Ahmet Hamdi Tanpınar / Hayatı


İstanbul'da doğmuştur (1901).Ortaöğrenimini, Vefa Kerkük, Antalya Sultanilerinde, yüksek öğrenimini ise Edebiyat Fakültesi'nde tamamlamıştır (1923). Erzurum, Konya, Ankara liselerinde.Gazi Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır (1923 - 1932).

Güzel Sanatlar Akademisi'nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır (1923 - 1932).Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik ve sanat tarihi dersleri vermiş (1933 - 1939) daha sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi'ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olmuştur (1939 - 1942), Maraş'tan Milletvekili seçilmiş (1942 - 1946), bir süre Millî Eğitim müfettişliği yaptıktan, Akademi'deki eski görevinde çalıştıktan sonra Edebiyat Fakültesi'ndeki kürsüsüne atanmıştır.Bu görevde iken İstanbul'da ölmüştür (24 Ocak 1962).

YAZIN YAŞAMI

Ahmet Hamdi Tanpınar, önce Yahya Kemal, Mustafa Şekip (Tunç) gibi şair ve düşün adamlarının çevresinde toplandığı felsefî düzeyde Bergsonluculuğu, yazınsal düzeyde ise saf sanat anlayışını benimsemiş Dergâh dergisinde yayımladığı şiirleri ile görünmüştür.Daha sonra Millî Mecmua, Hayat, Oluş, Görüş dergilerinde de yazan Tanpınar, ilk şiirlerinde, dönemin genel havasına uymuş, Mehmet Kaplan'ın "santimantalizm ve sembolizm devri" diye nitelediği o dönemin estetik anlayışına bağlı kalmıştır ister istemez.

Ancak, daha o zamandan "kapalı âlemler olmasını" istediği olgunluk dönemi şiirlerinin hemen tüm izleklerini de şiirlerde görmek olasıdır.Örneğin 1922 yılında Dergâh'ta yayımlanan "Kalbim" adlı şiirinde, kalbini Kaplan'ın sözleriyle "inzivanın" 'korkudan kısık bir nefes gibi' dalga dalga ürperip eridiği "bakımsız, eski bir saray'a benzemektedir" ve "bu sarayın içi kadar dışı da harap ve melankolik bir hava taşımaktadır:

'dallarda inlerken rüzgârın neyi
Mehtab’da yükselen bir fıskiyeyi
Beyhude düşünür viran bir bahçe".

Tanpınar, şiirindeki estetik kaygıları yaşamının sonuna kadar korumuş, Cumhuriyet döneminin toplumsal çalkantılarından, akımlarından uzak tutmuştur yapıtını. "Fırtına, sonsuzluk, esrarlı bitiş / Karanlık dağıtıyor meyvelerini / Yemyeşil bir ağaç, sarsıyor geniş / Kollarında ufkun dört duvarını" dizeleriyle başlayan "Defne Dalı" adlı şiirin Oluş dergisinde yayımlarken (23 Nisan 1939, sayı 17) Mustafa Nihat Özon ile Halil Vedat Fırıtlı şunları yazmışlardır: "Büyük harf sonu edebiyatını yoğuran nesil arasında titiz bir estetik davasının bayrağını ısrarla omuzlarında taşımış olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Defne Dalı, uzun bir sanat çilesinin gayrı meş'ura açılmış kapısından sonsuzluğa ve esrarlı bitişe bir bakıştır.

Saf şiir yazma yolunda yirmi yıl beraber yürüdükleri arkadaşları, başka kanaatlerin arkasına takılarak Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yalnız bıraktı.Ve o, sökecek kanlı şafağı bekleyen bir gece kuşu gibi ölümün sarı dünyasında renkler, kokular, baharlar ve hayaller aradı".

Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirlerinin yanı sıra öyküleri ve romanları ile de dikkati çekmiş, özellikle Doğu / Batı sorunsalının aşılması çabasını yansıtan denemeleri ve düşün yazılarıyla etkili olmuş bir yazardır.19. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi onun edebiyat tarihçisi olarak da önemini ortaya koyan bir çalışmadır ve şu ana kadar aşılamamış durumdadır.
Tanpınar, sanatçı kişiliğini, belki de en iyi biçimde "Antalyalı Genç Kıza Mektup"unda vermektedir:"Şiirlerimin anahtarlarını roman ve hikâyelerim verir. Mamafih roman anlayışım şiir anlayışımdan fazla ayrılmaz.Orada da rüya kelimesi için söylediğim şeyler, hattâ rüyanın nizamı hakimdir.Şu farkla ki şiirde dolayısıyla kendimin, hikâye ve romanlarımda kendimle beraber mümkün olduğu kadar hayatımın ve insanların – kendimden başkaların - peşindeyim.
Ve başkalarına ait zamanın peşinde".




Şiirin Ustaları ve Halk Ozanları sayfaları için kaynaklar:

Turkedebiyat.net - Antoloji.com - Turkceciler.com - wikipedia.org - ansiklopedikbilgi.com









Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.


Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
3.5.2024 05:01:34
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.