|
Ses - Harf - Alfabe
Ses dilin en küçük parçasıdır. En küçüğünden en büyüğüne
kadar bütün dil birlikleri seslerden yapılır. Heceler (seslemler), ekler,
kökler, kelimeler, kelime grupları ve cümleler birtakım seslerin birleşmesinden
meydana gelirler. Bu dil birliklerini unsurlarına ayırdığımız zaman en sonunda
karşımıza bir unsur çıkar ki artık onu parçalayamayız. İşte, ses parçalanamayan
ve küçük dil birliğidir.
Ses sözlü, harf yazılıdır. Ses kulağa, harf göze hitap eder. Sesler söylenilen,
ağızdan çıkan , işitilen, yani konuşulan küçük dil birlikleridir. Dili yazıya
geçirmek için bu küçük unsurlar birtakım işaretlerle karşılanır. Bu işaretlere
harf adı verilir. Demek ki harf, seslerin yazıdaki işaretleridir.
Bir dildeki sesleri karşılayan harflerin tümünün meydana getirdiği, belli bir
sıraya göre hazırlanmış harf topluluğuna alfabe denir. Türk milleti çeşitli
devirlerde farklı alfabeler kullanmışlardır. Bunların belli başlıları Göktürk,
Uygur, Arap, Latin, Kiril alfabeleridir. Türkiye'nin Türk alfabesi 1 Aralık
1928 gün, 1353 sayılı yasayla saptanmıştır. Yirmi dokuz harften oluşur.
ÜNLÜLER
Sözlü iletişim sırasında, ağız kanalında hiç bir engele çarpmadan ve başka bir
sesin yardımına gerekseme duymadan çıkan sese ünlü adı verilir.
Türkçe’de sekiz ünlü vardır:
a, e, ı, i, o, ö, u, ü
Ünlünün özel tınısını ağız boşluğunun oylum ve biçimi oluşturur. Bu da belli
başlı dört etkene bağlıdır:
Dilin durumu
Ağzın durumu
Dudakların durumu
Çıkış süresi
Ünlüleri çıkarırken dil, ağız boşluğunun ya önünde ya da arkasında toplanır.
Önde toplandığı zaman, örneğin i sesinde olduğu gibi, dudaklarla dil
arasındaki boşluk da, dolayısıyla bu boşluktaki hava da kısıtlıdır. Dil, ı
sesinde olduğu gibi, arkaya doğru toplanırsa bu kez, dudaklarla arasındaki
boşluk büyür. Bildirişim sırasında ağız, ata (a-ta), Oğuz (O-ğuz) sözcüklerinin
ilk seslemlerini çıkarmak için açıldığındaysa dudaklar birbirinden ayrılır. Dil
damaktan uzaklaşır. Türkçe’nin sekiz ünlüsü, dilin, ağzın ve dudakların bu
durumlarına göre aşağıdaki gibi kümelenir.
DİLİN DURUMUNA GÖRE
Ünlüler, dilin ağız boşluğunun ön ve arka bölümünde kullanılmasına göre, ikiye
ayrılır:
Dilin ağzın ön bölümünde kullanılmasıyla ön damakta oluşan ön (ince) ünlüler:
e, i, ö, ü
Dilin geri çekilmesiyle art damakta oluşan art ( kalın) ünlüler : a, ı, o, u
Ünlüler,dilin alt çeneye ve damağa yakınlığına göre de ikiye ayrılır:
Dilin alt çeneye yapışması sonucu çıkarılan ünlülere alçak ünlü dilin damağa
yaklaşık durumunda çıkarılan ünlülere de yüksek ünlü adı verilir.
alçak ünlüler ------> a, e, o, ö
Yüksek ünlüler ------> ı, i, u, ü
AĞZIN DURUMUNA GÖRE
Ağzın durumuna göre de ünlüler ikiye ayrılır:
Ağız açıklığı genişken çıkarılan geniş ünlüler : a, e, o, ö
Ağız açıklığı darken çıkarılan dar ünlüler: ı, i, u, ü
DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE
Ünlüler dudakların durumuna göre de yine ikiye ayrılır:
Dudakların biçimi düzken çıkarılan düz ünlüler: a, e, ı, i
Dudakların biçimi yuvarlakken çıkarılan yuvarlak ünlüler : o, ö, u, ü
Bu ünlülere, dudakların yardımıyla çıkarıldıkları için, dudak ünlüleri adı
verilir.
Bu bölümlemelerin ışığında ünlüleri tek tek ele alıp incelersek şu sonuca
varırız:
ÜNLÜLER
Dilin durumuna göre
İnce (ön) Kalın (art)
Ağız açıklığına göre Dar Geniş Dar Geniş
Dudakların durumuna göre Düz İ E I A
Yuvarlak Ü Ö U O
ÇIKIŞ SÜRESİNE GÖRE (UZUN ÜNLÜ)
Bazı sözcüklerde bir seslem, o hecedeki çıkış süresi uzun olan ünlü nedeniyle,
diğer seslemlere göre daha uzun söylenir. Sözcüğün daha uzun söylenen bu
seslemine uzun seslem, bu seslemindeki ünlüye de uzun ünlü denir.
Türkçe’de uzun ünlü yoktur. Bütün aşağı yukarı aynı değerdedir. Türkçe’de uzun
ünlü yalnız aşağıdaki durumlarda söz konusudur:
Türkçe’de uzun ünlü yalnız başka dillerden geçmiş sözcüklerde görülmektedir.
Örneğin, aile, afiyet, adil, adalet, amir,şair, hatıra gibi
Eskiden, bu uzun okunan ünlülerin üzerine (^) işareti konurdu. Bugün yalnız
yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin uzun ünlüleri üzerine bu işaret
konmaktadır. Böylece, yazılışları aynı, anlam ve söylenişleri farklı
sözcüklerin bir karışıklığı yol açması önlenmektedir.
adet: Sayı âdet: Bir kimsenin yapmaya alışmış olduğu şey
alem: Bayrak âlem: Evren
hala: Babanın kız kardeşi hâlâ: Henüz, şimdiye dek
dahi: da., de dâhi: Olağanüstü yeteneği ve gücü olan
Türkçe’de uzun ünlü bulunmaması, yabancı kökenli sözcükleri de etkilemekte, bu
sözcükler de giderek uzun ünlülerini yitirmektedir: bakkal, beyaz, emlak,
silah....
Bu tür yabancı kökenli kelimelerden bazıları ek aldıkları ya da olmak, etmek
eylemleriyle kullanıldıklarında son sesler yeniden uzayarak doğal yapısına
kavuşur: haram olsun, hücum etti, hitab et, ahbab olduk....
Hane kelimesinin eklenmesiyle kurulan yabancı kökenli birleşik kelimelerde,
'ha' hecesinin düşmesi sonucu orta seslem uzaması görülür:
ecza+hane ----> eczane
posta+hane ---> postane
pasta+hane ---> pastane
Türkçe sözcüklerden ya da bir Türkçe bir yabancı kökenli sözcükten kurulmuş
birleşik sözcüklerde de ünlü uzaması görülür:
baba+anne ---> babanne
ne+haber -----> naber
ne+olur -------> nolur
Bazı özel adların ünvan dalarıyla birlikte söylenmesi sırasında da, orta hece
düşmesi sonucu, ünlü uzaması kendini gösterir:
Mustafa Efendi -----> Mustafendi
Hoca Efendi --------> Hocafendi
Ali Ağa -------------> Alia
"Var" sözcüğü yardımcı eylemlerle kullanılınca, 'a' uzun söylenir:
Var ol çocuğum.
Baş ve üstüne sözcükleri birlikte kullanıldıklarında baş'taki /a/ sesi uzar:
baş üstüne
Bazı durumlarda ğ, h, y sesleri bir ünlüye uzatma görevi de görür:
ğ
alacağım -----> alıcam
gideceğim ----> gidicem
h
allahaısmarladık ----> allaısmarladık
daha -----------------> da
pahalı-----------------> palı
y
şöyle ---------> şöle
vaktiyle ------> vaktile
söylemek ----> sölemek
Vurgulu açık hece belli belirsiz uzar:
kuzu kutu
kuyu koyu
ÜNLÜLERDE SES OLAYLARI
Orta hece ünlüsünün değişmesi: Orta hecedeki vurgusuz ünlü bazen değişebilir:
başlayor—başlıyor yaşayan—yaşıyan
ÜNLÜ DÜŞMESİ Genellikle iç seste ve aşağıdaki biçimlerde olur:
Bazı vücut organlarına ilişkin Türkçe adlarda içses düşmesi görülür:
Alın: Top oynarken düşmüş, alnı yarılmış.
Ağız: Ben bir şey söylemedim; ağzımı bile açmadım. Ağzı var, dili yok.
Beyin: Beyninde ur varmış.
Burun: Burnum kanıyor ...
Organ adları dışında, bir iki Türkçe sözcükte de içses düşmesi olur:
oğul: Kızım liseyi bitirdi, oğlum okula yeni başladı.
kayın: O benim kaynım oluyor.
Birleşik sözcüklerde içses düşmesi olur:
kahve+altı -----> kahvaltı
ne+ise ----------> niçin
bu+ile -----------> böyle
şu+ile -----------> şöyle
ne+asıl ----------> nasıl ...
Çift seslemli ve /r/ sesiyle biten bazı eylem kökleri, edilgen çatıya
çevrilirken içses düşmesi gerçekleşir:
ayır > ayrıl
çağır > çağrıl
çevir > çevril
kıvır > kıvrıl ...
Bazı eylemlerden ad soylu sözcük türetirken de içses düşmesi olur:
devirim > devrim
çağırı > çağrı
kavuşak > kavşak
ayıraç > ayraç
Birkaç ad ve ad soylu sözcükten türetilen eylemlerden de içses düşmesi görülür:
koku > koklamak
yumurta > yumurtlamak
oyun > oynamak
Bazı yer belirten belirteçlerde ve adıllarda da içses düşer:
dışarıda > dışarda
yukarıda >yukarda
orada > orda
Soru adılı 'nere' sözcüğüne ek gelince de içses düşmesi olur:
nerede > nerde
Türkçe’de, Türk, kurt, turp gibi birkaç sözcük dışında, iki ünsüz bir araya
gelmez. İki ünlü ya da iki ünsüz ancak Türkçe’ye girmiş yabancı kelimelerde
görülür:
emr, hükm, zehr, ism, kast, kısm, meyl, sabr, vakt........
Bu tür sözcüklerin bir bölümü, bir ünlü eklenerek az çok Türkçeleştirilmiştir:
emir, hüküm, zehir, isim, kasıt, kısım, meyil.......
Ancak, bu sözcükler ek aldıkları zaman, sonradan aldıkları ünlüleri yitirerek
yine asıl biçimine dönmektedir.
Emir verdin mi? : Bir emriniz var mı?
Verdiğiniz hüküm yanlış : Hakimin hükmü tartışılmaz.
Bu sözcüklerin sonuna bir yardımcı eylem gelince de ünlü düşer:
Sabır > sabretmek
Meyil > meyletmek
Hüküm > hükmetmek
Tamamlananı açık seslemle biten belirtisiz ad tamlamasına ikinci bir iyelik eki
getirildiğinde içses düşmesi gerçekleşebilir:
Yazı masası+m > yazı masam
Okul çantası+nız > okul çantanız
-ı (-i, -u, -ü ) iyelik eki, kimi sözcüklerde kaynaşıp kalıplaşır:
biri, kimi, evveli,
Bu tür sözcüklere özellikle konuşma dilinde iyelik eki yeniden getirilir:
Biri-s-i, kimi-s-i, evvel-s-i
Bu ek bazı sözcüklerin sonuna ikinci ez gelince de ünlü düşmesine yol açar:
Yukarısı > yukarsı
Dışarısı > dışarsı
Konuşma dilinde ve şiirlerde sen ve için sözcükleri birlikte kullanıldığında
ünlü düşmesi olur:
Seninçin yas tutuyor, bulutlarıyla gökler (B.K. Çağlar)
Emmilerim hudutlarında
Seninçin döğüşürken ölmüşler. (C. Külebi)
Bir de yazı diline yansımayan, yalnızca sözlü iletişim sırasında içses düşmesi
olur:
Buyurun > buyrun
Gazete > gazte
Satılık > satlık
Bazı ad ve ad soylu sözcüklerin sonuna yapım eki gelince de içses (ünlü)
düşmesi olur:
Bakır+aç > bakraç
Diri+lik > dirlik
ÜNLÜ BİRLEŞMESİ : Türkçe asıllı kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez. Böyle
durumlarda iki vokal birleşerek tek vokal haline dönüşür:
Kahve altı>kahvaltı
ne için>niçin
ne asıl>nasıl
ne oldu>noldu
İKİ VOKALİN YAN YANA GELMESİ: Bu, Türkçe’ye geçmiş yabancı kelimelerde pek
çoktur: saat , fiil , kaide, faaliyet, kanaat... Türkçe kelimelerde ise sadece
konuşma dilinde ve birleşik kelimerde rastlanır:
Kağan>kaan karacaoğlan
soğuk>souk karaağaç
soğan>soan akçaağaç
İKİLİ ÜNLÜ (ÜNLÜ KAYMASI): Türkçe’de, son zamanlarda karşılaşılan bazı
iddialara karşın, ikil ünlü ya da ünlü kayması (Alm. Diphtong; Fr. Diphtongue;
İng. diphtong) denilen, bir seslemde iki ünlünün yan yana gelmesi (air, auto,
deuxieme) olayına kesinlikle rastlanmaz.
Türkçe’ye yabancı dillerden geçmiş, içinde iki ünlü bulunduran sözcükler de
Türkçe’ye uyarak tek ünlüyle söylenir ve yazılır:
Otomobil > automobile
Otoriter > autoritaire
Şoför > chauffeur
Profesör > professeur
ÜNLÜ ÇATIŞMASI: Ünlüyle biten bir sözcük, ünlüyle başlayan bir başka sözcükle
birleşik sözcük kurarken ünlülerden biri /y/ sesine dönüşür. Buna ünlü
çatışması (Alm. Synarese; Fr. Synérèse; İng. syneresis) denir.
Ne ise > neyse bu ile > böyle
O ile > öyle şu ile > şöyle
Türkçe’ye geçmiş yabancı sözcüklerde de iki ünlü yan yana gelmez. Araya /y/
sesi girer:
Biologie > biyoloji biographie > biyografi physiologie > fizyoloji
BAĞLANTI ÜNLÜSÜ: Ünsüzle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek getirilince,
bu iki ünsüz arasına ı (i, u, ü) ve a (e) ünlüsü girer. Bu ünlülere bağlantı
ünlüsü (Alm. Bindevokal; Fr. Voyelle de liaison; İng. Connecting vowel) denir.
Üç-ü-z, göz-ü-m, at-ı-l, gez-i-n, gel-i-yor
PEKİŞTİRME ÜNLÜSÜ: Bazı sözcüklerde anlam pekiştirmesine yarayan –a- ünlüsüne,
bu işlevi gereği, pekiştirme ünlüsü denir:
yap-a-yalnız güp-e-gündüz gep-e-genç
ÜNLÜ GENİŞLEMESİ: Türkçede dar ünlülerin geniş ünlüye dönüşmesine ünlü
genişlemesi adı verilir.
Ünlü genişlemesi, k ve g seslerinin yanlarındaki dar ünlüleri genişletmesi
sonucu olur:
Kuzu+cık > kuzucak boğuz > boğaz
Yavru+cık > yavrucak ığaç > ağaç
Bilindiği gibi, ben ve sen adıllarına –a- yönelme durumu eki getirilince de
bene ve sene yerine bana ve sana biçimleri ortaya çıkar. Bunun nedeni de 'g'
sesine bağlanmaktadır. Yönelme durumu ekinin eski biçimi –ga /-ge’dir. Ben ve
sen sözcüklerini, bana ve sana biçimine sokan da bu /g/ sesidir:
benge > bana / senge > sana
ÜNLÜ YUVARLAKLAŞMASI: Düz ünlünün yuvarlak ünlüye dönüşmesine yuvarlaklaşma ya
ünlü yuvarlaklaşması (Alm. Rundung; Fr. Arrondissement; İng. Rounding) denir.
Yağmır >yağmur savrık >savruk çabık > çabuk
O, Ö ÜNLÜLERİNİN DURUMU: Türkçe’de bu ünlüler yalnız ilk hecede bulunur: Ordu,
görmek, dönek, ocak..... Fakat şimdiki zaman eki –yor- bu kurala uymaz:
geliyoruz, bakıyorum vb. Buna karşılık yabancı dillerden girmiş pek çok
kelimenin ikinci ve diğer hecelerinde o ve ö ünlüleri kullanılır: radyo,
televizyon, banko, balo, balon, tayyör....
ORTA HECE VOKALİ: Türkçe’de vurgusuz orta hecenin ünlüsü bazen değişir veya
düşer:
Üzere/üzre burada/burda ilerlemek/ilerilemek yukarıda/yukarda yaşayan/yaşıyan
Bekleyen/bekliyen alını/alnı burunu/burnu omuzu/omzu
SES UYUMLARI: Türkçe’nin en belirgin ses özelliğidir. Büyük ünlü uyumu ve küçük
ünlü uyumu olmak üzere iki başlık altında inceleyeceğiz.
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU : Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü varsa onu
takip eden hecelerde de kalın ünlüler bulunur. Türkçe bir kelimenin ilk
hecesinde ince bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de ince ünlüler bulunur:
İlk hece Sonraki heceler
(kalın) a, ı, o, u (kalın) a, ı, u
(ince) e, i, ö, ü (ince) e, i, ü
Kelebek, sağlamak, bütünleşme, getirenler, evlilik, açıklamalar, temizlik,
karşılanmak, bölüm, tütün, göstermek.
Bu kurala uymayan kelimelerimizi yedi kümede toplayabiliriz:
1. Yabancı kökenli sözcükler:
kitap dünya
sandalye kafi
Ahmet mecburiyet
beraber Cumhuriyet
Not: Bu sözcüklere getirilen ekler, sözcüklerin son hecelerindeki ünlüye
uyarlar:
kitaplar sandalyeler televizyonu
2. Çok az sayıda Türkçe sözcük:
anne (ana)
elma (alma)
kardeş (kardaş)
hani (kanı)
hangi (kangı)
3. Birleşik sözcükler:
çiçektozu
çokbilmiş
doğumevi
sabretmek
güneybatı
babayiğit
Not: birleşik kelimeler ek alacak olurlarsa, son hecelerine uyarlar:
Beyoğlu'na, güneybatıya, babayiğitler....
4. Sözcükler, hiç değişmeyen -ken, -ki, -yor, -leyin, -(ı)mtrak eklerini
aldıkları zaman da büyük ünlü uyumuna uymazlar:
okurken
uyurken
çeviriyor
seviniyor
masadaki
okuldaki
sabahleyin
ekşimtrak
-daş eki de genellikle büyük ünlü uyumuna uymaz:
ülküdaş, gönüldaş, meslektaş, denktaş, emektaş...
5. Ki bağlacı, bazı sözcüklerde kalıplaşmış olarak kullanılır. Bu durumda ,
dünkü, bugünkü, gibi sözcüklerin dışında, ünlü uyumu kuralına uymaz; daima ki
biçiminde kullanılır:
halbuki, mademki, oysaki, sanki, sonraki..
6. " L " ile biten yabancı kökenli sözcükler ek aldıkları zaman büyük
ünlü uyumuna uymaz:
hal-i-ni
helal-i
ihtimal-e
intikal-i
amiral-e
petrol-den...
7. Son hecelerinde ince " a " bulunan bazı yabancı kökenli sözcükler
de ünlü uyumuna uygun ek almaz:
kanaat-i
harf-i
harp harb-i
liyakat-i, liyakat-li, liyakat-siz
dikkat-i, dikkat-e
şefkat-i, şefkat-li
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU: Bu uyumu iki madde halinde inceliyoruz:
1. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa onu takip
eden hecelerde de düz ünlüler (a, e, ı, i) bulunur.
İlk hece Sonraki heceler
a, e, ı, i a, e, ı, i
Açık / beklemek / sevgili / erik / ırak / ileri / geri
2. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa onu
takip eden hecelerde ya düz-geniş (a, e) ya da dar-yuvarlak (u, ü) ünlüler
bulunur:
İlk hece Sonraki heceler
o, ö, u, ü a, e, u, ü
Oduncu / ördek / uzun / uçak / söylemek / öpüş / ocak
Bu kurala uymayanları beş grup altında inceleyebiliriz:
1. İlk sesleminde düz ünlü bulunduğu halde onu izleyen seslemlerde yuvarlak
ünlü bulunan Türkçe sözcükler:
avuç (avıç yerine), çamur (çamır yerine), yağmur (yağmır yerine), kavurmak.....
Not: Bu sözcüklerde / ı / ünlüsü, dudak ünsüzü olan / m / ve / b / ile
diş-dudak ünsüzü olan / v / sesinin etkisiyle / u / sesine dönüşmüştür.
2. İlk sesleminde düz ünlü bulunduğu halde, onu izleyen seslemlerde yuvarlak
ünlü bulunan yabancı kökenli sözcükler:
ampul, pantolon, anafor, amazon, anons, alüvyon....
3. Son sesleminde o, ö ünlüsü bulunan sözcükler:
konsolos, doktor, şoför, motor, profesör.....
Not: Bunların tümü yabancı kökenlidir.
4. ilk hecede yuvarlak ünlü bulunduğu halde, son hecede geniş-düz ünlü (a, e)
yerine dar-düz ünlü (ı, i) bulunan yabancı kökenli kelimeler:
müzik, müfit, komik, mühim, ofis.....
5. Türkçe’de yalnız -(ı)yor eki küçük ünlü uyumuna uymaz:
al-ı-yor, gid-i-yor, gör-ü-yor, gül-ü-yor....
14. Uzun ünlü: Türkçede uzun ünlü yoktur. Buna karşılık Türkçeye girmiş yabancı
kelimelerde uzun a, u, ı ünlüleri bol bol kullanılmaktadır:
fuzûlî âşikâr ârif kâtip sâdık askerî
ÜNSÜZLER
Ağız kanalında bir engele çarparak çıkan ve bir ünlünün desteği olmadan
algılanamayan sese ünsüz) adı verilir.
Türkçe’de 21 ünsüz vardır:
b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z
ünsüzler, ses tellerinin durumuna, çıkış yerlerine ve çıkış biçimlerine göre
farklılık gösterir.
SES TELLERİNİN DURUMUNA GÖRE
Ünsüzlerden bazıları, sestellerinin titreşimli durumunda, bazılarıysa,
sestellerinin durgun durumunda çıkarılır. Sestellerinin titreşimli durumunda
çıkarılan ünsüzlere titreşimli ünsüz denir. Titreşimli ünsüzler ötümlü ve
yumuşak ünsüz olarak da adlandırılır.
Türkçe’nin titreşimli ünsüzleri şunlardır:
b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Ünsüzlerden bir bölümüyse sestellerinin durgun durumunda çıkarılır. Bunlara da
titreşimsiz ünsüz adı verilir.
Ötümsüz ya da sert ünsüz adı da verilen titreşimsiz ünsüzler şunlardır:
ç, f, h, k, p, s, ş, t
ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE
Ünsüzler, çıkış yerlerine göre, yedi kümede toplanabilir:
Çift dudak ünsüzleri : b, m, p
Bu üç ünsüz, alt ve üst dudakların birbirine değmesiyle çıkar. Bu nedenle,
bunlara çift dudak ünsüzleri diyebiliriz.
Diş-budad ünsüzleri : f, v
Bu ünsüzler, alt dudağın üst dişlere dokunması sonucu oluşurlar.
Dişeti ünsüzleri: d, l, n, r, s, t, z
Dişeti ünsüzleri, dil ucunun üst dişetlerine yaklaşması sonucu çıkarlar.
Dişeti-damak ünsüzleri c, ç, j, ş
Dil ucunun üst dişetlerine ve sert damağa yaklaşmasıyla söylenirler.
Sert (ön) damak ünsüzleri : g, k, y
Dil ortasının sert damağa yaklaşmasıyla çıkarlar. Bu üç ünsüzden / y / ünsüzü
ağız kanalında önemli bir engele çarpmadan çıktığı için yarı ünlü
sayılmaktadır.
Yumuşak (art) damak ünsüzü : ğ
Bu ünsüz sızıcı ve ötümlü bir yumuşak damak ünsüzüdür. / y / sesi gibi yarı
ünlü sayılır.
Tek seslemli sözcüklerin sonu da (çağ, dağ, bağ....) çok seslemli sözcüklerin
ilk sesleminde bulunur (ağda, dağlamak, uğramak, doğru, sağlam.....) ve
kesinlikle bir ünlüden sonra gelir. Bu durum 'ğ’nin değişik söyleyiş biçimleri
yaratmasına yol açar.
Gırtlak ünsüzü: h
Bu ses, ağız boşluğunda değil, gırtlakta oluşur.
ÇIKIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE
Ünsüzler çıkış biçimlerine göre altı kümede toplanabilir:
Kapanma ünsüzleri:
Ses yolunun bir anlık kapalı duruma girmesi sonucu çıkan ünsüzlerdir: b, d, g,
k, p, t
Bu ünsüzler aynı zamanda patlayıcı ünsüz sayılmaktadır.
Kapanma, sürtünme ünsüzleri:
Ses yolunda sürtünmeyi andıracak biçimde çıkan ünsüzlerdir: ç
Daralma ünsüzleri:
Ağız kanalının çeşitli yerlerinde oluşan bir daralma ya da hafif bir kapanma
sonucunda çıkan ünsüzlere denir. Daralma ünsüzleri şunlardır: f, ğ, h, j, s, ş,
v, y, z
Bu ünsüzlere sızıcı ünsüz de denir.
Burun ünsüzleri:
Yumuşak (art) damağın alçalması, ses yolundan gelen havanın hem ağza hem de
burna geçirilmesi sonucu oluşan ünsüzlerdir: m, n
Yan ünsüzler:
Dil ucunun ya da dil sırtının damağa değmesi ve havanın böylece ortaya çıkan
engelin yalnız bir yanından ya da her iki yanından birden çıkmasıyla oluşan
ünsüzdür. l
Çarpmalı (vurmalı) ünsüz:
Dil sırtının geriye doğru kabarıp kenarları sert damağa yaklaştığı sırada dil
ucunun dişetlerine hafifçe çarpması sonucu oluşan / r / ünsüzüne denir.
ÜNSÜZLERDE SES OLAYLARI
1. Sözcük başında bulunmayan ünsüzler: Yansıma sözcüklerin dışında, f, ğ, h, l,
m, n, r, z sesleriyle sözcük başlamaz.
Türkçe’de / n / sesiyle başlayan tek sözcük ne soru adılıdır. Nasıl sözcüğü ne
ile asıl, niçin sözcüğü ne ile için sözcüklerinin kaynaşmasıyla oluşmuştur.
Türkçe / h / ile başlayan birkaç sözcük vardır: Hangi, hevenk, höyük, hörgüç.
Sözcük başında / c / ve / v / ünsüzlerine de pek az rastlanır.
2. Kök sözcüklerden iki ünsüzün yan yana gelmesi: Yansıma sözcüklerin dışında
kalan yalın durumdaki Türkçe sözcüklerde genellikle iki ünsüz yan yana gelmez.
Türkçe’de kelime sonunda sadece şu çift ünsüzler bulunabilir:
lç, lk, lp, lt (ölç, kalk, alp, alt, ilk, ülkü, altı, altın vb.)
nç, nk, nt (sevinç, denk, ant, dinç, vb.)
rç, rk, rp, rs, rt (sürç, ürk, kork, sarp, pars, yırt, Türk, Kurt, turp, borç
vb.)
st (üst, ast vb.)
şt (hişt vb.)
yt (heyt vb.)
Bu sözcüklerde, örneklerden de anlaşılacağı gibi, ilk sesler titreşimli ve
sızıcı n, r, l, s ünsüzleridir.
Bazı eylemlerin köklerinde de çift ünsüz görülür:
Ürk-, yırt-, silk-........
Türkçe’de sözcük başında da iki ünsüz yan yana gelmez. Bunun istisnası da
yoktur. O kadar ki, çift ünsüzle başlayan bazı yabancı sözcükler yazı dilinde
bile başlarına bir ünlü alarak seslem bölünmesine uğrar:
Station > istasyon
Statistique > istatistik
Slav > İslav
3. Ünsüz Benzeşmesi: Bir sözcükteki ünsüzler arasında görülen benzeşme olayına
ünsüz benzeşmesi denir.
Ünsüz benzeşmesi aşağıdaki biçimlerde görülür:
Titreşimsiz ç, f, h, k, p, s, ş, t ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcüğe
titreşimli c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirilirse , bu
ünsüzler ç, t, k seslerine dönüşür:
-cı (-ci,-cu,-cü)
Bıçak-çı
Çift-çi
Top-çu
Gözlük-çü -dık (-dik,-duk,-dük)
Yat-tığım yatak
İç-tiği su
Tut-tuğu ev
Dök-tüğü ter -gı (-gi,-gu,-gü)
Bas-kı
İliş-ki
Tut-ku
Çeliş-ki
-ca (-ce)
Ahlak-ça
Çocuk-ça
Yavaş-ça
Büyük-çe -daş (-deş)
Meslek-taş
Yurt-taş
Denk-taş
Kök-teş -gan (-gen)
Çalış-kan
Somurt-kan
Dövüş-ken
Et-ken
Bu ünsüz benzeşmesi sözcük içinde de görülür:
As-tır-dı
Pekiş-tir-di
Görüş-tür-dü
Ünsüz uyumu kuralı, yalnız yapım ekleri için değil; ad durumu eklerinden –da,
-dan; eylem çekim eklerinden –dı (-di,-du, -dü) ve –dır (-dir, -dur, -dür)
koşacı için de geçerlidir. Bu ekler, titreşimsiz bir ünsüzle biten sözcüklere
getirildiğinde sırasıyla –ta (-te), -tan (-ten), -tı (-ti, -tu, -tü) ve –tır
(-tir, -tur, -tür) olur.
Bu kurala uymayan ekler de vardır: -ken, -ki, -tı.
Akarken onunki inilti
Uyuken bizimki gürültü
4. Ünsüz düşmesi: Ünsüz düşmesi üç biçimde görülür:
• Küçültme ekleri –cık,-cak’tan önceki / k / ünsüzü düşer:
-cık:
küçük küçücük
yumuşak yumuşacık
alçak alçacık
sıcak sıcacık
-cak:
büyük büyücek
çabuk çabucak
sağlık sağlıcak
Yalnızca konuşma sırasında ünsüz düşmesi olur. Bu düşme yazı diline yansımaz:
YAZILIŞ SÖYLEYİŞ
Bir şey
Bir tane
Bir lira
Böyle
Tabakhane
Yetimhane
Serbest
Çiftsayı Bi şey
Bi tane
Bi lira
Bö:le
Tabakane
Yetimane
Serbes
çifsayı
Örneklerden de anlaşılacağı gibi, bu tür ünsüz düşmesi, genellikle, sözcüğün
seslem sayısını değiştirmez.
Bazı önadlardan eylem türetilirken önadın son sesi ünsüzse düşer:
Alçak > alçal-
Büyük > büyü-
Soğuk > soğu-
Yumuşak >yumuşa-
5. Ünsüz değişimi: Türkçe’de, sözcük sonunda yer alan ünsüzlerden biri, çeşitli
nedenlerden değişerek bir başka ünsüze dönüşür. Buna ünsüz değişimi denir.
Türkçe’de ünsüz değişimi, aşağıdaki şekillerde olur:
Türkçe sözcüklerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Onların yerine p, ç,
t ,k, ünsüzleri bulunur. O kadar ki, Türkçe’ye başka dillerden girmiş bu
ünsüzlerle biten sözcükler değişikliği uğramıştır. Bu değişiklik sonunda,
sonlarındaki b, c, d, g , ünsüzleri, sırasıyla p, ç, t, k olmuştur.
Kitap > kitab feryad >feryat
Cevab > cevap ferd >fert
Muhtac> muhtaç reng > renk
Türkçe’ye başka dillerden girmiş sözcüklerden bazıları bu kurala uymaz.
Örneğin, Batı kökenli diyalog, sosyolog, brifing...gibi sözcüklerin sonundaki /
g / sesi, / k / olmaz. Buna karşılık, Farsça’dan gelen aheng, reng sözcükleri ,
ahenk, renk olmuştur.
Türkçe’de, sözcük sonundaki p, ç, t, k ünsüzleri, iki ünlü arasında yumuşayarak
b, c, d, ğ ‘ye dönüşür.
Yaprak : yaprağı, yaprağa, yaprağın
Ağaç : ağacı, ağaca, ağacın
Ancak, özellikle tek seslemli bazı Türkçe sözcüklerde son seste bir değişiklik
olmaz.
Ac - açı (doyurmak) çap- çapı
İç – içi kaç – kaçı
Piç – piçi küp – küpü
İt – iti konut – konutu
Erk – erki aygıt - aygıtı
Türkçe’ye yabancı dillerden geçmiş bazı sözcüklerde de p, k, t sesleri
yumuşamaz, aynı kalır:
Adalet – adaleti halk – halkı
Ayet – ayeti sirk – sirki
Cemaat – cemaati bank – bankı
Aşk – aşkı frak – frakı
Türkçe’de, bazı birleşik eylemler, ayrı yazıldıkları halde, sanki tek sözcükmüş
gibi söylenirler. Bu durumda, ilk sözcük p, ç, t, k ünsüzleriyle bitiyor, eylem
de ünlüyle başlıyorsa bu ünsüzler, yapılan ulama nedeniyle, yine b, c, d, ğ
gibi çıkarlar:
Tahrip etmek : tah-ri-bet-mek
Sahip olmak : sa-hi-bol-mak
Çorap örmek : ço-ra-bör-mek
Yalnız sözlü iletişimde görülen bu değişiklik yazı diline yansımaz.
Tümce içinde de ulama sonucu aynı ses değişimi olur:
Geziye giderken yanına kitap almayı unutma.
(Geziye giderken yanına kita-balmayı unutma.)
Başıma çorap örmekten vazgeç.
(Başıma çora-börmekten vazgeç.)
/ ğ / sesi, /o/ ve /ö/ ünlülerinin etkisiyle, kolaylıkla /v/ sesine dönüşür:
Döğmek : dövmek
Koğmak : kovmak
Oğmak : ovmak
Söğmek : sövmek
/ğ/ sesi, konuşma dilinde / e / ve / i / ünlülerinin etkisiyle / y / sesine de
dönüşür:
eğil- : eyil-
beğen- : beyen-
öğle : öyle
siğil : siyil
Sözcük sonunda / n / den sonra gelen / ç / sesi, ünlüyle başlayan bir ek
getirildiğinde, / c / sesine dönüşür:
Genç : genci
Konç : koncu
Tunç : tuncu
Eylemden –nç ekiyle türetilen sözcüklerin sonuna ünlüyle başlayan bir ek
getirildiğinde de / ç / sesi / c / olur:
Basınç : basıncı
Sevinç : sevinci
Korkunç : korkuncu
Sonunda –nk bulunan sözcük, ünlüyle başlayan bir ek aldığında bu / k / ses / g
/ olur:
Cenk : cengi
Denk : dengi
Renk : rengi
Titreşimsiz ünsüzle biten köke ünlüyle başlayan yapım eki getirilince iki ünlü
arasında kalan titreşimsiz ünsüz değişir:
Aç+ık- : acık-
Geç+ik- : gecik-
Genç+el- : gencel-
6. Ünsüzlerin ünlülere etkisi (ünsüz darlaşması): Türkçede, ünlüler ünsüzleri
değiştirdiği gibi, ünsüzler de ünlüleri değiştirir. Örneğin, şimdiki zaman eki
–yor, a, e ünlüleriyle biten eylem kök ve gövdelerine getirildiğinde / y / sesi
bu ünlüleri değiştirir. Bir başka deyişle, / y / sesi, geniş ünlüyü dar ünlüye
dönüştürür.
a. Bu değişiklikler sonucu a ünlüsü / ı / ya da / u / olur:
başla-mak : başlıyor
anla-mak : anlıyor
sula-mak : suluyor
b. Bu değişik sonucu e ünlüsü de / i / ya da / ü / ye dönüşür:
Gizle-mek : gizliyor
Mele-mek : meliyor
Söyle-mek : söylüyor
Bazı sözcükler, konuşma dilinde, yine / y / sesinin etkisiyle yazıldıkları gibi
söylenmeyebilir:
YAZILIŞ SÖYLENİŞ
Ağlayan Ağlıyan
Ağlayarak Ağlıyarak
Söyleyelim Söyliyelim
Söyleye söyleye Söyliye söyliye
Daha çok eylem kök ve gövdelerinde görülen ve / y / den kaynaklanan bu ses
değişmeleri diğer sözcükler için de geçerlidir:
YAZILIŞ SÖYLENİŞ
Buraya Burıya
Şuraya Şurıya
Oraya Orıya
Ortaya ortıya
7. Ünsüz türemesi: Sayıları çok olmamakla birlikte, bazı Türkçe ve yabancı
sözcüklerde ünsüz türemesi olayıyla da karşılaşılır. Ünsüz türemesi de, ünlü
türemesi gibi, üç biçimde ele alınır:
ÖN TÜREME:
Türkçe sözcüklerde ünsüz türemesi sözcük başında görülür:
Örgüç : hörgüç
Öveng : hevenk
Öyük : höyük
Urmak : yurmak
Ilan : yılan
İÇ TÜREME
Europe : Avrupa
Équateur : ekvator
Laboratoire : laboratuvar
Conservatoire : konservatuvar
Acaib : acayip
Zaif : zayıf
SON TÜREME :
Bazı yabancı sözcükler, aslında çift ünsüzle yazıldıkları halde, Türkçe’de bu
ünsüzlerden birini kaybederler. Bu tür sözcükler, ancak ünlüyle başlayan bir ek
aldıkları zaman, yitirdikleri ikinci
ünlüleri ortaya çıkar. Türkçe açısından, bu bir son türeme sayılır:
Af :affı
Hal : halli
Had : haddi
Ret : reddi
Sır : sırrı
Türkçe’de de ya sözcüğü Son Türemeyle yay olmuştur.
8. Koruma ünsüzleri: Türkçe’de iki ünlü yan yana gelmez. Bu nedenle ünlüyle
biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirlirse, araya –y, -n, -s, -ş
ünsüzlerinden biri girer. Bu ünsüzlere koruma ünsüzleri adı verilir.
Bu dört ünsüzden hangisinin nerede kullanılacağı kesin olarak bellidir.
/ y / koruma ünsüzü: Bu ünsüz, / n / koruma ünsüzünün kullanılamadığı
durumlarda, koruma ünsüzü olarak iki ünlü arasına girer:
komşu-y-u
masa-y-ı
pencere-y-i
Ayşe-y-i
Bu koruma ünsüzü, bazen ünlüyle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek
getirildiği zaman da kullanılabilir:
Hasta-y-mış (hasta+imiş yerine)
Hasta-y-dı (hasta+idi yerine)
Hasta-y-sa (hasta+ise yerine)
Hasta-y-ken (hasta+iken yerine)
Görüldüğü gibi, bu durumlarda / y / koruma ünsüzü, aslında ünlü çatışmasını
önlemektedir.
/ n / koruma ünsüzü: belirtili ad tamlamasında, tamlayan, ünlüyle sona
eriyorsa, bu ünlüyle ek arasına / n / ünsüzü gelir:
Ali-n-in
Ayşe-n-in
Ankara-n-ın
Ünlüyle sona eren tüm sözcüklerin sonuna gelebildiğine göre, bu koruma
ünsüzünün kullanım alanı çok geniştir.
Bu -n- sesinden başka bir de adıl n’si vardır.
Bazı adıllarla ad durum eki arasına ya da üçüncü kişi iyelik ekiyle ad durumu
eki arasına giren / n / sesine adıl ne’si denir.
Adıl n’si aşağıdaki durumlarda kullanılır:
1. Üçüncü kişi adılına (o adılına) ad durumu ekleri getirileceği zaman adılla
ek arasına / n / koruma ünsüzü girer:
o-n-u
o-n-a
o-n-dan
o-n-un
2. Kendi adılıyla ad durumu ekleri arasına girer:
Kendi-n-i
Kendi-n-e
Kendi-n-de
Kendisi-n-e
3. İşaret adıllarıyla ad durumu ekleri arasına girer:
Bu-n-u
o-n-da
bu-n-dan
şu-n-lara
bu-n-lardan
4. -ki ekiyle durum ekleri arasına girer:
benimki-n-i
seninki-n-i
onunki-n-de
5. Üçüncü kişi iyelik eki almış sözcüklerle ad durumu ekleri arasına yine / n /
koruma ünsüzü girer:
Çantası-n-ı
Cebi-n-de
Eli-n-i
Gözleri-n-i
Görüldüğü gibi, adıl n’si farklı olarak, ünlüyle ünsüz arasına da
girebilmektedir.
/ s / koruma ünsüzü: Üçüncü kişi iyelik eki, ünlüyle biten bir sözcüğün sonuna
geliyorsa, araya / s / ünsüzü girer:
Ali’nin sıra-s-ı
Boğaziçi köprü-s-ü
Masa örtü-s-ü
Soğan koku-s-u
Bu kural yalnız su ve ne sözcüklerinde bozulur, araya / s / yerine / y / ünsüzü
girer:
Su-y-um
Su-y-un
Ne-y-im
Ne-y-in
Neyi yerine bazen nesi biçiminin kullanıldığı da görülür:
Kim nesini almış, nesi var, nesi yok (F.H. Dağlarca)
/ ş / koruma ünsüzü: Ünlüyle biten sayı adlarına paylaştırma (üleştirme)
kavramı veren –ar (-er) eki getirilirken iki ünlü arasına bu kez de / ş /
koruma ünsüzü girer:
iki-ş-er altı-ş-ar yedi-ş-er
9. BENZEŞME: Türkçe’nin ses yapısını etkileyen inceleyegeldiğimiz ses
olaylarına her dilde rastlanır. Bu ses olaylarının temel amacı, konuşma
sırasında sözcüğün kolayca söylenmesini sağlamaktır. Söyleyişi kolaylaştırmaya
yönelik bu ses değişmelerini belirleyen kurala en az çaba kuralı denir.
Bu kurala uyan ses olaylarından en yaygını benzeşme adı verilen bir sözcükte
bir sesin başka bir sesi kendine benzetmesi olayıdır. Benzeşme iki biçimde olabilir:
1. Tüm benzeşme: Bir sesin her bakımdan değişerek bir başka ses dönüşmesi
olayına tüm benzeşme denir. Tüm benzeşme hem ünlülerde hem de ünsüzlerde
görülür. Tüm ünsüz benzeşmesi yalnızca konuşma dilinde kendini göstermektedir:
Anlatmak : annatmak
Bunlar : bunnar
Onlar : onnar
Yalnız : yannız
2.Yarı benzeşme: Bir sesin yalnızca bazı nitelikleri açısından başka bir sese
benzer duruma gelmesine yarı benzeşme adı verilir.
Örneğin; aşağıdaki sözcüklerde görülen yarı benzeşme, b-p, d-t, m-n, c-j seslerindeki
ortak niteliğe dayanmaktadır. Bunlardan b-p çift dudak ve kapanma; d-t dişeti
ve yine kapanma; m-n burun; c-j ise, dişeti-damak ünsüzleri olarak ancak
nitelikleri bakımından birbirine benzemektedir:
Abdest : aptes
Çenber : çember
Anbar : ambar
Cübbe : cüppe
Tesbih : tespih
Yarı benzeşme konuşma dilinde de rastlanır:
Binbeşyüz : bimbeşyüz
Binbir : bimbir
Onbir : ombir
Şimdiye değin verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, benzeşme iki yönlü
oluşmaktadır:
İlerleyici benzeşme, etkileyen sesin sözcük içinde etkilenen sesten önce
gelmesiyle oluşan benzeşmedir:
Bunlar : bunnar
Motör : motor
Müfti : müftü
Şemsiye: şemşiye
Gerileyici benzeşme: Sözcük içinde çıkış yeri sonra olan bir sesin, çıkış yeri
önce olan sesi etkilemesiyle oluşan benzeşmeye de gerileyici benzeşme denir.
Örneğin, o bir sözcükleri çıkarılırken önce / i / nin etkisiyle / o / sesi / ö
/ olmuş; sonra da, öbür sözcüğü oluşmuştur. / i / sesi, kendinden önceki / o /
sesine kendine benzettiği yani ön ünlüye çevirdiği için bu bir gerileyici
benzeşmedir.
Aşağıdaki sözcükler de birer gerileyici benzeşme görülür:
Bu ile : böyle
Şu ile : şöyle
Pantalon : pantolon
Asker : esker
Yatsı : yassı
10. AYKIRILAŞMA: Aykırılaşma tam tersine, kimi zaman bir sözcükteki aynı ya da
benzeri seslerden biri değişikliğe uğrar. Bu değişikliğe de aykırılaşma adı
verilir:
Aşçı : ahçı
Muşamma : muşamba
Kibrit : kirpit
Makkap : matkap
11. GÖÇÜŞME (yer değiştirme): Sözcük içinde bazı seslerin yer değiştirmesi
olayına göçüşme adı verilir.
Yaprak : yarpak
Toprak : torpak
Çömlek: çölmek
Yalnız : yanlız
Perhiz : pehriz
( Kaynak: TDK )
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|
|