|
Batı Türkçesinin Gelişimi
Batı Türkçesi kendi içerisinde üç devreye ayrılır:
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ:
Batı Türkçesinin ilk devresidir. 13-15.
yüzyılları içine alır. Eski Türkçenin özelliklerini taşır. Selçuklular, Anadolu
Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Eski Anadolu Türkçesinde henüz
Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar fazla değildir.
OSMANLI TÜRKÇESİ:
Batı Türkçesinin ikinci devresidir ve 16. yüzyıldan
20. yüzyıla kadar olan zamanı kapsar. Bu dönemde Eski Türkçenin izleri
kaybolmuştur. Azeri Türkçesi bu dönemde ayrılır. Arapça ve Farsçanın tesiri
fazladır. Osmanlı Türkçesi tam beş asır imparatorluğun yazı dili olarak
varlığını korumuştur. Batı medeniyetinin getirdiği ihtiyaçları Osmanlıcanın zengin
vasıtalarıyla karşılamaya çalışan ve bir hayli başarılı olan bir dil, fakat
yine sınıf dili kalıbı içinde ve bu yüzyılın gerektirdiği millet dili olmak
imkânından mahrumdur. Osmanlıca bir yana, bu devirler boyunca konuşulan Türkçe
sınırlı ölçüde yabancı kelimelerle de genişleyerek gelişmiş ve geleceğin yazı
dili olmaya hazırlanmıştır. Dil tarihimizin dikkate değer özelliklerinden biri
de şudur ki geçmişin derinliklerinden gelen sözlü halk edebiyatı bizde devam
etmiş, halk destan ve hikâyeleri, halk şiiri erkenden az çok yazıya geçmiş ve
bunun yanı başında halk için bazı kitaplar da yazılmıştır.
TÜRKİYE TÜRKÇESİ:
İkinci meşrutiyetten başlayıp günümüze kadar devam
eden devredir. Millî edebiyat akımının mahsulü sayılan terkipsiz Türkçedir.
Arapça ve Farsça kelimeler gittikçe azalmaktadır. Buna karşılık İngilizce
kelimeler dilimize süratle girmekte ve yerleşmektedir. Yeni Türkçe Türkiye'de
milliyetçilik akımının mahsulü olup Osmanlı yazı dilini konuşma diline
yaklaştırmak, daha doğrusu konuşma dilinden yeni bir yazı dili oluşturmak
hamlesiyle meydana gelmiştir. Bu yüzyılın başı bütün Türkçe konuşan ulusların
ve akrabalarının da kendi lehçelerine dönerek yeni yazı dilleri oluşturma
çabalarına tanık olmuştur.
Bizde ilk Türkçülerle başlayan sadeleşme hareketi kısa zamanda gündelik ve
edebiyat yazı dillerini aydınların konuşması ölçüsünde sadeleştirdi. Sonra yeni
alfabenin uygulanması ve Atatürk'ün teşvikleri daha derinden bir millîleşme
hareketine yol açtı. Burada Yeni Türkçe bilgin ve teknik dillerini de kendi
yapısından karşılamak ve yaratmak meselesi ile karşılaştı ve o yolda da
cesaretli adımlar attı.
Dilimiz bağımsız bir medeniyet dili olmak davasında ve hızlı bir gelişme
çağındadır. Ancak bu arada millî kaynakların yer yer akılsızca kötüye
kullanılması millî dile güven duygusunu sarsmakta ve Batı dillerinin daha geniş
ölçüde istilasına yol açmaktadır. Yeni Türkçe inançlı, ciddi ve uzun süreli
çalışmalara muhtaçtır.
Baskokov, Türk dilini, Volga Bulgarlarının konuştuğu Türkçeden başlayarak,
aşağıdaki gibi dallandırmaktadır.
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|
|