma
köprü kuran gelenek; iste sanatın da, fezanın da gizemi budur; dehalar da,
yıldızlar gibi, huzmelerle irtibat kurarlar. Hangi noktaları müşterektir? Hiç
biri, hepsi.
Ezechiel denilen o kuyudan Invenalis denilen uçuruma geçişte, düşünen
insan için, hiçbir inkıta yoktur. Bakın şu aforoza, bakın şu hicve, ikisinde de
başınız döner; Apocalypse kutbun buz denizine akseder, karşınıza, Niebelungen
denilen o şimal fecri çıkar. Edda, Vedda’lara cevap verir.
Çıkış noktamıza gene döndük: sanat mükemmelleştirilemez.
Şiirde eksilme olamaz, artış da olamaz. “Bir şeyler doğuyor ilias’tan
büyük” demek, boş lâfla vakit kaybetmek demektir. Sanat küçülmeye, büyümeye
tâbi değildir. Sanatın mevsimleri, bulutları, karaltıları, hattâ lekeleri
vardır, hepsi birer harika belki; birden karanlık çöker üstüne, elinde
değildir. Fakat netice itibariyle, o, insan ruhunu hep aynı kuvvetle
aydınlattr. Aynı ışık yangınından hep aynı şafak söker. Homeros soğumaz,
sönmez.
Israrla duralım bu nokta üzerinde. Ey şairleri rekabet, güzelin yaşaması
içindir: birincilik daima münhaldır. Cesareti kıran, kanatları düşüren ne varsa
söküp atalım; sanat bir cürettir; doğacak dâhilerin geçmiş dâhilere eş
olabileceklerini inkâr etmek, Tanrı’nın devamlı kudretini inkâr etmek demektir.
Evet bu zarurî öğüdü çok tekrarladık, gene de söyleyeceğiz. Tenbih etmek
yaratmak gibi bir şeydir. Şu dâhiler yok mu, onları geçemeyeseniz bile, denk
olabilirsiniz onlara.
- Nasıl?
- Başka olmakla.
Victor
Hugo
Çeviri: Azra Erhat
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|